2 | 18. Bölüm: "Yıkım Getiren"

36.4K 3.1K 8K
                                    

2.KISIM

Merbabalarr

Arkadaşlar benim de insan olduğumu unutan bir kesim var ne yazık ki... Tatildeyiz ve ani çıkan olaylar karşısında yapabilecek pek bir şeyim olmuyor. Şu düzenlemeyi ne cebelleşerek yaptığımı bir bilseniz... Ayarlamalar yapsam da yazmam gereken kısımlar oluyor. Takdir edersiniz ki içime sinmeden de bölümü atmam ben. Sonuçta ben öylesine yazmıyorum kitabı ve en iyi haliyle size sunmaya çalışıyorum.

Oturduğu yerde tek işi bölüm beklemek olanların ettiği hakaretleri hayretle okumaktayım. O kişilere sesleniyorum, saçmalamayın. Videoda da bahsettiğim gibi saygısız insanlara tahammülüm sıfır. Her şeyin bir sınırı var onu aşmayın.

Diğer kişilere ise sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Bir siz bir ben zaten bu yoldayız. Her neyse öpüyorum hepinizi çok çok, bölüme geçelim bakalım.

Nasıl hissediyorsunuz? (Bölüm soru yine sorulacak olan o soru...)

Başladığınız gün ve saat.

Ben yorum sınırını geçmenizi bekliyor olacağım.

Yıldızımıza da basmayı unutmayın lütfen.

**

Bölüm şarkısı: Candan Erçetin - Bahane

Karşımdaki, anıda gördüğüm; fakat eskisi gibi parlamayan o hançerdi. Parlamamasından yola çıkarak şu anda pasif durumda olduğunu anlayabiliyordum. Tüm karanlığıyla kutunun içinden bana göz kırpıyor gibiydi.

Elbette ona elimi bile sürmeyecektim.

Parlamıyor ya da eskiden içinde tuttuğu kara büyüyü şimdi taşımıyor olabilirdi, zararsız duruyor olsa dahi hiç de onu elime almak gibi bir düşüncem yoktu. O yüzden kutuyu kapatarak geri eski yerine gömdüm.

Ellerimi çarpıp kalan toprağı silkelediğimde dizlerimin üstünden kalkıp dikleştim. En azından artık böyle bir yerin varlığından haberdardım. Şu an baktığım tünelin de nereye çıktığından haberdardım. Her ne kadar ormanın ortasına çıksa da, olası acil bir durumda işe yarayabilirdi.

Acaba burayı kim yapmıştı?

Her an Auria'nın gelebileceğini hesaba katarak indiğim o merdivenlerden geri çıktım ve açtığım anahtarla geri kilitledim. Kilimi de üstüne örttüğümde hiç açılmamış gibi olmuştu. Anahtarı da hemen kapının yanındaki taşın arkasına sakladım.

Saate baktığımda ikiye geldiğini gördüm. Zaman ne kadar hızlı geçmişti öyle... Elimi ağzıma kapatıp esnediğimde gözlerim sulanmıştı. Yorgunluğumu daha yeni yeni hissediyordum. Pijamalarımı giyerek saçlarımı da tepemde topladım. Açık yatmayı sevmezdim.

Armut koltuklardan birkaçını birleştirerek kendime yatak yaptım. Kolumun atına sıkıştırdığım lacivert pikeyi de açtım. Kendimi arkaya doğru serbest bıraktığım için koltukların üstüne düşüp içe doğru gömüldüğümde pikeyi de üstüme örttüm. Şimdi Auria'yı beklemeye başlayacaktım yıldızları izleyerek.

Fakat ben ne kadar beklersem bekleyeyim o bir türlü gelmek bilmemişti. Ben de pikenin sıcaklığına kalarak uyumak zorunda kaldım...

**

05.21

Ağzımdaki iğrenç tatla birlikte yüzüm buruştuğunda bunun üstüne boğazımdaki kuruluk da eklenince elimi koltuğun altına sarkıttım. Ama ne kadar ararsam arayayım o suyu bulamadım. Yanıma su koymayı unutmuştum. Gözlerim neredeyse tamamen kapalı bir şekilde koltuktan kalktığımda, göz kapaklarımı oldukça hafif bir şekilde aralayarak pikeyi aldım ve üstüme sardım. Kafam bile pikenin içindeydi. Bu gece daha mı fazla soğuktu yoksa bana mı öyle geliyordu?

22 | GECENİN SANRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin