3. Bölüm

1K 63 50
                                    

"Evet evet boş konuşmalarını kendine sakla!" dedim ve göz devirdim.

Five ayağa kalktı,

"Bana bak!" dedi ve üzerime yürümeye başladı.

"Senden mı korkacağım?" dedim ve ben de onun üzerine yürümeye başladım.

"Evet! Korkmalısın." dedi ve yumruğunu bana doğru savurdu. Yumruğunu tutup karnına yumruğumu geçirdim. O da yumruk attığım elimi tutup karnıma tekme attı. Tam karşılık verecekken belimden tutulup çekilmem ile tekmem havada kalmıştı. Five bana ateş saçan gözlerle bakıyordu. Ben de ona aynı şekilde. Beni çeken kişiye baktığımda Diego olduğunu gördüm.

"Bırak beni de şunun işini bitireyim!" dedim Diego'ya.

"Hayır bırakmıyorum." dedi Diego göz devirerek. O da benden nefret ediyordu. Kaşlarımı çattım ve çırpınmaya başladım.

"Sen mi benim işimi bitireceksin?" diyen Five'a döndüm. Alaycı gözlerle bakıyordu. Gözlerimi kıstım ve sinirle ona baktım.

"Hey, yeter bu kadar!" diyen Luther'a bakmadan konuştum.

"Tamam bırak dövüşmeyeceğim." Diego beni yere bıraktığında sinirli gözlerle Five'a baktım. Karnım inanılmaz derecede acıyordu fakat belli etmemeye çalışıyordum. Hızlıca salondan çıktığımda elinde kurabiye tabağıyla duran bir kadın gördüm. Gülümsedi ve konuşmaya başladı

"Tatlım tam kurabiye yapmıştım nereye?" Kim olduğunu bilmiyordum. Salondan çıkan Diego, hızla kadının yanına geldi. Kadın robottu bunu anlamam zor olmamıştı.

"Anne!" dedi Diego. Anne mi? Salondan çıkan Klaus da yanımıza geldi ve

"Aa selam Grace!" dedi. Kadının ismi anladığım kadarıyla Grace'ti.

Klaus bana döndü ve konuşmaya başladı.

"İçelim mi? Kafa dengi birine benziyorsun. Hem ben ayılmaya başladım, ayıldığımda hiç hoş şeyler olmuyor." Daha önce içmemiştim ama tadını merak ettiğim için kabul ettim. Salondan çıkan Five ve Viktor yanımıza geldiler. Ben Five'ın yüzüne bakmıyordum, o da benimkine.

"Biz de geliyoruz. Nereye?" dedi Viktor. Klaus heyecanla ellerini çırparken Five ile aynı anda bağırdık.

"Hayır!"
"Hayır!" Hemen devam ettim.

"Yani Viktor sen gel de bu zaman bozuntusuyla hiçbir yere gitmem." dedim net bir şekilde. Hemen Five konuştu.

"Zaman bozuntusu mu?"

"Değil misin?" dedim sinirle. Five tam yumruk atacakken güçlerimle onu durdurdum ve yürümeye başladım.

"Kim istiyorsa gelebilir." dedim Klaus'u da sürüklerken.

"Nereye gideceğiz?" dedim Klaus'a.

"Çatıya."

"Hadi ama cidden mi? Bara gideceğiz falan sandım." dedim bıkkınlıkla.

"Çatı daha iyi. Hadi gel içki alalım ondan sonra çıkarız."

Klaus'la şişe şişe içki alıp çatıya çıktık. Burası gerçekten mükemmeldi. Yere serilmiş minderler ve çatıya asılmış ledler vardı. Klaus'un buraya içmek için çıktığını ve vakit geçirdiğini anlamıştım.

Biz tam otururken Five ve Viktor geldi. Daha doğrusu Viktor geldi, peşinden Five'ı sürüklüyordu. Sesimi çıkarmadan oturmalarını bekledim. Herkes oturduğunda elime bir şişe aldım.

"Ne bu?" diye sordum.

"Bira." dedi Klaus. Omzumu silktim ve kapağını açtım.

"İlk defa mı içiyorsun?" dedi Five. Başımla onayladım.

Ashley/Five Hargreeves - Kapsül Where stories live. Discover now