10. Bölüm

699 49 52
                                    

Grace, Diego'nun yüzünü silmesine yardım ederken ben tekrar cama baktım. Five hala bizi izliyordu. Ona bakmama rağmen gözlerini kaçırmadı, en sonunda ben kaçırmak zorunda kaldım.

Diego'nun yüzü temizlendiğinde yanlarına gittim ve gülümseyerek yerime oturdum. Hepsinin bardağına güçlerimle şampanya doldurdum ve yere koydum.

Biz yavaş yavaş yudumlarken, Klaus kafasına dikip yenisini alıyordu. Onun bu haline gülümserken içkimden bir yudum daha aldım.

Kafamı eve çevirdiğimde evden çıkan kişiyi görmemle aldığım yudum boğazıma kaçtı ve öksürmeye başladım. Diego panikleyip yanıma geldi ve sırtıma vurdu.

"Bensiz kutlama?" Five'ın sesini duyduğum anda beni öksürüklere boğan kişiye baktım.

Five gidip Klaus'un yanına oturduğunda "Neden kalktın? Kalkmaman gerekiyordu." dedim. Yüzüme bile bakmadı. Beni görmezden gelerek Diego'yla koştuğunda başımı yere eğdim.

Klaus bu halimi fark etmiş gibi bir bana bir Five'a bakıyordu. Bir süre sonra Diego'nun da fark ettiğini anlamıştım. Başımı eğerek oturduğum yerden kalktım ve bardağımı Klaus'a uzattım "İçmeyeceğim sen istersen iç." diye mırıldandım. Klaus elimden bardağı aldığında Five bahçeyi izliyor, Diego ise Five'a ve bana bakıyordu. Onu umursamadan içeri girdim.

Yukarı çıkana kadar göze batmamayı sonrasında uyumayı planlıyordum.

"ASHLEY!" Bütün planlarımı suya düşüren cırtlak bir ses duyduğumda dişlerimi sıktım ve arkama döndüm.

"Ne var?!" diye sordum sinirle.

"Naber?" dedi Lane alaycı gözlerle beni süzerek.

"Kısa kes! Ne istiyorsun?" dedim sıktığım dişlerimle.

"Aman!" dedi göz devirerek. Hızlıca gözlerime bakıp sahteden kaşlarını çattı "Bahçede Five'la seni gördüm. Noldu seni görmezden mi geliyor?" demesiyle gözlerimi kapattım.

"Sanane?" dedim dişlerimin arasından.

"Aww, küçük Ashley üzülmüş!" dedi Lane dudaklarını büzerek. Yumruğumu tam suratının ortasına geçirmemek için sinirle gözlerimi kapattım.

"Lane, bu evden çık. Hemen!" duyduğum sesle hızlıca gözlerimi açtım. Five kapının önünde, sertçe Lane'in suratına bakıyordu. Ben şaşkınca ona bakarken, Lane panikledi.

"Aa! Five, sen ne zaman geldin?" dedi hiç bozuntuya vermeden. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda bu kızın ulaşabileceği maksimum yüzsüzlüğü merak ediyordum.

Five onu görmezden gelerek yanıma geldi ve elimden tuttu. Bir şey dememe izin vermeden yürümeye başladığımızda Lane'in hala arkamızdan konuştuğunun farkındaydık ama ikimizin de pek umrunda değildi. Five'la odamın önüne geldik ve Five elimi bırakıp yürümeye başladı.

"Five!" diye arkasından seslendim. Five beni umursamadan devam ettiğinde aklıma Handler geldi. Lane büyük ihtimalle yaşananları anlatacaktı ve sonumuz pek iyi olmayacaktı.

Gözlerimi sıkıca kapattım ve bağırdım. "Bence Lane ile yakışıyorsunuz." Evet bu yaptığım tam olarak mallıktı. Size hak veriyorum ama ölmemesi için yapmak zorundaydım.

Five'ın durduğunu hissettiğimde devam ettim. "Bu yüzden ona senden bahsettim." Kendimi açıklama bahanesiyle yapmam gerekeni yapmıştım. Lane'in arkamda kıkırdadığını duymamla kapattığım gözlerimi açtım. Five adımlarını daha sert ve hızlı atmaya başladığında yumruğumu sıktım. Odasına girip kapıyı arkasından çarptığında yerimden sıçradım.

Ashley/Five Hargreeves - Kapsül Where stories live. Discover now