<20>

633 14 1
                                    

🍪🍩🍨

Harry elindeki telefonunu önündeki masanın üzerine bırakarak kafasını kollarının altındaki masaya yasladı. Sabahın erken saatleri olduğundan ve gece geç saatte yatmış olmasının verdiği uykusuzlukla fırına gelmişti. Uyumamak için özel bir çaba gösterirlen bir de hafta sonunda oldukları için fırın diğer günlerin aksina oldukça sakindi. Kimse gelmediği için de uykusunu bir türlü dağıtamıyor, aksine sessizlikle daha çok uykusu geldiğini hissetmeye başlamıştı Yaklaşık 1 saattir kimse gelmemişti. Genelde hafta içi bu saatlerde bir şeyler yemek için uğrayanlar veya okul için atıştırmalık alanlar olurdu fakat bu gün kimse yoktu. Tek isteği biraz uyumaktı... Kimse gelmese bile fırını sabah dokuzda açması gerekiyordu ve şu an saat üçtü. Kapatıp eve gitmesine iki saati vardı. Ve annesi de arayıp, bir arkadaşının oğlunu kısa süreli işe aldığını haber vermişti. Daha doğrusu çocuğun annesi ceza olarak fırında, Harry'nin yanında çalışmasını istemişti. Yaptığı işin ceza olarak adlandırılmasından pek hoşlanmasa da daha sonra annesinin ısrarları sonucu çocuğa ne yapacağını göstere işini üstlenmişti.

Üstüne üstlük çocuğun çoktan gelmesi gerekiyordu. Daha ilk günden böyle geç kalıyorsa ilersini düşünmek bile istememişti. Birden kapının açılma sesiyle gözlerini ritim tuttuğu parmaklarından ayırarak kapıya çevirdi. İçeri kahve rengi saçlı kısa bir çocuğun girmesiyle ayağı kalkmıstı. Beklenen çocuk gelmişti demek. Tezgaha doğru yürüyen çocuğa baktığında yürümeyi bırakarak olduğu yerde kendini durdurdu. "Willam?" Louis duyduğu sesle kafasını aniden kaldırarak ona seslenen uzun boylu çocuğa baktı. Gördüğü yüzle yerinde donarken gözlerini kısarak ona bir gamzesini belli edecek şekilde gülümseyen çocuğa çevirdi. "Edward.." Evet anladığınız üzere birbirlerini okuldan tanıyorlardı. Ama kesinlikle birbirlerini sevmezlerdi. Hayır nefret etmiyorlardı. Sadece ikisi de aşırı inatçıydı. Her şey bir gün Louis'nin kantinde Harry'nin kahvesini almasıyla başlamıştı.

Harry sipariş verdiği kahvesini beklerken arkadaşlarının çağırmasıyla birkaç saniyeliğine kantindeki sıradan ayrılmıştı. O sırada da kantine yeni giren Louis boş sıraya geçip yapılan kahvenin parasını ödeyerek alıp, içerek uzaklaşmaya başlamıştı. Harry döndüğünde kendi kahvesinin Louis'nin elinde olduğunu görerek sinirlenmiş kahvesini geri istemişti. Louis ise vermeyi reddedince ufak çaplı bir arbede çıkmış sonuç olarak bardak yırtılarak yere dökülmüştü. O günden itibaren birbirleriyle anlaşamaz olmuşlardı. Harry tezgaha yaklaştıp kollarını göğsünde bağlayarak gülümsedi.

"Demek bir süreliğine çırağım olan şanslı çocuk sensin William." Louis omzundaki çantanın askısını sıkarak gözlerini devirdi. Harry, onun sevmediğini bildiği icin hep ikinci ismiyle seslenirdi. Bir süre sonra okulda ikisi de birbirlerine karsı ikinci isimlerini kullanmaya başlamışlardı. Harry'nin ikinci ismiyle sorunu yokken Louis kendininkini sevmiyordu. "Bunu ikimiz için de zorlaştırmadan ne yapacağımı söyle." Harry Louis'nin söylediğine gülerek kafasını salladı. "Pekii, O zaman hadi gidip biraz kurabiye yapalım."

Louis sinirle üstündeki unlu önlüğü yere fırlatarak Harry'nin kahkahalarına aldırış etmeden mutfağın arka tarafında kalan tekli koltuğa oturarak kollarını göğsünde birleştirdi. Aslında her şey iyi gidiyordu. Louis şaşırtıcı bir şekilde Harry'nin yardımıyla hamurunu yapmayı başarmıştı.

Fakat daha sonra Louis'ye göre hamurun kıvamı iyiyken Harry, biraz daha un katmaları gerektiğini iddia etmişti. Louis yerdeki un çuvalını aniden kaldırmaya kalkışınca havalanan unlar ikisinin de başından aşağı boşalmıştı. Harry ikisinin bu haline kıkırdamaya başlarken Louis'nin küfür edip üstünü silkmeye başlamasıyla kıkırdamalar kahkahalara dönüşmüştü. Harry hamurun üstüne gelen unlarla hamuru birkaç kez daha yoğurmuş ellerini silkerek koltukta yanakları kızarmış şekilde somurtarak oturan çocuğa dönmüştü.

wanna ride? | larryWhere stories live. Discover now