<23>

602 13 0
                                    

🦉☀️

Kapının açılma sesini duyarak elindeki gitarı oturduğu koltuğun yanına bıraktı. Gözlerini sırt çantasını yere bırakıp saçlarını karıştırarak içeri adımlayan sevgilisine sabitleyerek gülümsedi. Ayağı kalkıp hızlı adımlarla kendinden kısa olan çocuğa yaklaşıp ona sarıldı. Kısa süre sonra etrafinda hissettiği kollarla burnunu boynuna sürtmüştü. Harry Louis'yi yaklaşık iki gündür görmüyordu.

Louis her sabah o uyanmadan önce eğitime gidiyor, gece de Harry uyurken geliyordu. Athena'nın çocukları eğitimlerine ve en iyi olmaya çok odaklı insanlardı. Her zaman düşünürlerdi. Ne yaparlarsa yapsınlar kafalarının bir kenarında işleri dururdu. Harry bunu birinci elden tecrübe etmişti. Bir gün Louis'le evlerinin sahile bakan koltuklarına oturmuş öpüşürken aniden Louis ondan ayrılıp kendi kendine söylenerek evden çıkmıştı. Harry yanlız kalmanın şokunu yaşarken tuvalete gidip elini yüzünü yıkayıp, az önce sevgilisiyle olduğu koltuğa bu sefer tek başına oturmuştu. Louis yaklaşık bir saat sonra geri gelmiş, ne yaptığını yeni farkederek Harry'den özür dilemeye başlamıştı. Tabiki de Harry onu affetmemiş, yaklaşık bir hafta onunla konuşmamıştı.

Yani kısacası Louis'nin işkolik gibi bir şey olduğunu söyleyebilirdi. Harry ise güneş, sanat ve şifanın tanrısı Apollo'nun oğluydu. Onun için akşam güneşine karşı elinde gitariyla oturup birkaç şarkı mırıldanması yetiyordu. Louis gibi her dakika çalışan bir beyni yoktu. Ya da kamptaki diğer çocuklar gibi çok güçlü değildi, kılıç dövüşlerini sevmezdi. Sadece okçulukta iyiydi ve o da Apollo'nun her çocuğunda olan bir özellikti. Harry sıradandı. Örneğin dün birkaç kardeşinin elinde ışık yaratabildiğini(?) görmüştü. Babaları güneş tanrısı olduğundan beliri bir miktarda ışık üretebiliyorlardı. Harry bunu görüp kulübelerine geldiğinde odanın gölge olan kısmına yere oturmuş bir saat eline odaklanarak, ışık yaratmaya çalışmıştı. Bir saatin sonunda başaramayınca dizlerini kendine çekip ağlamaya başlamıştı. Kardeşi Taylor gelip onu ordan kaldırana kadar yerde kendine sarılı şekilde ağlamıştı. Taylor onu göle bakan koltuklarına oturtup neler olduğunu anlatmasını istemiş, Harry anlattıkça da ona gülmüştü. Harry kardeşinin bile ona gülmesiyle kızarırken, Taylor ellerini çocuğun yanaklarına yerleştirip gözyaşlarını silmiş, Harry'e acele etmemesini eninde sonunda onun da bunu yapabileceğini söylemiş ve son bir kez ona sarılarak barakadan ayrılmıştı. Odada yanlız kalan Harry, bacaklarını kendine çekip batan güneşi izlemeye devam etmişti. Kısa süre sonra omzunda hissettiği elle sıçramış Louis'nin ona sarılmasıyla rahatlamaya başlamıştı.

Louis neden ağlarken onu çağırmadığı hakkında Harry'e kızarken, Harry kafasını çocuğun omzuna yaslayarak kokusunu içine çekmeye devam etmişti. Babası herzaman ona diğer çocuklarından daha farklı oldugunu söylerdi. Tabi her çocuğunda da aynı şeyi söylüyor da olabilirdi. Diger kardeşi egoist, çapkın, yeri geldiği zaman da bencil olsalarda Harry'de bu özelliklerden hiçbiri bulunmuyordu. Fiziksel özellikleri bile farklıydı. Kardeşleri sarışın veya esmer tenliyken, o hem kahve rengi saçlı, hemde soluk bir tene sahipti. Kardeşleriyle benzediği tek özellik dalgalı saçlarıydı. Gerçi onlar bile diger kardeşlerinden daha kıvırcıklardı. Kendini sadece Annesi, Louis ve kardeşi Taylor'ın yanında rahat hissedebiliyordu.

Ama annesi burdan uzakta, sevgilisi Louis genelde çalışıyor, kardeşi ise her dakika yanında olamaya biliyordu. Kısacası Harry yanlız hissediyordu. Ufak bir fanusta William ve Edward -evet ikinci isimlerini koymuşlardı- adında turuncu ve sarı renkli iki balıkları vardı onlarla konuşmak da onu mutlu ediyordu. Ama Louis'nin bu aralar daha fazla çalışıyor olması onu daha da yanlızlaştırmıştı. Sanki kulübelerinde tek başına yaşıyor gibi hissetmişti. Ve en kötüsü Louis'ye çalıştığı için kızamıyordu da.

wanna ride? | larryWhere stories live. Discover now