Bölüm-22

241 24 0
                                    

13/11/2022 Pazar, İstanbul Taksim de yaşanan patlamada hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza ise şifalar diliyoruz.

#TAKSİM

~~~

Elinde kâse ile içeri geldi. Yanıma oturdu. İçmek için doğruldum ama sağ kolum askıda, nasıl yiyeceğim ?

"Komutanım, ben içireyim. Siz bu durumda içemezsiniz."bir şey diyemedim.

Başladı yedirmeye. Benimki durur mu, tabi ki hayır. Gülüyor kıkır kıkır, sözde ağzını kapatıyor ama açarak gülse bir şey değişmez.

Bu halde olmasam onu benim şu an ki halime sokardım. Ama, malesef yapamıyorum.

Diğerlerinin zaten hiç bir şeyden haberi yok. Almila desen Kürşad'ın imâsından kıpkırmızı oldu.

Çorba bittikten sonra diğer elimi kullanarak ağzımı peçeteyle sildim.

"Sağol."teşekkür edip mutfağa gitti.

O sırada Kürşad'ın telefonu çaldı. Cebinden çıkarıp baktı. Yüz ifadesi değişti. Ayağa kalkıp biraz uzaklaştı.

Peşinden baktım ama ne konuştuğunu duyamıyorum.

"Komutanım, Ömer ile Ensar sizin birlikte bir keresinde yılan yediğinizi söylediler. Hayır ben inanmadım bunlara da, doğrulamak için sordum."başımı Erdem'e çevirdim.

"Sana yalan borcumuz mu var ?"Ensar sinirlendi.

"Doğru söylüyor, oldu öyle bir maceramız."gözleri parladı.

"Harbi harbi yediniz yani komutanım öyle mi ?"

"Sen komutana da mı inanmıyorsun, utanmaz."gülümsedim.

"Ensaaar !"

"On beş kişi bir hafta dağda kalmıştık. İlk iki üç gün konservelerle idare ettik, sonra ikişerli gruplarla bir sabah bir akşam ava çıktık. Artık ne bulursak, ot mu dersin, tavşan mı dersin bulup yedik. Altıncı gün otururken birden yılan geldi yanımıza, ortalama otuz beş kırk santim vardı. Kurtalp Yüzbaşı birden kasaturasını çıkarıp yılana saplamasın mı ?"Ömer abartıyor.

"Aha ! Sonra ?"

"Sonrası, yılan meğer zehirli değilmiş. Yüzbaşım yılanı kesti biçti, sonrada ateşin üstünde pişirdi. Açız artık, yapacak bir şey yok. Bir gün daha aç kalsak öleceğiz, e tabi mermiden değilde açlıktan ölmek istemediğimizden de yedik."

"Nasıldı tadı ?"

"Löp diye gitti vallaha."onlar Ensar'a gülerken benim aklım Kürşaddaydı.

Bu kadar uzun kiminle konuşmuş olabilir ki ?

Dedim;ve geldi. Ama yüzü beş karış. Kötü bir şey olmuş.

"Hayırdır kardeşim, kötü bir durum yok inşallah ?"

"Yoo, yok. Önemli değil. Sonra konuşuruz."hadi bakalım hayırlısı. Ben onu bilirim, kardeşim sonuçta. Kesin kötü bir şey oldu.

Yanıma oturdu ama çıt yok. Kulağına yaklaştım.

"Yemedim, var sende bir hâl."

"Şimdi yeri değil kardeşim, şimdi yeri değil."fazla uzatmadım, neticede bir yerde anlatmak zorunda kalacak.

"Öyle olsun."

Biraz sohbet ettik, oturduk derken bizimkiler gitti. Ama Almila kalmak istedi, git dedim ama inat etti. En sonunda üçümüz kaldık evde.

KURTALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin