B|23

355 12 7
                                    

"Miley güzelim iyi misin?" yüzünde hissettiği ellerle gözlerimi açtığım da karşım da Jimin'in yüzünü gördüm.İrkilerek ondan uzaklaştım.

"Pislik çekil üzerimden!" diyerek onu ittirdiğimde yatakta doğruldum.Dün onun fazlasıyla damarına basmıştım ve beni sabaha kadar bu bodrum karanlık odaya ceza olarak tıkmıştı.

"Açsın bak hiç bir şey yemedin.Sana yemek getirdim."

"Yemeyeceğim!" diye bağırdığım da gözüm tepside ki yemeğe kaymıştı.Tam iki gündür bu lanet odadaydım ve çıldırmama az kalmıştı.

Günlerdir açtım sadece su içiyordum ama sanırım dayanamayacaktım.

"Miley yapma bunu kendine.Lütfen artık ye şunları berbat gözüküyorsun!"

"Çık odadan tamam yiyeceğim." dediğim de sırıttı. "Tamam çıkayım yeter ki sen ye." dediğin de odadan çıkıp kapıyı defalarca kez kilitledi.

Yatağa koyulan tepsiyi alıp yemeğe başladığım da dünyanın var olduğunu hissettim.Tanrım resmen ölecektim açlıktan.

Tepside ki her şeyi silip süpürdüğüm de üzerime bir ağırlık çökmüştü.Cidden şuan etrafı daha canlı net görüyordum.Açlık insanı ne duruma düşürüyordu .

Etrafa öylece bomboş bakarken kapı açıldı.Oflayıp Jimin'e döndüm. "Yemişsin sevindim karıcığım." demesiyle kafayı sıyırdım.

"Karıcığım mı? Senin karın falan değilim be adam anla şunu!"

"Miley yeter artık böyle olmayalım daha ne kadar bana böyle davranacaksın?"

"Daha ne kadar beni elin de tutacaksın?" dediğim de kaşları çatılmıştı.Birden üzerime gelip kollarımdan tutup dizlerimin üzerine bacaklarıyla destek olup hareket etmemi kesti.

Korkuyla ona baktığım da sertçe yutkundum. "N-ne yapıyorsun?" derken bile sesim zor çıkmıştı.

"Seni özledim," deyip üzerime eğildiğin de nefesini boynum da hissettim.Çırpınmaya başladığım da "Yapma git hayır lütfen!" diyerek onu itekliyordum ama hiç bir gücüm onu etkilemiyordu.

Dudakları boynuma bastırdığın da "Jimin yapma!" diye çığlık attım ama Jimin beni es geçip boynuma ıslak öpücükler konduruyordu.Midem bulanırken kollarımı ondan kurtarmaya çalışıyordum.

Tam çığlık atacakken dudaklarıma kapandığın da gözlerim büyüdü.Dudaklarımı sertçe öperken tiksindirici iniltileri ile ağlamaya başladım.
Dudaklarımdan sırıtarak geri çekildiğin de yüzüne tükürdüm.

"Sana yapma demiştim!" diye bağırdığım da birden çenemden kavrayıp "Yü-yüzüme nasıl tükürürsün?" diye kükremesiyle hızla bir elimi kurtarıp özel bölgesine yumruk attım.

Acıyla inleyerek yere düştüğün de karnına tekme atarak kapıya nefes nefese koştum.Kapının açıldığı an kendimi karanlık koridorda görmemle ardıma bile bakmadan kaçmaya başladım.

"Miley!" diye seslenen Jimin ile daha da hızla koşmaya başladım ama birden önüme bir doksan boyunda iri yarı bir adam geçtiğin de ona tosladığım gibi yerdeydim.

"Nereye küçük hanım?"

Yerimden kalktığım da ardımdan Jimin gelip beni omuzlarımdan tutup sarstı. "Miley bu yaptığını ödeyeceksin!" diyerek suratıma doğru bağırdığın da göz yaşlarım arasın da "Bırak beni!" diye tısladım.

Bileğimden tutup beni tekrar odaya sürüklerken dışarıdan siren sesleri duymamla gözlerim büyüdü.Kalbim hızla çarptığın da Jin'in koşarak yanımıza geldiğini gördüm.

Jimin küfürler savururken beni sıkıca tutuyordu.
Jin "Siktir Jungkook bura da!" dediğin de ağlamam şiddetlendi.Gelmişti beni kurtarmaya...

"Nasıl nasıl olabilir bu? Kaçmamız lazım bir an önce!" diyen Jimin bana baktığın da ben mutluluktan göz yaşları döküyordum.

"Bodrumda ki kapıdan kaçacağız!" diyen Jimin ile oraya doğru çekiştirilerek götürüldüm.Ondan kaçmaya çalışıyordum ama beni sıkı sıkıya tutuyordu.

Birden saçımdan kavradı "Kes artık çırpınmayı!" diye bağırdı.Acıyla çığlık attığım da "Beni kurtaracaklar." dedim sırıtarak.

Jimin dişlerini sıkarak bana bakarken bodruma inmiş küçük bir kapıyı açmaya çalışıyorlardı.Jin "Buranın altın da bir tünel var." dedi. "Biliyorum hadi aç artık sikik kapıyı!"

Kapı büyük bir gürültüyle açıldığında Jimin önden beni sokup yürütüyordu.Tünel küçüktü ve eğilmek zorundaydık.Jin en baştayken Jimin beni iterek ilerletiyordu.

Tünelin çıkışına geldiğimiz de ellerin de silahlarla üç adamı görmeyi yemin ederim ki zerre beklemiyordum.

"Selam millet!" diyen neşeli Yoongi elinde ki silahı Jin'e doğrulttu.

Jin korkuyla ger giderken bana çarpmıştı ve daracık tünelde yere düşmemle Jimin de düşmüştü.Birden onlarca polis tünelin önüne geldiğin de çekiştirerek Jin'i çıkarttılar.

Gözlerim bunalıklaşırken Jimin'in sesi kulağımın dibine kadar geldi. "Miley'i sakın ama sakın beni unutma tekrar geleceğim ve bu sefer seni tanrı şahit kimse elimden alamayacak.Neden mi çünkü seni elime geçirdiğim an öldüreceğim!"

Nefesim içime kaçarken korkuyla yutkundum.Kolumdan tutulup çekildiğim an dışarının temiz havası yüzüme çarptı.

"T-tanrım!" diyerek beni kollarının arasına alan Taehyung ile gözlerim kaydı ve dengemi kaybettim.
Beni hızla tutup yatırdıkların da başımda bir sürü ses duyuyordum ama anlamıyordum.

Bana ne oluyordu? Kalbim fazlasından daha çok atıyordu sanki yerinden çıkmak ister gibi.
Yüzüme dökülen suyla gözlerimi açtığım da yanaklarımda ki soğuk parmakları hissettim.

Kokusunu aldım evet o buradaydı elimi kaldırıp elini tuttuğum da beni kendine çekip yaslamıştı.
"Miley güzelim...lütfen kendine gel." Jungkook'un endişeyle bağırmasıyla göz kapaklarımı zorlayarak araladım.

Karşımdaydı gözleri doluydu ve kollarının arasındaydım.

"B-beni kurtardın.." dediğim de hızla başını salladı. "Evet hadi güzelim yalvarırım kendine gel."

Dudaklarıma itilen su ile küçük bir yudum aldım.Gözlerim Jimin'in gözleriyle buluştuğunda öfkeyle bana bakıyordu.Polisler onu kelepçelemiş götürürken dahi kafasını çevirip dikkatle bizi seyrediyordu.

Yerimden doğrulduğum da kollarımı ona sıkıca doladım.Kokusunu içime çekerken saçlarına dokundum.

"T-teşekkür ederim.." diye fısıldadığım da hıçkırıklarıma engel olamıyordum.

Saçlarımdan öptü ve okşadı.

"Miley iyi misin?" Taehyung'un titreyen sesiyle Jungkooktan ayrılıp ona sarıldım. "Tae...iyi ki buradasınız.Sizi bir daha hiç göremeyeceğimi sandım!"

Bana sıkıca sarılırken "Hiştt tamam prenses geçti," demiş sırtımı sıvazlamıştı.

"Yoongi,Hoseok!" dediğim de ikisi de kollarımın arasına girip bana sarıldılar. "K-kurtuldum," dedim göz yaşlarımla.

Gözlerim Jungkook ile buluştuğun da göz yaşlarımla "Sevdiklerimleyim." dedim.Gülümsediğin de nereden geldiğini anlamadığım bir cesaretle Jungkook'a gidip dudaklarımı dudaklarına yasladım.

Biraz sendelediğin de kollarını bana sarmış öpüşüme nazikçe karşılık veriyordu.Tanrım uzun zaman sonra onu öpüyordum ve bu inanılmaz güzeldi.Geri çekildiğim de o çıkık dişleriyle bana sırıttı.

"İyi ki," dediğim de gözüne giren saçı kenara çektim. "Yanımdasın.."

"İyi ki yanındayım." dediğin de ellerimi tuttu ve yürümeye başladık.Üç arkadaşım ise bize imrenircesine bakarak tebessüm etmişlerdi.

bölüm sonuu

happy final..

Şoförüm Jeon JungkookWhere stories live. Discover now