15.Bölüm Final

414 16 71
                                    

Evettt yaklaşık 7 aydır kendimi de geliştiririm diye başladığım ve bana çok tatlı anılar bırakan bir hikayenin sonuna geldik. Upuzun bir final bölümü oldu. Umarım beğenirsiniz, bugüne kadar sürçü lisan ettiysek affola :) Bu süreçte okuyan, yorum yapan herkese çok teşekkür ederim, gözlerinize sağlık. Kim bilir belki başka hikayelerde yine denk geliriz.  🤍


👔

Y.G

Beklediğim şekilde hiç de gergin geçmeyen bir gecenin ardından Kaya ailesi evine çekildiğinde ben de keyifsiz bir şekilde beni ve Fidan'ı izlemekte olan aile fertlerine "İyi geceler," deyip göletin kenarındaki eve dönmüştüm. Saat neredeyse 2'ye geliyordu ve hiçbir şekilde uykum yoktu. Uzun zamandır geçirdiğim en verimli gündü. Her şeyden önemlisi bir ailenin parçasıymışım gibi hissetmiştim. Acar'ın anlattıkları da bunları tamamlamış geçmişten yarım kalanları da tamamlamıştım sanki. Şimdi Fidan'la nasıl vakit geçirsem, onu nasıl mutlu etsem diye düşünüyordum. Birbirimizi yıllardır tanıyorduk ama hala birbirimiz hakkında çok da fazla detay bildiğimiz söylenemezdi. Bunlar ufak detaylardı tabii ki. Sevilen renkler, yemekler, mekanlar... Öğrenilmeyecek şeyler değillerdi ama kısa bir vakte hepsini sığdırmak zorunda olmam beni ister istemez geriyordu. Bütün geceyi uyumaya çalışarak, ama çoğunlukla işin içinden çıkamadığım ihtimaller zinciriyle geçirdikten sonra sabah aniden kendimi planlamış gibi gözlerimi açmıştım. Yataktan kalktıktan sonra lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım. Saat 6'ya geliyordu. Fidan'ın henüz uyanmadığını düşünüyordum, hala hazırlanmak için vaktim vardı ama önce aylar sonra özgürlüğü daha rahat hissetmek istedim, operasyonlar, ihanetler, barut kokuları, kanlar içindeki elbiseler... Hepsini geride bırakıp sadece özgürlüğün ne demek olduğunu iliklerime kadar işlemek istedim.  çünkü bugünden sonra henüz yeni kurtulduğum karanlığa geri dönmem gerekecekti. Yüzümden akan su damlacıklarına baktığımda Fidan'ın da fark ettiği gibi fazlasıyla zayıfladığımı daha net görüyordum. Bu yorgun yüzün bugün her şeyi unutup çok neşeli gözükmesi gerekiyordu. Fidan bunu hak ediyordu çünkü. Havluyla yüzümü kuruladıktan sonra bahçeye çıkmak istedim. Sabahın sakinliği ve tatlı bir telaşla gelen kuşların cıvıltılarını dinlemek iyi gelecekti. Koltuğun yanında duran hırkamı giyip dışarıya çıktım. Nemli bir toprak kokusu, hala aydınlanmamış yarı puslu bir hava karşılamıştı beni. Güneşin doğmasına daha vardı ve bu vakitlerin en koyu zamanlar olduğunu biliyordum. Derin bir nefes aldım ve nemli toprağı hissetmek istercesine yavaş adımlarla bahçede yürümeye başladım. Ağaç dallarının siyah gölgeleri değişik şekiller almış, anlamlarını hayal dünyama bırakmışlardı. Evin arka tarafına geçtiğimde buraya daha önce geldiğimde asla fark etmediğim bir şey görmüştüm. Etrafı beyaz çitlerle çevrilmiş bir bölüm yapılmıştı ve içinde çam fidanları duruyordu. Adımlarımı hızlandırıp çitlerin arkasına geçtiğimde toprağın henüz yeni kazıldığını fark etmiştim.

"Bunlar... Yoksa."

İstanbul'da kalan fidanlar aklıma gelmişti ama bunca olayın içinde onları kim düşünüp buraya getirtmiş olabilirdi ki? "Benzerlik işte," dedim kendi kendime.

"Günaydın Yavuz Bey."

Arkamı döndüğümde gülümseyerek yanıma gelen Nevzat'ı görmüştüm. "Bunlar ne?" dedim fidanları göstererek.

"Acar Bey getirtmiş fidanları. Sadece onları da değil, Fidan Hanım'ın sevdiği mavi çiçekler de var içerideki depoda. Bu mevsimde bulması epey zor olmuştur."

"Niye yapmış ki böyle bir şeyi? Hem de onca olayın içinde?"

Gerçekten de anlam vermeye çalışıyordum, kaçırdığım herhangi bir parçanın olup olmadığını anlamam gerekiyordu.

KARANLIKOnde as histórias ganham vida. Descobre agora