NEREDEYSE KAYBETMEK

104 2 0
                                    

Kuzey bir an dondu, çevresinde dönen kargaşayı duyabiliyordu. Gökçe, kardeşi için dehşet içinde çığlık atıyordu. Osman, Emin'i Mine'den çekmeyi başardı ve kendi gözyaşları akarken bile kuzenini sakinleştirmeye çalışıyordu. Kuzey de pek iyi değildi. Kızının kendi kan gölünde yattığını görmek neredeyse kalp krizi geçirmesine neden oldu. Önündeki manzara onu dehşete düşürdü.

Kuzey yaşadığı şoku sonraya saklamaya çalıştı ve hızlı davranması gerektiğine karar verdi. Bir anda öne çıktı ve kızını kucağına alarak evden fırladı. Polisler çoktan ambulansı aramıştı ve olay yerine gelen sağlık ekipleri, Kuzey'in yaralı kızını dışarı çıkardığını görünce hemen harekete geçti.

Kuzey, ambulansta kızıyla kalmaya karar vermiş ve Osman'a diğerlerini alıp arabayla takip etmesini söylemişti. Kuzey ambulansa bindi ve Osman, küçük kardeşi olarak gördüğü arkadaşı için endişelenmesine rağmen, kız arkadaşı ve Emin için cesur olmak zorunda kaldı, bu yüzden ikisini teselli etme sorumluluğunu üstlendi ve bir araba ile hastaneye götürmek için harekete geçti.

Hastaneye giderken sağlık ekipleri Mine'ye hızlı bir şekilde ilk müdahaleyi yaptı. Ancak Kuzey, kanamayı nasıl durduramadıklarını ve bu zamana kadar zaten çok kan kaybettiği için bir süredir yaralanmış olabileceğini düşündüklerini anlattıklarını duyabiliyordu. Ayrıca onu zamanında hastaneye getiremeyecek olma ihtimalleri olduğunu söylüyorlardı.

Kuzey, kızları için sakin olmaya çalışıyordu ama sağlık görevlilerinin söyledikleri, soğukkanlılığını korumayı çok zorlaştırıyordu.

Mine hemen yoğun bakıma alındı. Kısa bir süre sonra Kuzey'in olay sırasında yanında olan gençler de geldi. Gökçe ağlamasını durduramadı.

"Benim yüzünden," Gökçe kendini suçluyordu, "Eğer onu orda yalnız bırakmasaydım, olmayacaktı bunların hiçbiri."

"Gökçe lütfen sakin ol biraz, bak helak ettin kendini." Osman sevgilisini sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Hayır!" Gökçe bağırdı? "Hepsi benim suçum! O kadınla ben kalmalıydım, Mine'yi dinlememeliydim!" Gökçe yere oturdu ve ağlayarak yüzünü dizlerine gömdü.

Gökçe'nin çığlıkları Yıldız'ın odasına kadar duyuldu. Kardeşinin sesini tanıyan Feride, Güney'i birisi tekrar almaya çalışabilir diye uyuyan Yıldız ve Güney'i bir hemşireyle bırakıp, neler olup bittiğini araştırmaya gitti.

Karşılaştığı manzara onu huzursuz etti. Hepsi acil bakımın önünde bekliyorlardı. Gökçe yerde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu, yanında Osman da kendi gözyaşlarını tutmaya çalışırken Gökçe'yi sakinleştirmeye çalışıyordu. Emin diğer tarafta, başı ellerinin arasında bir sandalyede oturuyordu. Sonra yıkılmanın eşiğinde olan babası vardı. Kuzey bir ileri bir geri yürüyor, derin derin nefes alıp veriyordu, görünüşe göre sakin kalmaya çalışıyordu ama beceremiyordu. Mine görünürde yoktu. Böylece Feride neler olduğunu kolayca tahmin edebilirdi. Daha fazla zaman kaybetmedi ve hemen babasına sormaya çalıştı.

"Baba?" Feride babasının elinden tutup onun dikkatini çekmeye çalıştı, "Mine'ye ne oldu? Söylesene!"

Cevap vermeyince, Feride babasını iki yakasından tutup sarstı, "Baba cevap versene! Mine'ye ne oldu."

"Cana, Mine'yi bıçaklamış." Cevap veren Osman oldu, "Yoğun bakıma aldılar."

"Ne?!" Feride, Gökçe'nin yanına çöktü, "Nasıl olmuş tüm bunlar?!"

"Benim yüzümden." Gökçe kendini suçlamaya devam etti, "Onu orda bırakmıycaktım. Onun yerine ben kalmalıydım!"

"Yeter artık." Kuzey konuştu, "Kimsenin bir suçu yok! Olan oldu. Şimdi sadece kardeşinizin iyileşmesi için çalışacağız."

Emin, Kuzey'in sözlerini duyunca yerinden fırladı. Tüm bu olanlardan dolayı içini yeterince endişe ve keder sarmıştı. Ama şimdi Kuzey'in sözlerine öfkeyle doldu. Bir anda ayağa kalktı ve yumruğunun Kuzey'in yüzüne çarptığını hissetti, bir yumruk daha atmak üzereyken biri tarafından geri tutulduğunu hissetti.

Emin'in Kuzey'e yumruk attığını gördükleri anda kızlar ve Osman, ikisini geri tutmak için koşturdu.

"Sen nebiçim bir adamsın ya?!" Emin, Kuzey'e bir kez daha saldırmaya çalıştı ama Osman tarafından geri tutuluyordu. "Sen nasıl bir babasın lan?!"

"Doğru konuş!" Kuzey, Emin'in üstüne yürümeye çalıştı ama kızları tarafından geri tutuldu.

"Bir de üste çıkmaya çalışıyor," Emin, Osman's söylendi, "Görüyormusun? Ne kadar yüzsüz."

"Emin, sakin olurmusun?" Feride kavga çıkmasını istemiyordu, "Daha fazla ileri gitme lütfen, hastane'nin ortasında kavga çıkmasın."

"Kim ileri gidiyomuş, ya?" Emin sordu,, "Sen onu şurda duran o iskele babsına söyle."

"Bana bak, laflarını bil de konuş, kötü olur." Kuzeyin sabrı taşıyordu.

"Ne yaparsın? Yine mi döversin? Yoksa öz kızına yaptığın gibi bana da mı zorbalık yapacaksın?" Emin, Kuzey e karşı tüm öfkesini kusmaya başladı, "Her şeyin suçlusu sen olduğun gibi bide üste çıkmaya çalışıyosun. Hiç utanman yok mu senin?!"

"Emin, biraz sakin ol lütfen. Babam artık her şeyin farkında." Feride, Emin'i sakinleştirmek için durumu anlatmaya çalıştı, "O her şeyi gördü. Artık inanıyo bize."

"Şimdiden sonra inanması hiç bir şeyi değiştirmez." Emin, Feride'yi dinlememekte ısrar ediyordu, "Eğer baştan öz kızına birazcık ta olsa güvenseydi bunların hiçbiri yaşanmayacaktı!"

"Amcaoğlu, biraz sakinleş." Osman kuzenini tam saldırıcaken geri çekti, "Bak Mine içerde o durumdayken olay çıkarma gözünü seviym."

"Osman, bu adam öz kızının hayatını, psikolojisini ve şimdi de sağlığını tek hamle ile al üst etti! Neden bunu anlamıyorsunuz?!" Emin ağlamaya başladı, "Eğer Mine'nin hayatını mahvetmek yerine ona güvenmeyi tercih etseydi, Mine yoğun bakımda olmayacaktı şu an!" Emin perişan halde yere yıkıldı.

Osman, yanına diz çöktü ve onu kendine getirmeye çalıştı."Emin, bırakma kendini oğlum. Sırası değil bak ne olur."

"Mine bu durumu okadar içerlemiş ki, geçen gün ona vurucam sandı." Emin ağlayarak Osman'a anlattı, "Kızı o kadar korkutmuş ki, herkesten en kötüsünü bekliyo!" Osman konuşmadı, sadece Emin'e sarıldı ve içini dökmeye devam etmesine izin verdi, "Günlerce ondan nefret ettiğimi düşündü, günlerce yüzüme bakamadı, günlerdir dışarı çıkmak istemiyo. Mine'nin durumu onun suçu!" Emin bir kez daha Kuzey'e saldırmak için ayağa fırladı ama Osman ve diğerleri onu tutmaya başardı.

"Bırakın gelsin." Kuzey söyledi.

"Baba saçmalama, bu durumda kavga edemezsiniz." Gökçe babasına söyledi.

"Kavga etmiycem ki," Kuzey cevap verdi, "Haklı. Bırakın ne istiyosa yapsın."

"Ya ikiniz de kendinize gelin!" Osman kavgadan bıkmıştı, "Kız orda can çekişiyo, siz burda kavga peşindesiniz."

"Osman haklı!" Gökçe sevgilisini destekledi, "En önemli olan şey Mine'nin sağlığı. Mine bi o ameliyattan çıksın, sonra isterseniz öldürün birbirinizi. Umrumda bile olmaz!"

O anda bir hemşire Mine'ın durumu hakkında onları bilgilendirmek için dışarı çıktı. Çok kan kaybettiğini ancak kanamayı durdurmayı başardıklarını ve ona ihtiyacı olan kanı verdiklerini söylediler. Bu da Mine'nin artık tehlikede olmadığı anlamına geliyordu.

Herkes omuzlarından bir yükün kalktığını hissetti. Gökçe ablasına sarıldı. Kuzey dizlerinin büküldüğünü hissetti ve bir sandalyeye düştü ve rahat bir nefes verdi. Sonunda gözyaşlarının akmasına izin verdi.

Osman, Emin'e tekrarlayıp duruyordu, "Gördün mü? O iyi olacak! Artık her şey yoluna girecek." Emin kuzenine sarılmıştı ve şimdi üzüntü yerine sevinçten ağlıyordu.

Hala çözülmesi gereken çok şey vardı. O kadar çok şey yaşamışlardı ki. Kırdıkları parçaları toplamak zor olacaktı. Ama artık Mine'nin hayatının tehlikede olmasından endişe etmeyen Kuzey'in bir umudu vardı.

AILE SAADETITahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon