HASTA ZİYARETİ

105 3 0
                                    

"Neyse, siz ona aldırmayın." Yıldız koçası gittikten sonra yanındaki gençlere söyledi, "Böylesi belki daha iyi. Kıza uyanır uyanmaz dram yaratmış olmayız böylece."

Yıldız'ın sözlerine ikna olan gençler, Kuzey'in kaçışından bahsetmemek için kendi aralarında karar verirler.

Mine'nin odasına giren Emin, ona şöyle bir bakar ve hemen gözyaşlarına boğulur. Kısmen, yaralı ve makinelere bağlı olduğunu görmek onu ağlattığı için ve kısmen de onu canlı ve uyanmış bir şekilde görmek onu çok mutlu ettiği için.

Mine hastane yatağında yatıyordu, gözleri açıktı ve ailesini gördüğü an gözleri mutlulukla parladı. İçeri girdiklerinde Mine'nin doktoru odadan çıkmak üzereydi ve genç kızın ailesini gördüğünde durumu onlara çabucak bildirdi.

"İyi ki buradasınız. Ben de tam gelip senizinle konuşmak üzereydim." doktor gülümsedi, "Mine şimdi iyi, ama karnında çok kötü bir bıçak yarası vardı. Çok dinlenmeye ihtiyacı var ve dikişlerini patlatmamaya dikkat etmeli. Onunla ilgileneceğinize inanıyorum."

"Merak etmeyin doktor bey," Yıldız cevap verdi, "Biz ailesi olarak onunla ilgileniriz."

"Ne zaman taburcu olur?" Emin sordu.

"Bir kaç gün kalması gerek, ameliyattan sonra hemen taburcu olması doğru olmaz." Doktor cevap verir, "Eğer başka sorunuz yoksa, ben sizi yalnız bırakayım."

Doktor gittiği an hepsi Mine'nin yanına koştu. Kız kardeşleri, yatağının iki yanında durmuş, anneleri onu fazla rahatsız etmemelerini söyleyene kadar kardeşlerini öpüp kucaklamışlardır. Yıldız kızları sakinleştirdikten sonra Mine'ye yaklaştı, elini tuttu, alnını öptü, "Iyisin şimdi değil mi kızım? Bir şeye ihtiyacın var mı canım?"

"Iyiyim, merak etmeyin." Mine kısık sesle ailesine bildirdi.

Mine'nin sesini duyan Emin, Gökçe'nin Mine'nin yanındaki yerini aldı ve yatağının yanına dizlerinin üzerine çöktü. Yüzünü Mine'nin omzuna gömdü ve tekrar ağlamaya başladı.

"Mine, çok korktum Mine!" Emin ağlayarak anlattı, "Seni de kaybedicem diye çok korktum!"

"Ağlama, iyiyim şimdi." Mine onun saçlarını okşadı, "Burdayım her şey geçti."

"Ne olur bırakma beni!" Emin sevdiği kadınla korkularını paylaştı, "Sevdiğim bir kişiyi daha kaybedersem ölürüm ben!"

"Aşkım burdayım ben." Mine, sevdiğini yüzüne bakması için zorladı, "Hiç bir yere gitmiyorum."

Emin sevdiği kadına sarıldı sonra onun anlından öptü ve ayağa kalktı. "Çok acıyo mu? Bir şeye ihtiyacın var mı?" Emin sevdiğinden endişeli bir şekilde sordu.

"Yok yok, hiç bir şey istemiyorum şimdilik." Mine cevap verdi, "Pek acı da hissetmiyorum, ağrı kesici verdiler."

"Güney iyi mi? Size bir şey olmadı değil mi?" Mine, Gökçe'ye döndü, "Cana'ya ne oldu?"

"Güney iyi, Cana'da tutuklandı." Gökçe cevap verdi, "Olan sana oldu işte."

"Ay aman iyi. Sonunda hak ettiği başına gelmiş." Mine söyledi, "Yine olsa, yine yaparım."

"Öyle acele davranmamalıydınız," Osman söyledi, "Yani niye en azından bizi aramadınız?"

"Ya Güney'in tehlikede olduğunu duyunca aklımız başımızdan gitti işte," Gökçe savundu, "Aklımıza ilk gelen şey Eminlerin arabasını alıp Cana'nın peşine düşmek oldu."

"Evet ya, Emin afedersin." Mine, Emin'e döndü, "Lütfen kızma, ama söz ben kullanmadım! Gökçe biliyo diye ona verdim, özür dilerim."

"Arabanın önemi yok," Emin cevap verdi, "Ben sana bir şey olmasın isterdim."

AILE SAADETIWhere stories live. Discover now