AYDINLIK VE KARANLIĞIN SAVAŞI
Krallığı adına seçim yapan bir baba.
Çocuğunu kaybettiğinden habersiz bir kraliçe.
Yalana bulanmış yüz yıllık kehanet ve kandırılan krallıklar. Yaklaşan savaş.
İhanetin bıçağıyla gelen ikinci bir hayat ya da şans.
Un...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Ne yapıyorsun?"
Uraz elindeki kağıda odaklanmış olan teyzesine seslenmişti ama teyzesi onu duymadı. Elinde tuttuğu sararmış parşömen kağıdına kaşlarını çatarak baktı Uraz. Kağıt tanıdık gelmişti ona da. İlerleyip masanın önündeki koltuklardan birine, sağda olana oturdu. Teyzesine birkaç kere daha seslendi ama teyzesi onu duymuyordu.
Esra, kağıtta yazanları bir kez daha okudu.
"Ay ve Güneş yüz yılda bir aynı gökyüzünü paylaştığında
Eş zamanlı çarpmaya başlayan iki kalp. Biri geceyle, diğeri gündüzle iç içe.
Biri aydınlığın, diğeri karanlığın ardında saklanan sırların simgesi.
Yaklaşan savaşın gölgesi, topraklarına düştüğünde,
Aydınlık ve karanlık olacak kurtuluşun anahtarı.
Ancak unutmayın, Güneş her zaman parlamayabilir ve Ay geceyi aydınlatmayabilir.
Yaklaşan savaş, beraberinde ölümü getirirken, aydınlık ve karanlık arasındaki ince çizgi daha da belirginleşir.
Zıtlıkların içinde, gerçek kurtuluş iki kardeşin yapacağı seçime bağlıdır.
Aydınlık ve karanlık aslında birbirinin yansımalarıdır; birinin eksikliği, diğerini anlamak için bir fırsat sunar.
Sonsuz evrende, kurtuluşun kapıları, kalbindeki gerçek niyeti taşıyan herkese açıktır."
Gözleri satırlarda yavaşça dolandı. Aynı zamanda bugün ki dersini düşünüyordu. Bu kehaneti anlatmıştı derste. Kendisini ilgiyle dinleyen kızın yüzü düştü zihnine. Bir buçuk aya yakın olmuştu onu gözlemlemeye başlayalı. Kehaneti açıklarken dikkatle bakmıştı Arsen'in yüzüne. Ancak genç kızın, kehanetten haberi yok gibiydi. Esra, onun kehaneti ilk kez duyduğunu anlamıştı bakışlarından. Bu ise daha da kafasını karıştırıyordu Esra'nın.
İkizler kehaneti, her yüz yılda tekrarlayan bir kehanetti. Dört element hükmedicisi, Toşya'ya geldiğinden beri gerçekleşiyordu bu kehanet. Yüz yılda bir Toşya, çeşitli sorunlarla yüzleşmişti. Kimisi basit, kimisi karmaşık olmuştu bu sorunların. Kehanetin de dediği gibi çözüm yüz yıl içinde doğan ikiz kardeşler olmuştu hep.
Şimdiye kadar doğan ikiz bebeklerin cinsiyeti hep aynı olmuştu. Esra'nın aklının takıldığı nokta burasıydı. Bu zamana kadar aynı oldu diye, hep aynı cinsiyette olacakları kesin değildi. Kehanet ikizlerden bahsediyordu, evet ama tek ve çift yumurta ikizleri de olabilirdi. Ya da Esra, yanlış düşünüyordu. Arsen ve Aker, birbirine benzeyen ama aralarında bir bağ olmayan iki kişiydi.
