Bölüm • 21

348 45 29
                                    


Selamlarr

Bu bölümü çok daha erken atacaktım ama sağlık sorunlarım nedeni ile gelip fic bile okumadım kusura bakmayın.

21. Bölüme geldik artık yakınlaşmaları gerekiyor diye düşünüyorum.

Finale çokta uzun zaman yok max 30'a kadar yazarım diye düşünüyorum

Keyifli okumalar 🤍

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Elimdeki iki fincanı da alarak mutfaktan çıkmış ve gülümseyerek odaya doğru adımlamıştım. Odaya girdiğim de şöminenin önünde Mia ile oynayan Jungkooku görmemle tekrar gülümsemiş ve yanına oturarak elimdekileri de önümüze bıraktım.

Jungkook ile buraya geleli saatler olmuştu ama ben şimdiden burada çok huzur bulmuştum. Sessiz sakin bir yerdi, doğanın içindeydi daha ne isterdim ki? Günlerdir yaşadığım streslerin ardından dağın tepesinde olan bu evde o kadar huzurluydum ki kimsenin bozmasına izin veremezdim.

"Teşekkür ederim"

Jungkook'un kısıkça söylediklerinden sonra tebessüm etmiş ve kahvemden bir yudum almıştım. Burası dağ tepesinde olduğu için soğuktu bu yüzden Jungkook şömineyi yakmıştı. Dışarısı ne kadar soğuksa içerisi de bir o kadar sıcacıktı.

"Mutlu musun?"

"Mutluyum tabiki, gerçekten teşekkür ederim. Çok iyi geldi burası"

Yanımdaki beden sözlerimin arkasından yoğun bakışlarını bana göndermiş ve içten bir gülümseme sunmuştu. Herkes yargılasa da Jungkook gerçekten iyi biriydi. Başkalarına nasıl olduğu umrumda bile değildi, bana karşı iyiydi ve bana iyi geliyordu. Jungkooku çok yanlış tanımışlardı ve ona haksızlık ediyorlardı.

"Hava biraz ısınınca yürüyüşe çıkalım mı?"

Yönelttiğim soru ile Jungkook, kucağındaki minik kediyi yan tarafında bulunan minderine yatırmış ve bakışlarını tekrar bana çıkarmıştı.

"İstersen şimdi de çıkabiliriz, hasta olmana izin vermem merak etme"

"Tamam o zaman hadi hazırlanalım."

Neşeyle söylediklerimden sonra hızla yerimden kalkmıştım. İçimde bitmeyen bir mutluluk ve heyecan vardı. Burada olmak beni gerçekten mutlu hissettiriyordu.

Kalkmam ile Jungkook kıkırdamış ve o da aynı şekilde oturduğu yerden kalkmıştı. Çokta büyük olmayan ahşaptan yapılmış evde yatak odasına doğru ilerlemiş ve yine ahşaptan yapım olan dolabı açmıştım. Çok fazla kıyafet getirmediğimiz için çokta düşünmeye gerek olmayarak siyah atkımı ve eldivenimle birlikte siyah kabanımıda çıkarmıştım. İlk önce kabanı üzerime geçirmiş ardındansa eldiven ve atkımı hızla üzerime geçirmiştim. Arkamı döndüğümde Jungkookun sadece kaban ve eldiven giydiğini görmüştüm. Üzerindeki kıyafetler çok sadeydi ama içinde çok yakışıklı duruyordu. Bazen kendime engel olamayarak yüzüne ve bedenine dalıp gidiyor ve ne kadar çekici birisi olduğunu düşünmeden edemiyordum.

Üşüyeceğini düşündüğüm için dolaptan bir atkı daha çıkarmış ve onun yanına doğru adımlamıştım. Bir şey söylemeden elimdeki atkıyı yavaşça önümdeki bedenin boynundan geçirmiştim. Jungkook hareketim ile ilk başta irkilse de sonradan bir şey demeden atkıyı boynuna geçirmeme izin vermişti.

"Sen beni bırakta kendine bak üşürsün böyle"

Jungkook, söylediklerinin ardından ellerini kabanıma atmış ve önünü kapatmıştı. Ardından atkımı düzeltmiş ve daha sıkı yaparak kafama da bir bere geçirmişti.

A lost omega ~ 𝑇𝐾Where stories live. Discover now