6. Bölüm: "Ruhu Parçalayan Acılar"

103K 8.2K 13.5K
                                    

Başladığınız gün ve saat.

Yorumlarınızı bekliyor olacağım, keyifli okumalar!

Ne kadar çok etkileşim gelirse o kadar hızlı bölüm gelecektir bu nedenle lütfen düşüncelerinizi yorumlara yazmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Ayrıca belirtmeliyim ki kitabın daha başlarında olduğumuz için bu kemik tayfa benim için çok önemli olacak. İlkler her zaman daha değerli olur :) Bu yüzden rica ediyorum varlığınızı hissettirin ki kim kim olduğumuzu bileyim.

🫀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🫀

Ruh, göğüs kafesindeki kalbin odacıkları arasından süzülmeye başladığında, en derinlerde saklanan özgürlük duygusu can bulmaya başlardı. Ne olursa olsun, bir şeyi bir yere hapsederseniz onun özgürlüğünü elinden almış olurdunuz. Ve biz yaşayanlar özgürlük adı altında ruhları bedene hapsedilmiş varlıklardık.

Ruh bedenden dışarıya süzülürken değdiği her bir yere bir nota bırakır, en sonunda özgürlüğe kavuştuğunda varoluşa bir melodi armağan ederdi.

Herkesin kendisine özgü olan bu ses bazılarının göğüs kafesinde yankılanan çığlıkları olurken bazılarında en güzel gülüşleri bıraktı.

Ve ben henüz o melodiyi duymadığıma emindim.

"Öldüm mü?" diye sorarken karşımdaki kırmızı irislere dünyanın en saçma şeyini duymuş gibi baktım. "Ne ölmesi?"

Gözlerindeki hevesli ifade yavaşça sönerek yerini acımaya bıraktı. Omuzları düşerken bu cevabı beklemediğini anlamıştım. "Sen de ölümünü hatırlamayanlardan mısın yani?" diye sorduğunda yanıtımı beklemeden gözlerini benden çekti ve başka yere odaklanarak kendi halinde mırıldanmaya başladı.

"Acaba uykusunda habersizce mi öldürüldü? İntihar etse bunu kesin hatırlardı. Bayıltılmış olabilir mi? Bir yerden yaralanmalı ki bunu hissetmiş olmalıydı. Ya bayıltıldı ve öldürüldüyse? Ah hayır! O zaman da bedeninde bir iz olurdu."

Gözleri bana döndüğünde bedenimi hızlıca gözleriyle taradı. Aradığını bulamadığı için daha fazla kaşları çatılırken eliyle burun kemiğini sıkarak gözlerini kapadı ve arkasına yaslandı. "E tamam da hiçbir yerinde iz de yok."

Üstümde kıyafetlerim varken nasıl bedenimdeki izi görebilirdi ki zaten?

Yeniden bana baktığında bakışları ellerimdeki sargılarda oyalandı. "Bunlar nasıl oldu?" diye mırıldandığında yeniden ama bu sefer daha da inceleyerek bakmaya başladı vücudumun her bir tarafına. Bundan rahatsız bir şekilde yerimde kıpırdandım. Sorduğu soruyu es geçerek, "Dediklerinin hiçbiri olmadı. Öldürülmedim veya ölmedim. Burası neresi?" dedim.

22 | GECENİN SANRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin