"Bir ihtirasın ateşiyle yanıyordum, kocaman bir dalga olup beni söndüren Haris'e dek."
İçime sağanak gibi yağmıştı aşkı. Hiç istememiştim onu da kendimle yakmayı ancak bakışları niyetimi tartarcasına ele geçirmişti beni. Engelleyememiştim gönül kuşu...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Adana'ya gidek mi?
Şalvarından giyek mi?
Kebabından yiyek mi?
He ya gardaş gel gidek!"
Saliha'nın Kurbağa Prensi'nin (arabası) içinde yaptığımız konserine dans ederek karşılık veriyordum. Nakarat kısmında ikimiz de katılmıştık teyipte şarkısı çalan adama.
"Gidek gidek gel gidek
Adana'ya gel gidek
Adana sıcak derler
He ya gardaş gel gidek."
Ellerimi bir sağa bir sola hareket ettirdiğim sırada Saliha ağzıyla ıslık çalmaya başlamıştı. Ona yandan gülerek,kendinden geçişini izlemiştim. Tam bir türkü,halay ve türevleri hastasıydı. Tüm yöreye ait her şeyi bilirdi kendisi. Vites topuzunda tesbihi olan bir deliyi. Yakında buraları dantellerle çevreler diye korkmuyor değildim.
"Ahey ahey!" İleride trafik yoğunlaştığı için teyibin sesini kısmıştım. Dışarıya bu çılgın hallerimiz yansımasın diye kapattığımız camlarını açmak için kapının üstündeki kola tutunup öne doğru döndürdüm.
"Kız bir Adana yaparık değil mi? He de götüreyim seni,kaçalım buralardan Al Yazmalım." Kahkaha sesim arabada yankılandı. Onun sayesinde Türkiye'nin on dört ilini gezmiştik. Altındaki Kurbağa Prensine rağmen her yere götürmüştü bizi. Allah var, güzel sürücüydü.
En son geçen yaz Konya'ya gitmiştik.
"Gidelim be! Seninle her yere varım ben." Elinde tesbih sallarmış gibi hareket yaptıktan sonra eliyle kaba bir şekilde yanağımdan makas almıştı.
"Gülüm benim!" Onun bu serseri hallerine gülmeden edemiyordum."Ay karnıma ağrılar girdi, tamam artık yeter!"
Arkama yaslanıp elimin tersiyle terleyen ensemiyelledim. Yüzümde hâlâ anın verdiği neşe kırıntıları mevcuttu. Okulda yaşadığım tüm sinir stres gitmişti. Gerçi şimdi aklıma gelince karnıma kramplar girmişti.
Allah'ım eve vardığımızda Haris'den,Haris Halef'den,Haris Bey'den...
Nasıl hitap edilirdi ki şimdi? Neyse ondan haber gelmiş midir ki?Ben düşüncelere daldığım sırada Saliha hızla bana dönüp bakakalmıştı. Kafamı ne var dercesine başımı sallarken bir yandan da elimle kafasını önüne çeviriyordum,yola bakamsı için.
