"Her şey geçen sene annem ile babamın tartışmasının ardından oluyor."
Merakla Çağan'ın diyeceklerini dinlemeye başladım.
"Annem ile babam o sıra tartışmıştı. İkisi de birbirini çok seviyordu ama buna rağmen kavgadan kaçamamışlardı."
Çağan'ın gözleri dolarken tereddüt ederek elinin üzerine elimi koydum.
Çağan şaşırarak bana bakarken utanarak başımı öne eğdim.
Çağan yavaşça elimi kavradı ve sanki elini tutmamdan güç alıyormuş gibi anlatmaya devam etti.
"Annem gece yarısı evi terk edip gitti. İkisi de geri barışacaklarına emindiler. Yine de kendilerini sakinleştirmek için yalnız kalmalarına ihtiyaçları vardı."
Çağan'ın artık sesi de titremeye başlamıştı. Ağlamamak için kendini tutuyordu.
"Annem evden çıkınca bir çetenin hırsızlığına uğramış. Çete, annemin ruh varisinin karısı olduğunu fark edince şikayette bulunmasın diye onu öldürdü."
"Baban kendisini suçluyor olmalı." diye mırıldandım.
Çağan beni başıyla onayladıktan sonra "Evet, zaten hastalanma sebebi bu. Annemin kendisi yüzünden öldüğünü düşünüp kendini aç susuz bıraktı."
"Baban, annenin ölümünün asıl sebebini nasıl öğrendi?" diye sordum.
"Bir çete üyesini konuşturmayı başardı ama askeriyeye onu teslim edemeden başka bir çete üyesi onu öldürtüp kendilerini ispiyonlamasını engelledi."
"Bunun üzerine o çete ile savaşa girmiş olmalısınız." dedim.
"Haklısın, öyle oldu. Babam, annemin intikamını alabilmek için o çeteyi çökerteceğine yemin etti. Çete üyeleri ise babam, işlerine çomak sokuyor diye sinirlendi."
"Babanı öldürmek istiyorlar." dedim.
"O sonraki adım. Öncelikle babamın değer verdiği tüm her şeyi babamın gözleri önünde yok etmek istiyorlar. Bunlar: beni öldürmek ve şu an babamda olan ruh gücünün sonunu getirmek."
Üzüntüyle başımı öne eğerken "Ruh gücünü sonlandırmak istedikleri için bu iş beni de ilgilendiriyor." dedim.
Çağan dediklerimi onayladı ve "Babam hasta olduğu için onların üstesinden gelemiyor. Bu yüzden seni varisi olarak seçti. Ruh gücünü taşıyabilecek, sağlıklı birinin yardımına ihtiyacı vardı." dedi.
"Söz veriyorum. Yarın özellikle annen için sihirli ormanda elimden geleni yapacağım. Ruh taşını ben alacağım."
Çağan'ın yüzünde bir tebessüm belirince ben de mutlu olmuştum. Ağlamaklı havası dağılıyordu.
İkimizin de üstüns örtü örtünce "Hayırdır?" diye sordum.
"Bugün yanında yatmak istiyorum. Olamaz mı?" diye sordu.
"Olamaz."
Çağan elimi bırakmadan bana sarılı ve "Kokun..." dedi.
"Ne var kokumda?"
"Annem gibi kokuyorsun, Belen. Bana annem ile olan mutlu anılarımı hatırlatıyorsun.
"İstiyorsan parfümümü sana hediye edeyim. Belki annen de eskiden bu parfümü kullanıyordu. İmkansız değil." dedim.
Çağan bu dediğime sesli güldükten sonra "Beni yanlış anladın Belen. Parfümün değil, kendi kokun anneme benziyor. Hani insanın öz kokusu olur ya, ondan bahsediyorum." dedi.
"Hee."
"Hee, demek." diyerek gülen Çağan'a "Anlamamam normaldi." dedim.
"Tabii ki de öyledir." diyen Çağan'ın sesindeki alay tınısı kendini belli ediyordu.
"Ya Çağan."
"Ya Be...Belen."
"Böyle yapmak zorunda mısın?"
"Nasıl?"
"Böyle işte. Anlamamamızlıktan gelme."
Çağan hafifçe gülümsedi.
"Zorundayım."
Üst dudağım kıvrıldı.
"O niyeymiş?"
"Hoşuma gidiyor."
"Baya geçerli bir sebepmiş."
"Tabii, öyledir."
Dalga geçmeye devam eden Çağan ile uğraşmamayı tercih ettim. Çok yorucu bir gün yaşamıştım ve en sonunda yatakla buluşmuş iken Çağan'a laf anlatmak işe uğraşamazdım.
"İyi geceler Çağan."
"İyi geceler Be...Belen."
Gözlerimi yumarken Çağan'ın elimi tutan elimi halen daha bırakmamıştım. El ele tutuşmak hoşuma gitmişti.
Çağan diğer eliyle sırtlarıma kadar örtüyü çekti. Düşünceliği hoşuma giderken sırıtmamak için kendimi tuttum.

KAMU SEDANG MEMBACA
Ruh Varisi
FantasiNesilden nesile aktarılan özel bir gücün yeni mirasçısı için yaşam diğer yaşıtlarına göre daha zordur. Omuzlarına bırakılan sorumluluk ile başarılı bir sonuç elde etmek isteyen ruh mirasçısı, gücü gerekenden önce devralması gerekir. Daha hazır deği...