'asıl kişi

298 39 30
                                    

Yorulmuştum.

Kim bana neden böyle notlar gönderiyordu?

Benden ne istiyordu?

Kimse ile alakam olmazken neden yani?

Koltukta oturmuş gelen notu tekrar tekrar okuyup düşünüyordum.

Gitmeli miydim?

Ne konuşacaktı benimle?

Eğer gidersem onun kim olduğunuda görür rahatlardım.

Ertesi gün oraya gidecek ve bazı gerçekleri öğrenecektim.

Mutfağa gidip kendime bir şeyler hazırladım. Düşünmek beni acıktırmıştı.

Yemeğim bitince mutfağı toparlayıp televizyon izlemeye karar verdim.

Haberleri tek tek dolaşınca karşıma çıkan haber ile duraksadım.

Bir binanın yangınına sebep olan zanlı haberde gösteriyordu.
Kameradan görüntü olduğu için bulanıktı ama nedense yüzü aşırı tanıdık geliyordu.

Bir dakika..

Yoongi hyung?

İki dakika izledikten sonra hemen kanal kapanıp başka bir şey göstermeye başladı. Haber daha yeni göstermişti ama

Son zamanlarda içime büyük şüpheler düşmüştü. Yoongi hyung'a karşı garip hissediyordum.

İlk tanıştığımız günden uzak bir kişiliğe sahip gibiydi. Bir iş adamı ise neden haberlere başarıları ile çıkmak değilde bir yangının çıkış sebebi olarak çıkmıştı.

Oradan tesadüfen geçip olaya tanıklık eden bir şahıs olabilirdi ama haber bas bayağı sebebiyet demişti.

Ya o değilse?

Belkide ben kafamda kurarak fazlasıyla benzetmiştim.

Her neyse diyerek biraz daha oyalandım.

Bu evde tek başına kalmak çok sıkıcı oluyordu. Harika bir yere sahip olsanda orada yalnız olmak kötü hissettiriyordu.

Belki hoseok hyung'a teklif eder beraber yaşardık. Hiç değilse yalnız olmazdım.

Uykumun geldiğini hissettim ve odama indim.

Bugün biraz fazla mı yorulmuştum ne?

Hemen uykuya daldığımı hatırlıyordum.

Yazardan:

Sabah olmuştu.

Telefona kuruduğu alarm ile kalktı küçük olan. Bugün ona göre büyük bir gündü.

Tabi iyi mi kötü mü bilmiyordu, tartışılır.

Ayaklanıp tüm sabah rutinini yapmış evden çıkmıştı.

Geldiği işyerine hemen hazırlanıp kasa başına geçmişti.

Müşteriler jimine bayılırdı. Hatta jimine çaktırmadan numarasını veren bile olmuştu ancak jimin aptal değildi.

İşlerini hallederken bir yandan da hyung'u ile konuşuyordu.

"Yorulmuş gibisin jimin?"

"Hayır, sadece parmaklarım tuşlara basmaktan çok ağrıyor hyung"

Parmaklarımı alıp her birine öpücük kondurmuş, ovalamisti hyung'u.

"Birazdan geçer"

"Sağol hyung!"

>
Jimin:

İşler bitince bende öylesine yürüyordum.

Bugün işim saat 3.00 gibi bittiği için akşama daha çok vardı.

Boş boş yürürken bir anda aklıma gelen şeyle durmuş ve hemen ters yönden eve yürümeye başlamıştım.

Saat 5.00'te gitmem gereken bir yer vardı.

Eve gelir gelmez hemen çıkıp hazırlandım. Biraz gizli giyinerek yüzümü falan maske ile kapadım.
Yüzüm çok görünmüyordu bu bir avantaj olabilirdi.

Belki de dezavantaj

Eh ne olur ne olmaz!

Küçük ama son derece keskin olan bıçağımı da almıştım belki lazım olurdu.

Dün bir yere fırlattığım kağıdı uzun arayışlar sonucu bulup evden çıkmıştım.

Gideceğim yere telefondan bakarken ta' şehrin sınırında olduğunu fark etmem ile yutkunmustum.

Gerçekten gitmekte hem fikir miyiz?

İyi şeyler olmayacaktı sanırım..

Gidip gitmemek arasında kalmıştım, geri mi dönsem?

Bana notları gönderen kişi adresimi biliyordu ben gelmezsem o gelirdi kesin.

Taksiye binip asıl yerin az mesafesinde indirmesini istemiş ve ordan inmiştim.

Yürürken aşırı tedirgindim.

Nihayet geldigim yere garip bakışlarımı göndermiş, tereddütle içeriye yavaştan girmiştim.

Burası bana bir yerden tanıdık geliyordu.

Burası dün yangın çıkarılan binanın arkasında ki küçük ev?

Kapıyı zorlanmadan açmış ve içeri gitmiştim.

Kapı rahatsız derece de gıcırdıyor ve basarken tahtalar oynuyordu sanki.

Daha kapının girişinde ki duvardan başlayan aletlere şok icinde bakıyordum.

Yavaş yavaş adımlarken adlarının ne olduğunu bilmediğim şeylere bakarken korkuyordum.

Korkudan titremeye bile başlamıştım.

Yolun sonunda geldiğim yerde arkası dönük biri vardı.

"Geldin mi?"

Yavaşca yüzünü bana döndürdüğünde şok icinde kalmıştım.

Yoongi hyung?

Onun burda ne işi vardı? Tüm her şeyin sahibi o muydu?

Korkum ikiye katlanirken ellerimi ağzımdan çekemiyordum.

Bedenim kaskatı kesilmiş her an yere yığılmayı bekliyor gibiydim. Adımlarım arkaya doğru giderken bir yandan o gözleri ile beni tanımaya çalışıyordu.

"Neden bu kadar şaşırdın bebeğim? Ayrıca niye maske takıyorsun seni tanımam falan mı sanıyorsun?"

Yavaş yavaş bana doğru adım atmaya başladı.

Fısıldayarak etkili sesi ile konuşmaya başlamıştı.

"Artık oyunun son bölümüne geldik.
Oyunların sonunda ne olur biliyorsun değil mi? Tek bir kazanan olur. Ama sana kötü bir spoi vereyim kaybeden sen olacaksın. Umarım hazırlanarak gelmişsindir. Ee öyleyse konuşmaya başlayayım öyle değil mi?"

Beni öldürecek miydi? Hayır bunu istemiyordum. Tanrım! Lütfen yardımım ol.

Yanıma daha çok yaklaşıp şapka ve maskemi bir çırpıda açmış ve en sonunda oda benimle aynı tepkiyi vermişti.

Biraz duraksamıştı..

Olayları kavrayamıyor gibiydi en sonunda tek bir kelime döküldü ağzından.

"Jimin!?"

__

~frezya

nota sanguinosa || yoonmin Where stories live. Discover now