2.Bölüm

351 20 10
                                    

Birinci bölümün biraz fazla uzun olduğu söylendi. Bu sebeple bu bölümü tadında bırakmaya çalıştım. Bundan sonrakilerde sayfa sayısına biraz daha dikkat edeceğim. Keyifli okumalar dilerim. 🤍 



Fidan Kaya

Elimdeki sargı bezinden yere damlayan kan damlalarına bakıyordum. Kendimde miydim? Ben ne yapıyordum?

Hiçbir şey düşünecek halde değildim. Sırtımı yatağa dayamış yere çökmüştüm. Zaman kavramını yitirmiş gibiydim. 

Kaç dakikadır öylece durduğumu bilmiyordum. Yerdeki kan birikintisi daha taze olduğuna göre çok zaman geçmemiş olmalıydı ya da geçmiş miydi?

Neden içimden bir şeyler kopuyordu? Neden kendimi mahvolmuş gibi hissediyordum?

Aileme zarar veren, bana zarar veren en büyük düşmanlarımızdan birine saplamamış mıydım bıçağı? Niye pişmandım? Pişman olmamalıydım. 

Yemek getiren korumanın belindeki bıçağı gördüğümde kafamda planımı kurmaya başlamıştım.

Ortalığı karıştırıp el çabukluğuyla bıçağı ondan çekip almıştım.

Adana'nın tekin olmayan sokaklarında büyümenin getirdiği bir artı mı desem yoksa kadersizlik mi desem bilemiyordum. 

Yoksa genç yaşta koca bir ailenin sorumluğunu sırtlamanın verdiği yükümlülükler mi beni bu hale getirmişti?

O zamanlar en yıkık dönemlerimizde bile böyle bitik bir duygu yaşadığımı hatırlamıyordum.

Korumadan bıçağı aldıktan sonra nasıl kaçacağımı hesaplamak istemiştim ama etrafta çok fazla adam vardı. Benim gördüğüm kadar görmediklerimin de çevrede olduğuna emindim. 

Yavuz'u rehin alıp kaçabilir miyim diye düşündüm ama muhtemelen fazla uzağa gidemeden beni öldürürlerdi.

Öldürmeseler bile Yavuz'un da dediği gibi aileme zarar verirlerdi ve ben bu acıyla yaşayamazdım.

Beni küçücük çocukla tehdit edebilecek kadar alçalmıştı.

Uyandığımda başımda beklediğini fark ettiğimde acaba demiştim. Acaba bana söyleyecek bir cümlesi var mı?

Ramo'yu öldürmeye çalışmasının affı yoktu ama oraya benim gittiğimi de pekala görmüş olmalıydı ama hiç umursamadan bombayı patlatmıştı. 

Nasıl bu kadar canavarlaşabilmişti? Belki de o hep öyleydi ama ben kendimi kandırmıştım.

Bizim dünyamızdan ama benim gibi onun içinde bir yerlerde de iyilik var ve nefret ediyor böyle yaşamaktan diye düşünmüştüm ya da benim öyle düşünmemi sağlamıştı.

Ama yıllar geçtikçe zaman ilerledikçe içinde hiç bitmeyen bir hırs olduğunu anlamıştım. Bu hırs en çok da onu yakıyordu ama gözü öyle kör olmuştu ki fark etmiyordu. 

Bir şekilde yeniden yanıma geleceğine adım gibi emindim. Bu sebeple bıçağı yatağın duvar kısmına sıkıştırdım.

Geleceğine neden bu kadar emin olduğumu da bilmiyordum ama içimden bir ses yanılmayacağımı söylüyordu, nitekim yanılmamıştım da.

Beni muhtemelen Ramo'ya karşı koz olarak kullanmak için yanında tutmaya karar vermişti.

Acaba ailem benim yaşadığımı biliyor muydu? Ölmem Yavuz için bir işe yaramazdı ama yaşamam büyük bir tehdit malzemesi olabilirdi. 

Akşama kadar sabırla beklemiş bu arada yanıma gelmeye çalışan korumalara da sürekli zorluk çıkarmıştım ve sonunda bana doktor olduğunu söyleyen kişi odaya gelip ellerimin kelepçelenmesini istemişti.

KARANLIKOnde as histórias ganham vida. Descobre agora