"Ben sana bir çocuk veremedim Devran. Bu duygudan seni nasıl mahrum edeyim ki ben? Bunun vicdan azabını nasıl ömür boyu omuzlarımda taşıyayım?"
Kocasının dudakları usulca kondu boynunun girintisine.
"Dilşad.."
Gözlerini hüzünle kırpıştırdı genç kadı...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Telaş..
Yüreğinde peydah olan, yeşil gözlerini en derinlerine kadar titreten o boğucu his, telaştı.
Zamanın durduğu birkaç saniye öyle çok düşünceler gelip gitmişti ki zihninden, durduramadan, engel dâhi olamadan kapılmıştı o bakışlarda gördüğü hisse. Bakışları, tıpkı yüreğinde yerini daha da belli eden sızının kuvveti ile kocasının kahve gözlerinden ayrılmadı saniyelerce. İnatla bakmaya devam ediyor, dikkatle süzgeçlerden geçiriyordu o anlık yakaladığı hislerin varlığını..
Biliyordu..
Kocası, güvenirdi ona..
Adımları usulca uzağında bekleyen heybetli bedenine yaklaştı. Titreyen elleri telaşla ona uzanırken biraz daha hızlı hareket ederek aceleyle yaklaştı kollarına. Bakışlarını izlemek, olacak olan kıyametin ilk çatlaklarını sezmek, şimdiden yormuştu zihnini genç kadının. Bekledi..
Kuvvetli kollarının uzanarak titreyen ince bedenini sarmasını, sıcak dudaklarının baskısını teninde hissetmeyi bekledi öylece..
Hareket etmeyen bedeni ile bakışları uzunca gezindi göğsünde.. Elleri ne yapacağını bilemeyerek önünde birleşirken dolan gözlerini geri iterek nefesini tuttu daralan göğsüne daha da eziyet etmek istercesine Dilşad..
Dudakları konuşmak için bir gayret çaba sarf ederken yeşilleri engel olamadığı bir duygu ile tekrar kahve koyusu gözlerine çıktı kocasının. Bakışları arkadaşının elinde olan fularında gezinirken, gözlerinin içinde peydah olan renkler, farklıydı..
Görmek istemeyeceği kadar farklı ve kötüydü.
Bir anda kahve gözleri yeşillerine tutunurken nefes için can çekişen göğsüne titreyerek bir nefes bahşetti o an. Saniyeler içinde, ansızın kuvvetli kanatlarını belinin ince kavisinde hisseder hissetmez öyle bir yük kalktı ki omzularından, tutmasa, tutunmasa yığılıp kalacak kadar çok yorulmuştu o yükün altında dakikalar içinde.
