<5>

881 25 17
                                    

🍺😿

Harry nerdeyse tek vücut olmuş, dans eden insanları itekleyerek bar tezgahına ulaşmıştı. Çarptığı birkaç insan arkasından homurdanıp, bağırsalar da Harry umursamadı.
Alışmıştı.

Okulda bu küfürleri ve aşağılamaları çokça duyuyordu.
Ilk zamanlar savaşmayı denemiş, onlara anlatmaya çalışmış fakat karşısındaki insanlar(?) dinlemeyip aşağılamaya ondan uzaklaşmaya devam etmişlerdi.
Bütün bunların nedeni ise sadece erkeklerden hoşlanmasıydı!

Bu gün de okulun birkaç tane popüler çocuğu onu sıkıştırmış, hakaret etmiş hatta dövmeye kalkışmışlardı. Başta karşılık vermek istemese de yediği birkaç yumruk ve sözden sonra Harry, sabrının taştığını hissetmiş, bu güne kadar ona yapılanları düşünüp karşılık vermişti. İlk 3 yumruğu iyi geçirmişti. Ta ki "popüler çocuğun" arkadaşları onu kollarından tutana dek. Kavganın büyümesiyle -Harry'nin daha çok dayak yemesiyle- araya öğretmenler girmiş, olay müdüre taşınmış, müdür tarafından da ailelere iletilmişti. Okula gelen babası pek iyimser bir tepki vermemişti.
Eve geldiklerinde babasıyla hararetli bir tartışmaya girmiş, babasının 'kendini düzeltmelisin!' tarzı laflarından sonra da iyice sinirlenmişti. Babasıyla girdiği bu tartışma annesini ve ablasını da huzursuz etmeye başladığında Kısa süreli evi terk etme kararı almıştı.
Haklı olan kendisi olsa da kimsenin kalbini kırmak istemiyordu.
Kalp kırmayı sevmiyordu.

Birkaç gün arkadaşlarında kalacağını söylemiş ve evden ayrılmıştı. İşin kötü yanı ise onun arkadaşının olmayışıydı. Okulda gördüğü muamele karşısında herkesle samimi olmuyordu. Konuştuğu birkaç çocuğukla da evlerinde kalacak kadar samimiyeti yoktu. Yani kısacası sokakta kalmıştı. Harry insanları anlamıyordu. Kimseye bir zararı yoktu. Sadece kalbi bir kadın için değil erkek için atıyor, bir erkeğin elini tutup, onu öpmek istiyordu. Hem kalpleri birbirini sevdikten sonra cinsiyetin bir önemi kalıyor muydu ki?

Oturduğu bar taburesinin ucuna kayarak dirseklerini önündeki tezgaha dayadı. Ona doğru gelen barmenle duraksadı. Bir geceliğine birşeyleri unutma fikri oldukça cazip geliyordu. Ve ona yaklaşan barmenden bir içki istedi. Birkaç kadehten birşey olmazdı herhalde.

Louis arkadaşlarının saçma muhabettinden sıyrılarak etrafa göz gezdirdi. Neden gelmişti ki?
Şu an eşofmanları içinde televizyonun karşısında olabilirdi. Ama o cok sevdiği arkadaşlarını dinleyip bu gürültücü, ter kokan ve hertarafta yiyişen çiftlerin bulunduğu gece kulübüne gelmişti. Eline az önce yarısına kadar içtiği içkisini alıp etrafa göz gezdirmeye başladı.

Ona iştahla gözlerini dikmiş kızlarla göz göze gelmemeye özen gösterdi. Bu ortamda en son isteyeceği şey ona yapışan bir kızdı. Zaten göğüslerin pek ilgilisi çektiği söylenemezdi. Daha önce kızlarla ilişkisi olmuştu. Ama erkekler hep başka gözükmüştü gözüne.
Çevresi ona biseksüel dese de o kendini etiketlemeyi sevmiyordu. Ne gerek vardı?

Gözleri etrafta turlarken bar tezgahına yaslanmış elindeki içki bayrağıyla oynayan çocuk dikkatini çekmişti. Küçük görünüyordu. 'Belki liselidir' diye düşündü Louis.
Buraya çok aykırı kalıyordu.

Kıvırcık dağınık saçlarını küçük elleriyle karıştırıp, arada bir kızaran gözlerini ovuşturuyordu. Muhtemelen uykusuzluktan mor halkalara sahip olan gözleri, elinde yudumladığı ve her yudumunda yüzünü buluşturduğu içki yüzünden daha da kızarmıştı.
Çocuğun elindeki bardağın dibinde kalan içkiyi bitirip yeni bir tane isteyişini izledi. Barmen bir süre çocuğu dinledikten sonra önündeki boş bardağı almış, doldurup tekrar çocuğun önüne koymuştu.
Çocuğun bünyesinin o bardağı kaldırabileceğini düşünmüyordu. Ki öyle de oldu.
Çocuk bardaktan aldığı iki koca yudum sonrasında çeyreği bile bitmemiş bardağı hızla tezgaha bırakmış, ellerini ağzına kapayarak dans edenlerin arasından tuvalete doğru koşmuştu.

wanna ride? | larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin