2. BÖLÜM

672 288 634
                                    

Toşya'da Güneş o sabah her zamanki gibi doğdu Turuncu Krallığa

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Toşya'da Güneş o sabah her zamanki gibi doğdu Turuncu Krallığa. Krallığın kalesinin dört yanı da ormanla çevriliydi, orman ise kocaman ağaçlarla kaplıydı. Ancak o sabah ormandaki ağaçlar bile ayrı sakindi. Kuşlar hep cıvıldadıkları gibi cıvıldadılar. Rüzgâr, her sabah olduğu gibi havalandırdı Turuncu Krallığın ilk Prensesinin odasının, ormana bakan penceresindeki perdesini. Alçin, her zamanki gibi uyandı, annesi ve küçük kız kardeşiyle birlikte kahvaltısını yaptı. Her şey hep olduğu gibi ilerliyordu ancak Alçin, bir şeylerin değiştiğini hissediyordu. Bunun sebebi iki gün sonra başlayacak olan akademi olabilirdi ya da sabah kahvaltıda annesinin ona bakarken takındığı düşünceli tavır da olabilirdi. Kısacası Alçin, bir şeyin yaklaştığını hissediyordu. Sessizce kahvaltısını yapmış, annesinin bakışlarını görmemiş gibi davranmıştı. Nasıl olsa annesi her ne oluyorsa yakında ona söylerdi. Nitekim öyle de oldu. Öğlen saat üçe gelirken annesi Alçin'i odasına çağırdı.

Kraliçe Derya, her zaman sakin ve iyimser biri olmuştu ancak kocasıyla yaptığı son konuşmadan beri tedirgin hissediyordu. Hayatı boyunca kocasına güvenmiş, onun ailesi için en doğru kararı vereceğine inanmıştı, sorgulamamıştı ancak elinde olmadan kocasının son aldığı kararı sorgulamadan edemiyordu. Şimdi odasında oturmuş, düşünceli bir şekilde pencereden dışarıyı, Geçiş ormanını seyrediyordu. Birazdan kızı, Alçin, gelecekti.

Akşam kocasıyla yaptıkları konuşmayı hatırladı tekrar. Kral Köksal, çalışma masasında oturmuş bazı dosyaları düzenliyordu. Kraliçe ne olduklarına bakmamıştı çünkü eşi her zaman böyle dosyalarla ilgilenirdi. Dosyaların krallıklarıyla ilgili olduğunu biliyordu. O da çalışma masasının önündeki koltuklarda oturur kitabını okurdu. Kocası konuşana kadar hep olduğu gibi sakin bir akşam geçiriyorlardı.

"Alçin'i diğer boyuta, Radag'a göndermeye karar verdim."

Kraliçe ilk önce kocasının ne dediğini tam olarak duyamadığını düşünmüştü. Anlamayarak kocasına bakmış ve tekrar etmesini ister gibi sormuştu.

"Anlamadım canım?" Ancak kocası tekrar aynı cümleyi kurmuş ve devam etmişti.

"Alçin'i diğer boyuta göndermeye karar verdim, görev için." Sakince karısının gözlerine bakarak devam etmişti "Radag'da su elementine sahip bir hükmedici olduğu öğrendik."

Kraliçe'nin gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Diğer boyutun, Radag'ın, neresi olduğunu elbette biliyordu. Ancak hala bunun kızıyla olan ilgisini anlamamıştı. Kocası devam etti konuşmaya.

"Su hükmedicinin buraya getirilmesi lazım biliyorsun. Ancak Kılıç'ı gönderemem. Doğa zaten daha çok küçük ve ben bu konunun mümkün olduğunca sessizce halledilmesini istiyorum. Bu yüzden bu görevi Alçin'e vereceğim."

Kraliçe, sakinliğini korumuş, kocasının sözlerini anlamaya çalışmış ve kararının arkasında olduğunu belirtmişti. Ancak şimdi oturmuş konuşmalarını düşünürken, içindeki korkuyu bastıramıyordu. Sonuçta o bir anneydi ve kızı daha önce kendisinin bile gitmediği bir boyuta, yalnız başına, bir görev için gidecekti. Kapının tıklanmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı ve gelen kızına baktı.

Ay ve GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin