19. Bölüm: "İpler Kimin Elinde?"

22.6K 2.2K 2.7K
                                    

Merhabalar efendim yeniden.

Bölümü hemen atacağım demiştim, öyle de oldu. 19.bölüm iki kısımdan oluşmayacak, tek partta okuyacağız. Vallahi özlemişim he sizi.

Sınavlarınız var diye sınır koymak istemedim ama yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Bizim sınırımızı biliyorsunuz, ulaşmanızı umut ediyorum...

Bölüm sonunda instagramdaki sohbet kanalına bekliyorum hepinizi. Orada sizin de yanıt verebileceğiniz bir şey paylaşacağım, bölüm hakkında konuşup tartışırız.

O halde yeni bölüme hoş geldinizzz, keyifli okumalar diliyorum.

Ruh halinizi yazın bakalım, nasıl hissediyorsunuz? (Bölüm sonunda tekrar sorulacaktır.)

Başladığınız gün ve saat.

Yıldızımıza da basmayı unutmayın lütfen.

Çünkü bazı acıların dilini okuyabilmen için alfabesini ezberlemen gerekir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çünkü bazı acıların dilini okuyabilmen için alfabesini ezberlemen gerekir.

🝳

19.02.2020

Babamla aramızda geçen yılların savaşının kazananı o olmuştu.

Babalarını yenebilen kızlar var mıydı bu hayatta?

İçimi kaplayan yalnızlık ve çaresizlik duyguları birleşip beni toprağın altına gömmek istiyor gibilerdi. Canımın yandığını halde çıtımı bile çıkarmadan nasıl durduğumu sorsalar, bilmiyorum derdim. Çoğu şeyi bilmiyordum. Mesela Peri nasıldı? Annem onun yanında mıydı? Beni korumak için kılını kıpırdatmayan kadın varsın onu korusundu.

Bir annem yoktu. Onun kızı değildim. Sevgi beklemem veya beni sevmediği için kızmam saçma mı olurdu? Biliyor muydu babamın beni buraya tıktığını? Peri onun öz kızıydı, üvey sıfatını bana yüklediği için mi bu kadar ailenin dışındaydım?

Aileden biri olmasam da yerim burası değildi.

Rahatlamak için attığım çığlık, boğazımda koca bir yumrunun oturmasını sağlamaktan başka hiçbir işe yaramamıştı. Ellerim ve ayaklarım sarılıydı. Uyandığımda bu bomboş, gri duvarlı ve camsız odadaydım. Kalbimi söküp atın da herkes rahatlasın dediğim anlardan birindeydim. Sahi, neden hala yaşamaya devam ediyordum? Bunu bunca şeye rağmen nasıl başarabiliyordum?

İlk uyandığımda kendimi çok fazla hırpalamıştım. Bağırdım çağırdım ama odaya bir kişi bile girmedi. Ayakta durdukça cam kırıklarının kestiği yerler acıyordu. Kanayan yaralar çoktan sargı bezinin beyaz rengini kırmızıya döndürmüştü. Hiçbir sonuç elde edemeden yatağıma yeniden oturmuştum.

Auria neredeydi mesela?

"Ben neden bu kadar yalnız hissetmek zorundayım?" diye sordum kendi kendime. Ağlamaktan şişen gözlerim hem ağrıyor hem de acıyordu. Gözlerimi kapatıp kafamı arkaya yasladım. Sakince nefes alıp vermek bile ciğerlerimi yoruyor gibi hissediyordum. Ellerimi açıp kapattıkça içindeki yaralar sızlıyordu. Harap haldeydim.

22 | GECENİN SANRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin