Final

288 29 4
                                    


-

Yaşadığım şaşkınlıkla bakışlarımı, tam karşımda bana hiç bir duygu barındırmadan bakan bedene çıkardım. Biz zaten mühürlüydük ama sanırım bahsettiği olay bunu tamamen resmiyete dökmekti.

Mühürlü olan insanlar zaten evli sayılırlardı fakat herkesin önünde birbirlerine yemin ederek resmiyete de dökülmesi gerekiyordu ve biz Jungkookla bunu yapmamıştık. Fakat birden bire bunun nereden çıktığını anlayamamıştım.

"Jungkook, o nereden çıktı?"

Sakin çıkan ses tonumla Jungkook sırıtmış ve kapıyı ardından kapatarak yanıma adımlamıştı.

"Biliyorum biraz ani oldu ama olması gereken bu"

Bunun olması gerektiğini bende biliyordum fakat Jungkook, benim babam ve kendi babasıyla konuştuktan sonra bir anda bunu demesini anlayamamıştım.

Tam önümdeki bedenin ellerini kavrayarak onu yatağa kadar sürüklemiş ve onunla birlikte yatağa oturmuştum.

"Babamla ne konuştunuz?"

Jungkook sorum karşısında duraksamış ve derin bir nefes almıştı. Bu davranışları beni daha da meraka düşürüyordu.

"Taehyung bak bilmediğin bazı şeyler var."

"Anlat o zaman Jungkook."

Bilmediğim ne olabilirdi bilmiyordum ama aklımda şüphelerim vardı. Jungkookun babası hakkında öğrendiğim şeyler olabileceğini düşünüyordum.

Jungkook tekrardan içine derin bir nefes çekmiş ve söze atılmıştı.

"Benim geçmişte bir yargılanma olayım vardı, biliyorsun. Onların hepsini babam kendisi ayarladı ve ben bunu en başından beri biliyordum."

Tam da tahmin ettiğim gibi Jungkook bütün olayları biliyordu. Ben bu olayı yeni öğrensemde babasının neden bunu yaptığını bilmiyordum.

"Jungkook ben bu olayı öğrendim seninle konuşacaktım ama sen biliyormuşsun."

"Kimden öğrendin?" Kaşlarını çatarak bana yönelttiği sorusunu es geçmiştim. Şu an kimden öğrendiğimin hiç bir önemi yoktu, asıl önemli olan başka olaylar vardı.

"Baban neden sana bunu yapmak istedi? Anlamıyorum, sen onun öz oğlusun."

Jungkook'un hafif çatılı kaşlarıyla sorduğu soruya cevap vermesem de o da çok takılmamıştı. Gerçekten merak ettiğim ve her aklıma geldiğinde hem sinirlenip hemde üzüldüğüm bir olaydı.

Sonlarda söylediklerimden sonra Jungkook'un yüzünün asıldığını ve moralinin bozulduğunu anlamıştım. Haklıydı, babasının yaptıklarını kaldırmak o kadar kolay şeyler değildi.

Jungkooku o şekilde üzgün görmeye dayanamıyordum. Hiç bir şey söylemeden kollarımı sıkıca yanımdaki bedenin boynuna sardım. Jungkook'un elleri anında sırtımı bulmuş ve benim gibi bedenime sıkıca sarılmıştı. Belki içindeki baba eksikliğini doldurmaya gücüm yetmezdi ama her an onun yanında olduğumu göstermek istiyordum. Kelimelerde iyi değildim, ona güzel sözleri çok açıkça söyleyemezdim ama her an onun yanında olduğumu bilmesini istiyordum.

Dakikalarca o pozisyonda kaldık, İkimizde ayrılma tarafında değildik. Ellerimi Jungkook'un ensesindeki saçlara atmış ve yavaş yavaş okşamıştım. Belki ağzımdan sözler çıkmıyordu ama hareketlerimle ona destek olmaya çalışmıştım. Güçlü durmaya çalıştığını görüyordum ama gözlerindeki hüzünü de fark edebiliyordum.

"Jungkook, konuşalım mı?"

Kısık çıkarmaya çalıştığım sesimle birlikte Jungkook bir kaç saniye sessiz kalsada sonunda kafasını kaldırarak benden ayrılmıştı. Bedenimden ayrıldığı anda bakışlarını yere indirmiş ve yüzüme bakmaktan kaçınmıştı. Güçsüz görünmekten nefret ediyordu, ne olursa olsun hep güçlü durmaya çalışıyordu.

A lost omega ~ 𝑇𝐾Where stories live. Discover now