9. Bölüm

716 54 31
                                    

Duyduğum sesle parmaklarım hareket etmeyi bıraktı ve olduğum yerde kaldım.

"Kahve sözümü aldım."

Five'ın sesi bilincimin binlerce parçaya ayrılmasına sebep olurken kafamı kaldırmaya bile cesaret edememiştim. Kulaklarım uğuldamaya başladığında Klaus'un bağırdığını duyabiliyordum fakat ne dediğini anlamıyordum.

Kalbim deli gibi çarparken vücudum titremeye başladı. Nefeslerimi kesik kesik almaya başladığımda, yavaşça kafamı kaldırdım. Bütün akademinin odaya doluştuğunu anlamıştım. Herkes kendi halinde Five'la konuşurken kimse beni fark etmemişti. Five'ın yüzüne bakamıyordum.

Diego buğulanmış gözlerle ona bakarken, Klaus odanın dışında şampanya patlatmaya çalışıyordu. Allison, Luther ve Viktor da klasik 'ay çok sevindim iyi ki uyandın' muhabbeti yapıyorlardı.

Derin bir nefes alıp yavaşça Five'a döndüğümde aldığım nefesin içimde yok olduğunu hissettim. Akciğerime giden nefesim tıkandığında görüşüm bulanıklaşmaya başladı. Yavaşça ayağa kalktığımda ona doğru bir adım attım. Onun da gözleri bana döndüğünde bacaklarımın uyuştuğunu hissettim.

"Hadi biz çıkalım." dedi Diego gözleriyle beni işaret ederek. Ben tepki veremezken hepsi yavaşça odadan çıktı.

Five'a döndüğümde bana bakıyordu. Mimik yoktu yüzünde, klasik Five.

"Uyandın." diye fısıldadım, hızlıca gözyaşlarımı silerken.

"Uyandım." dedi o da stabil bir sesle. Yavaşça gülümsediğimde aklıma Handler geldi. O yine bütün moralimin altüst olmasını sağlarken yüzüm bir anda düştü.

Five'a belli etmemeye çalışırken yavaşça gidip başucundaki koltuğa oturdum.

"Nasılsın? İyi hissediyor musun?" dedim dümdüz bir sesle. Bu kadar sakin olmama şaşırmış olacak ki değişik bir şekilde bana bakıyordu.

"İyiyim?" dedi sorar gözlerle bana bakarken. Şu an ona sarılmayı her şeyden çok istiyordum.

"Anladım." dedim gözlerimi yere çevirerek. Basbayağı kaçıyordum ondan. Ve galiba farkındaydı.

"İyi misin sen Ashley?" diye sordu. Asıl benim ona sormam gerekiyordu, kendimi aşırı suçlu hissederken Handler'dan bir kere daha nefret ettim.

"Ashley?" diye yeniledi.

"Ha evet. İyiyim, dalmışım pardon." dedim tekrar gözlerimi gözlerine çevirirken. Gözlerim tekrar dolarken Five dikkatlice beni izliyordu.

"Ashley! Five'ın bir misafiri var. İçeri gönderiyorum." diye bağırdı Viktor.

Ben şaşkınlıkla Five'a bakarken o da aynı merakla bana bakıyordu. Gelmesi için onay verdiğimde kapı çaldı. Five'ın yüzüne bakıp ayağa kalktım ve yavaşça kapıyı açtım.

Karşımda aşırı güzel; sarışın, mavi gözlü, çilli bir kız vardı. Aklıma gelen şeyle kalp atışlarım hızlanırken içimden şuanda olmaması için dua ediyordum.

"Şey... Sen?" dedim sakinlikle.

"Aa, merhaba Ashley. Nasılsın? Five'ı görmeye gelmiştim ben de." Sanki eskiden tanıyormuş gibi davranması kötü hissetmeme sebep olurken, omzumdan hafifçe ittirip içeri girdi.

Koltuğa oturduğunda "Merhaba Five." dedi şirince gülümseyerek. Five'ın meraklı gözleri bana döndüğünde koltuğuma oturdum.

"Bu kim?" diye sordu bana Five, çatık kaşlarıyla.

"O şey..." diye ağzımın içinde geveledim.

"Ben Lane" dediği şey bütün ümit kırıntılarımın yok olmasını sağladığında o hiçbir şey olmamış gibi devam etti "... ben Ashley'in çocukluk arkadaşıyım. Komada olduğun zamanlarda hep senden bahsetti, ben de seninle tanışmak istedim. Normal ziyaret için gelmiştim, ama uyanmışsın." Hızlıca ona döndüğümde kaşlarıyla beni uyardı.

Ashley/Five Hargreeves - Kapsül Место, где живут истории. Откройте их для себя