Bölüm-18

303 25 0
                                    

Yaklaşık yarım saattir kafeteryada oturuyorduk. Derya annesigillerin yolda olduğunu söyledi. Bir kaç saate burada olurlarmış, bizde onlar gelene kadar burada kalmak istedik.

Onlar uyuyunca da aşağı bir şeyler yemeye indik.

"Ustam oradan bir tost daha atarmısın sana zahmet ?"garsona seslendim.

"Hemen abi."klasik ben işte.

"Baya acıkmışsınız bakıyorum da."gülümsedim.

"Boya badana acıktırıyor Almila hanım."

"Haklısınız."

Adam tostu getirip önüme koydu ve gitti.

"Yalnız komutanım, evlenmeden torun sahibi oldunuz."kıkırdadı.

"Sorma ya, tonla isim varken ne diye benimkini koydularsa ?"

"Öyle demeyin ama, heves ettiler. Kırmak olur muydu hiç ?"

"Neyse, Allah analı babalı büyütsün inşallah."

"Amin."

"Eee, bu gece nerede kalmayı düşünüyorsun ?"salak, evden kovar gibi ne soruyorsun.

"Taburun yatakhanesinde kalsam iyi olur aslında ama..."

"Şimdi evde eşyaların var, gidip gelene kadar yine kapanır. Boşuna gitme, yani zahmet etme. Kal."yine saçmaladım.

"Efendim ?"

"Tabii istersen. Ben kalmanı istiyorum, isterim yani. Kalsana, kalabilirsin, kala......"hay dilimi !

O da ne diyor bu adam der gibi bakıyordu. Haklı, dilin tutulursa öyle olur işte.

"Bence sizde bu gece evde kalmayın."şaşırdım.

"Hıh ?"toparlandım.

"Evi yeni boyadık ya, her yer boya kokuyordur şimdi. Orada kalınmaz."

"Ben onu düşünemedim, ben de evsiz kaldım bu gece desene."güldük.

"Aslında benim güzel bir fikrim var."

"Sizde de fikirler bitmiyor. Neymiş ?"

"Yaz ayındayız, gece hava çok sıcak oluyor. Biraz uzakta bir park var, çimenler falan, çok güzel. Yıldızları izleyerek uyuyabiliriz."

"Hadi kalk."fırladım yerimden, sanki can atar gibi.

"Hemen mi ?"şaşırdı.

"Evet evet, hadi."parayı masaya koyup çıktık.

Otoparktaki arabaya bindik. Biraz sonra bahsettiği parka gelmiştik. Akşam olmasına rağmen insanlar vardı daha. Geçip çimlere oturduk.

"Komutanım...."

"Evet ?"

"Yıldızlar ne kadar çok değil mi ?"

"Evet, gökyüzünde hepimizin yarasına yetecek kadar yıldız var."

"O ne demek ?"

"Yaralarımız çok. Kabuk bağlayan mesela, veya izi kalan. Ya da hâlâ kanayan."

"Sizinki, ne durumda ?"

"Kabuk bağlamasına izin vermiyorum, hâlâ kanıyor."

"Yaranız o kadar mı derinde, hiç kimse mi görmüyor ?"

"Yukarı bak."ay'ı gösterdim.

"Evet hilâl, yarım ay."

"İşte insanlar bende görmek istediklerini görüyor, aydınlık tarafı. Karanlık umurlarında değil, ben de dönmüyorum ki güneş aydınlatsın. Gözlerimin ışığı bile kalmadı ki, önümü ışıtsın. Anladın mı şimdi ?"

KURTALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin