ZİYARET ÖNCESİ

89 3 1
                                    

Mine'nin geçirdiği ameliyat kazasız belasız geçip gitmişti belki, ama bu hastaneye geldiğinde durumu çok kötü olduğu için ameliyattan sonra komplikasyon olmayacağı anlamına gelmiyordu. Bu yüzden onu normal bir odaya alıp ziyaretçi almasına izin vermeden önce bir süre gözetim altında tutmak zorunda kaldılar.

Doktorlar bugün Mine'yi görmelerine izin vermeyeceklerini söyleyince, Feride hepsini çoktan uyanmış olan Yıldız'ı görmeye getirdi. Yıldız hepsini gördüğüne sevindi ama aralarında bir gerilim olduğunu hissedebiliyordu. Ayrıca Mine'nin yokluğu da onun gözünden kaçmamıştı.

"Kimse bir şey söylemeyecek mi?" Yıldız kocasına bakarak sordu. Kimse cevap vermeyince kızlarına döndü, "Anlatın bakıyım. Neler oluyo? Yoksa o kadını yakalayamadılar mı?"

"Yok, Cana tutuklandı," Feride açıkladı, "Yakında da çıkacağını hiç sanmıyorum."

"Ne var o zaman?" Yıldız yine sordu, "Niye suskun suskun duruyosunuz? Hem Mine nerde?"

Gökçe Yıldız'a her şeyi anlattı. Cana'nın dikkatini dağıtmak için geride kalırken Mine'nin onu Kuzey'i alıp güvenli bir yere götürmesi için nasıl ikna ettiğini ve bunun Mine'nin bıçaklanıp neredeyse ölmek üzere olmasına yol açtığını anlattı.

"Ama şimdi iyi!" Feride, Yıldızın korkmuş ifadesini görünce çabucak ekledi, "Operasyonu geçirdi, şimdi iyi olduğunu söylediler."

"Peki ya siz neden burdasınız?!" Yıldız sordu ve yataktan kalkmaya çalıştı, "Mine'nin yanına gidelim, hadi."

"Yok Yıldız anne, bu akşam görmemiz mümkün değil," Gökçe, Yıldız'ın geri oturmasını sağladı, "Gözetim altında tutacaklarmış. Feride ablam da boş boş koridorda beklemeyelim diye aldı bizi buraya getirdi. Bari seni yalnız bırakmayalım."

Yıldız, kızlara yaklaşmaları için işaret yaptı, "Peki bunlar ne ayak?" diye fısıldadı, Kuzey ile Emin arasındaki gerilimi ima ederek.

"Ay sorma," Feride cevap verdi, "Az daha hastanenin ortasında birbirine girceklerdi."

"Mine o durumdayken, bide git onlarla uğraş," Gökçe ekledi, "Emin haklı ama sırası değil şimdi." Feride kardeşini laflarına dikkat etmesi bir uyarı olarak dürttü.

"Ay ne var?!" Gökçe ablasını geri dürttü, "Biraz öyle kabul et."

"Ya tamam, şimdi sırası değil!" Feride kardeşini susturdu.

"Siz merak etmeyin," Yıldız kızlara fısıldar, "Hele Mine ayaklansın. Aralarını düzeltirim ben."

Yıldız, Kuzey'in affedilmesinin kolay olmayacağını biliyordu. Bir sürü hata yapmıştı. Ama Yıldız, Mine'nin affedici biri olduğunu da biliyordu ve Emin de böyleydi. Kuzey'in inatçı davranarak kırdığı parçaları toparlaması uzun zaman alabilir ama Yıldız yeterince sabırlı olursa kızını geri kazanacağına inanıyordu.

Emin kendini huzursuz hissediyordu. Burada öylece oturamazdı, Mine'ye olabildiğince yakın olmasının gerektiğini hissediyordu. Bu yüzden Mine ile birlikte olması gerektiğini söyledi ve koridorda beklemek için oraya geri döndü. Osman ve kızlar onu takip ettiler. Sonunda Kuzey ve Yıldız yalnız kaldı.

"Nasıl hissediyosun?" Kuzey yalnız kaldıklarında karısına sordu, "Bir ağrın falan var mı? Istediğin bir şey var mı?"

"Ben iyim merak etme." Yıldız kucağında ki bebeğine baktı, "kızlar sayesinde Güney de iyi."

"Kendi başlarına böyle bir şey yapacaklarını bilsem asla izin vermezdim." Kuzey içini çekti.

"Kuzey'in kızlarını hiç tanımıyormuş gibi konuştun." Yıldız gülümsedi, "Sen nasıl hissediyorsun peki?"

"Herkesin durumdan sağ çıktığı için şükrediyorum," Kuzey başladı, "Ama herkezi bu duruma getirdiğim için aptal gibi hissediyorum. Her şey benim yüzümden."

"Hataların için sorumluluk alman iyi bir şey," Yıldız kocasına söyledi, "Geç oldu, ama hatalarını gördün sonunda. Şimdi onları düzeltmek için çabalamaya zaman geldi."

"Eğer çocuklar bana 'bizi dinle' dediğinde dinleseydim bunlar olmayacaktı." Kuzey yaptıklarından pişmandı.

"Geçmişte yapmadıklarına takılmaya geç," Yıldız, Kuzey'e söyledi, "Bundan sonra ilerde yapacaklarını düşün. Olan olmuş, şimdi düzeltme vakti."

"Ya beni affedemezse?" Kuzey korkularını paylaştı, "Ya kızımı sonsuza dek kaybettiysem?"

"Seni bekleyenlerden korkarak ilerlesen, başaramazsın." Yıldız tavsiye etti sonra kocasının elini tuttu, "Tüm olasılıkları kabul ederek sana yakışanı yap sadece. Elinden başka bir şey gelmez."

"Haklısın." Kuzey kabul etti ve karısının saçlarını öptü, "Sen olmazsan ben ne yaparım?"

"Seni seviyorum." Yıldız kocasına cevap verdi, "Merak etme, herşey olması gerektiği gibi olacak."

--------------------------------------------------

Sabah Feride ve Gökçe, hemşirelerden birine Mine'nin durumunu sordlar ve Mine'nin uyandığını öğrendiler. "Uyandığından beri sizi ve ailenizi soruyor." hemşire gülümsedi, "Onu odasına alır almaz, görmenize izin vereceğiz. Ben sizi haberdar ederim."

Kızlar, kız kardeşlerinin sonunda uyandığını duyunca mutlu oldular. Diğerlerine iyi haberi vermek için acele ettiler. Yıldız'ın odasına giderken koridorda çocukları buldular ve onları takip etmelerini ve müjdeli bir haber aldıklarını söylediler. Yıldız'ın odasına dalan gençlerden oluşan grup, Yıldız'ı hastaneden taburcu olduğu için yanında Kuzey'le birlikte odadan çıkmaya hazır halde buldu.

"Yavaş çocuklar! Nereye böyle?" Yıldız heycanla odaya dalan kızlarını sakinleştirmeye çalışır.

"Anne! Baba! Çocuklar! Çok güzel bir haberimiz var!" Gökçe heycanla haber verdi.

"Mine uyanmış!" Feride açıkladı, "Birazdan kendi odasına alacaklarmış."

Duydukları haber hepsini çok mutlu etti. "Ah şükürler olsun!" Yıldız içini çekerek kızlarına sarıldı. Osman ve Emin, haberi duyunca birbirine heyecanla sarıldılar. Kuzey gözlerini kapadı ve sessizce içini çekti, kızıyla arasını düzeltme fırsatı verdiği için tanrıya içten içe şükrediyordu.

Kuzey, Cana'nın tutuklanmasıyla zor günlerin çoktan geçtiğini düşündü. Ama onun için zorlukların daha yeni başladığını fark etti. Yaptığı her şeyden sonra Mine ile yüzleşmek yaptığı en zor şey olacaktı. Özür dilemeliydi ama nasıl? Nasıl başlayacaktı? Kızının yüzüne nasıl bakacaktı? Her şeyden sonra ona nasıl bakıp özür dileyecekti? Acaba affedilmeyi hak ediyor muydu? Kafasından bir sürü soru geçiyordu.

O sırada kızların daha önce konuştuğu hemşire içeri girdi, "Sizi burada bulacağımı biliyordum." gülümsedi ve iki kız kardeşe döndü, "Kız kardeşinizi kendi odasına taşıdık, hepiniz onu görmek isterseniz, ben götürebilirim."

"Evet, lütfen." Feride hevesli be heycanlı bir şekilde cevap verir.

Hemşire girdiği kapıya işaret eder "Peki o zaman. Beni takip ederseniz sizi oraya götürebilirim."

Yıldız, tüm gençlerle birlikte hemşireyi takip etmek ve Mine'nin yanına gitmek üzere odadan çıkmak için ilerledi. Kuzey bir anda tereddüt etti. Feride bunu fark etti?

"Baba?" Feride babasına döndü, "Hadi, gelmiyor musun?"

Kuzey önce kızlarına sonra Yıldız'a baktı. Mine ile yüzleşmeyi düşündü ve tahmin ettiğinden daha da zor olacağını fark etti. Daha fazla zamana ihtiyacı vardı, kimseye bir şey söylemeden odadan çıktı. Henüz hazır değildi.

AILE SAADETIWhere stories live. Discover now