Bölüm-35

155 14 2
                                    

"Hadi hemen buradan çıkalım."

"Nereye gideceğiz ?"

"Daha güvenli bir yere."ama bundan sonra güvenli yer diye bir şey yoktu.

Bulunduğumuz yerin arka kapısından Ferit baba, ben, az önce hain olmadığını öğrendiğim dayım ve adamları ile çıktık.

Dışarda iki pikap vardı. Onlar bindi, bense kısa bir süre durup tereddüt ettim.

Arabanın açık kapısından bana seslendi.

"Gökalp hadi, gitmeliyiz. Şimdi durmanın sırası değil."kafamdan tüm düşüncelerimi silip ben de bindim.

Araba çalıştı ve bulunduğumuz yerden uzaklaştık.

"Bu, bizim peşimizdekiler, şu dediğin Emperyalist güçler mi ?"

"Öyle de diyebiliriz."

"O ne demek ?"

"Tonla düşmandan sadece biri, ama eninde sonunda hepsi aynı kapıya çıkıyor."

"Peki sen bu kadar bilgiyi bu ölü halinle, nasıl topladın ? Ah, pardon. Senin Semrük olduğunu unuttum."iğneler gibi çıktı ses tonum. Belki de öyle yapmak istedim bilmiyorum.

"Semrük eskide kaldı, şimdi sadece dayın var."kim ne derse desin içimde hâlâ şüpheler, deli sorular var.

"Gittiğimiz yer umarım bana göstereceğin bilgilerin olduğu yerdir."

"Bana hâlâ inanmıyor musun ?"Ferit baba ile ikisi bana baktı.

"Kafamda oturmayan şeyler var. Belgeyle gözümle görmeden de oturmayacağa benziyor."

"Sen nasıl istersen, yeğenim."cevap vermedim.

Biraz sessizlikten sonra bir soru sordum.

"Şu Soner, onun bu konuyla bir ilgisi var mı ?"

"Dolaylı yoldan evet. Kürşad'ın en yakın arkadaşın olduğunu biliyorlar, onun için her şeyi yapacağını da. Oğlu böyle bir adamın yakınlarındayken ikinizin de akıllı durmayacağınız aşikar."

"Bilerek yaklaştı yani Leyla'ya ve oğluna ?"

"Evet, bu adamların her yerde gözü kulağı var. İstediklerini almadan vazgeçmezler."

"Ya ben anlamıyorum, böyle büyük bir yapılanmayla neden devlet ilgilenmiyor ?"

"Dedim ya her yerde adamları var. Tabii ki devlet büyükleri biliyor, ama resmi evraklarda böyle bir dosya yok. Ama benim yaşadığımdan, yürüttüm işlerden de haberdarlar tabi."

"Ne gibi işler ?"

"Gideceğimiz yere varalım, her ayrıntısına kadar anlatacağım."sustuk.

Biraz sonra telefonum çaldı. Selim Albay. Açmasam olmaz.

"Efendim komutanım ?"

"Ne yapıyorsun Gökalp ?"gözüm yanımda oturan dayıma kaydığında göz göze geldik. Sert bir şekilde yutkundum.

"Dinlenmek için kalacağım yere gidiyorum komutanım."pekte yalan sayılmaz.

"Ne kadar kalacaksın ?"

"En geç iki güne dönerim komutanım."

"Beni telaşlandırıyorsun Gökalp, eğer ben seni tanıyorsam senin şu an Rêzandan intikam alma planları yapıyor olman lazımdı."

"Hâlâ yapıyorum komutanım, sadece sakin kafayla düşünmek istedim."

"Kendi başına bir işlere kalkışmıyorsun değil mi ?"

KURTALPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin