Bölüm • 3

2.2K 255 61
                                    


Merhaba

Keyifli okumalar 🧚🏻‍♀️

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••


"Ne yani sen şimdi ormanda alfalardan kaçarken bir deltanın evine mi geldin?"

Duyduğum şey ile çatılan kaşlarım şaşkınlıktan havalanmıştı. Bir dakika ne demişti o? Delta mı?

Deltanın evi mi?

Duyduğum şey ile kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı. Sanki biri kalbimin içinde koşturmaya başlamış gibi hissediyordum. Midemde hissettiğim kasılmalar ve ellerimin titremesini de hesaba katarsak gerçekten kötü bir durumdaydım. Damarlarımda akan kan resmen durmuş hatta tersine akıyor gibiydi. Tanrım, vücuduma neler oluyordu böyle? Karşımdaki adamın Bir delta olması beni gerçekten ürkütmüştü. o bir deltaydı hem çok güçlüydü, bana şu an istediği her şeyi yaptırabilirdi. Ona karşı çıkamazdım, feromonları bana ağır gelirdi yani istesem de karşı çıkmaya asla gücüm yoktu. Şu an burada bir alfa olsa bile bir deltaya karşı çıkamazdı. Kaldı ki ben bir omegaydım. Lanet olsun!

Tamam, karşımdaki adamın vücuduna bakınca bir omega olmasını beklemiyordum tabiki ama bir delta olmasını hiç beklemiyordum. Delta çok sık görülen bir tür değildi bu yüzden de şaşırmıştım. Ama beni asıl endişelendiren şey onun bir delta olmasıydı. Hemde dakikalar öncesinde boynuma bir bıçak dayayan delta olmasını düşünmekte, hızlı atan kalbime hiç iyi gelmemişti. Cidden alfalardan kaçmak için bir deltanın evine girmiş olmama inanamıyordum!

Deltalar elbette birer canavar değillerdi ama ben daha önce hiç bir deltayla böyle iletişime geçmemiştim ve deltaların aşırı güçlü olduklarına dair hikayeler duymuştum. O hikayelerin çoğunun yalan olduğunu bilsemde içimdeki ürperti bir türlü geçmiyordu.

Jungkook, ortamdaki sessizliği gür kahkahası ile bozmuştu. Onun gülmesi beni rahatlatmalı mıydı? Bilemiyorum. Çünkü asla samimi gülmüyordu ama çok pis bir şekilde de gülmüyordu. Hem neye gülüyordu ki? Ortamda komik olan hiç bir şey yoktu, en azından benim için.

Ama dışarıdan bakan birisi de eminim ki bu halime aynı jungkook'un güldüğü gibi gülerdi. Şaşkın ve ürkek bakışlarla oturan, hatta korkusundan sanki diken üzerinde oturuyormuş gibi duran bir omega hayal edemiyordum. Cidden çok komik görünüyor olmalıydım.

Jungkook, cevap vermeden sadece bir süre beni izlemiş ve ayaklarını önümdeki sehpaya uzatarak, sağ bacağını sol bacağının üzerine atmıştı. koltukta biraz daha aşağıya kayarak daha rahat bir pozisyona geçmiş ve koklarını göğüsünde birleştirerek rahatsız edici bakışları ve alaycı sırıtması ile kahverengi gözleri direkt bana bakıyordu. Ve çok iyi baktığını da söyleyemezdim.

Bakışlarımı ondan çekmemiştim. Bu benim için birazcık zor olsa da kendimi zorlamış ve bende inatla onun gözlerine bakmıştım. Çok ezik gibi görünmek istemiyordum. Kısa süreli bu saçma bakışmamızdan sonra derin bir nefes vermiş ve kafasını, koltuğun arka kısmına doğru yatırıp gözlerini kapatmıştı.

Boynu. Tanrım.

Ne düşündüğümün farkına vararak hemen kendime gelmek amacıyla gözlerimi kırpıştırmıştım. İyice saçmalamaya başlamıştım. Şu an belki de tehlikedeydim ve benim düşündüğüm şeylere bak! Ama elimde değildi? Hayır hayır kendine gel Taehyung

Jungkook, en sonunda kafasını yatırdığı yerden kaldırmış ve gözlerini yine bana dikerek şu saçma sessizliğe bir son vermişti.

"Diken üzerinde oturuyor gibisin ve bu çok saçma. Evime gizlice giren sensin."

A lost omega ~ 𝑇𝐾Where stories live. Discover now