Bölüm-20

304 26 0
                                    

"İki aydır arıyoruz Kürşad, İstanbul'u didik didik ettik, yok işte yok. Ben hiç mi üzülmüyorum sanıyorsun, ciğerim yanıyor. Elinde büyüyen çocuğun şehit haberini vermek ne demek sen biliyor musun ?"

"İyi de komutanım, o Gökalp, benim can dostum, silah arkadaşım; sizin askeriniz, evladınız, nasıl olurda....."

"Bizde etten kemikteniz, yeri gelince o, yeri gelince biz. Daha fazla uzamadan cenaze törenini yapalım. Naaş'ı bulunmasa da prosedür gereği yapmak zorundayız. Ama bak sana şerefim üzerine yemin ederim, aramaya devam edeceğiz."

"Siz nasıl uygun görürseniz komutanım."

"Tamam, çıkabilirsin."selam verip odadan çıktım. Taburun koridorlarında yürümeye başladım.

Gökalp ya Gökalp, resmen iki aydır kayıp. Ben inanmıyorum, gözümle görene dek inanmayacağım da onun şehit olduğuna.

İki ay önce döndük İstanbul'a, Gökalpden haber alınamayınca. Almila'yı sokağa bırakıp kaçmışlar yaralı haliyle. O günden beri kendini suçlayıp duruyor.

Söz verdim ona Gökalp'i bulacağım diye, şimdi nasıl söyleyeceğim bu haberi ona ?

Aah kardeşim ah, nerelerdesin ? Bu sefer çok özlettin kendini. Ben seninle didişmeyi özledim be oğlum, dön artıkta bana yine kız, bağır, çağır ama dön be.

Et tırnaktan ayrılır mı hiç ? O tırnağı kerpetenle sökmeye çalışıyorlar neredesin be oğlum ?

Öbür dünyada ben ne diyeceğim Halit amcaya ? Oğluna sahip çıkamadım mı diyeceğim ? Doğrar beni valla.

"Komutanım ?"kendime geldim.

"Poyraz ?"

"Yüzbaşımdan haber var mı ?"ne diyecektim şimdi ?

"Yok. Selim Albay cenaze işlemlerini başlatacak."

"Ama komutanım, daha naaş'ı bulunamadı ki."

"Arayacağız Poyraz, arayacağız. Kardeşimi bulmadan bana rahat yok."

"Şimdi ne olacak komutanım ?"

"Hiç bir şey bilmiyorum ben, bundan sonra ne olacak, şimdi ne olacak bilmiyorum. Kafam yerinde değil ama toplamam lazım yoksa bu böyle gitmeyecek."

O sırada bizimkiler koşarak yanımıza geldiler. Almila aralarında değildi.

"Komutanım, acil gelmeniz lazım."

"Hayırdır bir şey mi oldu ?"

"Birazdan televizyonda Azez'den canlı yayın yapılacağı haberi geldi."

"Hayırdır inşallah."koşarak dinlenme odasındaki televizyonun başına geçtik.

"Aç bakayım şunu."açıldı.

Ekranda yüzü gözü mosmor bir adam duruyordu.

Bu, bu....

Yaşıyor lan !!!

"Yüzbaşım, komutanım o."

"Vallahi yaşıyor, Allahıma kitabıma yaşıyor."Turan havalara uçuyor.

"Susun da dinleyelim."sustular.

"Ben, Bağımsız Suriye Birlikleri tarafından kurtarılmış.......vatan haini bir ş******z olacağıma kendimi öldürürüm daha iyi.

Ben bir Türk vatandaşıyım, iki aydır alı konmuş durumdayım. Benden istenileni, yani o palavralarla dolu metni okumadığım taktirde ölümle tehdit edildim.

Bizler ölümün sevgilisiyiz, kim bizim gözümüzü ölümle korkutabilir ?

Cengiz Topel, Ahmet Esad Tomruk namı diğer İngiliz Kemal, onlar korktu mu ölümden ?

KURTALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin