DİNCİ 2 -GAY

-24-

Toplantı saatlerini kontrol ederken odamın kapısı çalmıştı.

'Gel' dememe kalmadan içeriye Görkem girmişti. Kapıyı çalmasına bile gerek yoktu.

"Hâllettin mi toplantı saatlerini?" Diye ciddi bir şekilde sordu. Normalde benim onun odasına gidip söylemem gerekirken o gelmişti.

"Otur Görkem." Dedim ciddi bir şekilde.

Dediğimi yapıp oturmuştu deri koltuğa.

"Ve evet hâllediyorum. XX şirketi ile toplantıyı Cuma gününe erteledim. Ve dosyalarda hazır." Dedim arkamdaki kitaplığı göstererek. Kafamı bilgisayardan kaldırmadan toplantıları tekrardan kontrol ettim.

"Ee niye geldin?" Dedim ona dönerek. O ise sadece bana bakıyordu. O kadar ciddi bakıyordu ki, sanırım yüzümde bir şey vardı.

"Bir şey mi var yüzümde?" Dedim şaşkınca. İşaret parmağını bana doğru uzattığında parmağına doğru yaklaştım alsın diye. Baş parmağını saçlarıma bastırdı.

Kaşlarımı çattım. Saçlarımı ellemek için mi bakmıştı?

"Saçlarımı ellemek istiyorsan bana diyebilirdin. Bahane uydurmana gerek yok."

"Ben bir şey demedim. Sadece parmağımı uzattım. Hem bak beyaz bir şey vardı." Dedi parmağını tekrar göstererek. Günahını almıştım.

"Neyse ne, neden gelmiştin?" Dedim tekrar aynı soruyu sorarak.

"Seni görmek için geldim." Dedi tatlı bir şekilde. Hayır tatlı değildi, ya da öyleydi.

"Tamam gördün çık. Zaten her dakika başı yanına çağırıyorsun." Dedim sinirle. Her dakika yanındaydım.

"Olsun. Özlüyorum." Dedi tekrar aynı tonda.

"Kalbim özlüyor." Dedi elimi tutup kalbine bastırarak.

"Napayım?" Dedim elimi çekerek. Kalbim yine teklemişti. Deri koltuktan kalkıp yanıma geldi. Kafamı yukarıya doğru konumladım.

"Ne oldu?" Diye sordum. Yanıma gelmişti ama bana öylece bakıyordu.

"Dudaklarını özledim, gözlerini özledim, kokunu, saçlarını,her yerini özledim Ata." Dedi itiraf ederek. Güvenmek kolay değildi.

"Biliyorum." Dedim kabaca.