Betimlemeler pt.2

5.5K 367 246
                                    

Selam can-ı periler, nasılsınız? ^-^ 

5 gün sonra yine buradayım. Benden kurtuluşunuz zaten yok. Düşündüm acaba hangisini yayınlasam diye, betimleme mi gerçekçilik mi ama sonra elim buna tıkladı. Hadi bakalım hayırlısı. Betimlemeler hakkında başka ne yazabilirim diye düşünüyorum şu an... Önceki bölümde genel şeylerden bahsetmiştim şimdi biraz özele gireyim. Zaten başlayınca gerisi geliyor.

Betimleme, kelimelerle resim çizme sanatıdır. Sanattır, evet. Sanat yapmak istemez misiniz?

Betimleme bir nevî resim çizmek demekse öncelikle renk ve şekil özellikleri kullanılmalıdır. Zaten bu basit ikili kafada canlanması için yetiyor. Betimlemelerin bir sürü çeşidi var; doğa betimlemesi, dış betimleme(fiziksel özellik), ruhsal betimleme, açıklayıcı betimleme, olay, eşya ve hayvan betimlemeleri gibi. Bir sürü çeşidi olabilir.

Ayrıca betimleme farklı bir yoldan daha ikiye ayrılıyor, genelden özele ve özelden genele. Ceylanın yeşil gözlerinden başlayıp tüm vücuduna doğru gitmek genelden özele doğru oluyor. Tam tersi ise özelden genele.

Şimdi düşünüyorsunuz bu cümleler bir işimize yaramayacak ki, sen n'apıyon anaperi? İşte bu anda devreye psikolojiyi sokuyoruz.

Genelden özele yapılan betimlemeler, ceylan örneğini alalım ele. Ceylanın ilk gözlerini sonra vücudunu anlatmak BENCE gözlerinin üzerimde oluşturduğu etkiyi söndürüyor. Aynı geçenlerde bahsettiğim oda tasviri gibi. Göz alıcı betimlemeyi sona saklarsanız daha etkili olur.

Sıkıcı betimleme, sıkıcı, sıkıcı ve BAM. Yeşil gözler. Sıkıcı kısımların hoşnutsuzluğunu üzerimden sildiniz, tebrikler.

Bunu karakter tasvirinde kullanabilirsiniz. Örneğin yüzdeki bir yarayı en sona sakladığınızda aklımda en son kalan o olacak ve istediğiniz etkiyi bende bırakmış olacaksınız.

Betimlemeyi bazıları abartabiliyor, kimi bilerek yapıyor kimi bilerek yapmıyor. Kahraman Tazeoğlu bilerek yapıyor mesela. Bu abartmak veya işin dozunu kaçırmak değil. Gayet hoş oluyor ama tarzı bana göre değil. Ama bu platformda biz amatörler işin dozunu kaçırıyoruz, ya az oluyor ya da fazla ve gereksiz. İşin dozunu kaçırmamak için bir yol göstereyim size.

Betimlemeyle zenginleştireceğiniz cümle üzerine bir düşünün, gerçekten gerekli mi? Örneğin, hastaneye gitti karakteriniz, önemli bir yaralanma durumu var. Esas oğlan kaza yapmış olsun. Bir düşünün, esas kız haberi alıp koşup geldiğinde sizce hastaneye dikkat eder mi? Kız sevdiği çocuğun derdindeyken hastaneye dikkat etmez. Yani hastaneyi betimlemeniz hatta hastaneye adım attığı anda "Çiçek Hastanesi'ne girer girmez," diye başlayan bir cümle kurmaz. Hastanenin ismi umrunda olmaz o an. Çiçek Hastanesi, ha? Amma da yaratıcıymışsın anaperi. Aman eksik olma.

Betimleme cümlelerini yavşak yavşak bırakmayın. İşte sarı kalemle mavi deftere yazı yazdım falan. Ay bu çok abartı oldu. Yavşak derken, duygusuz betimleme demek istiyorum, ne alâkaysa artık. Ruhsal ve doğa betimlemelerini aynı cümleye sokun mesela. Örneğin, "Güneş batarken ardında götürdüğü depresif sarı ruhuma işliyor ve ânı, sanki mümkünmüş gibi, daha da ölümsüzleştiriyordu." Betimlemelerinizin içinde ruh olsun. Duygu düşünce olsun. İçime işlesin.

Örnek nasıl oldu? ^^

Bir düşünün, bir kaçırılma olayı var ve o anda, karakter için en önemli şey bulunduğu odadır. Odada kullanabileceği bir şey var mı? Kaçabileceği bir delik? Saklanabileceği? Ellerine bağlanmış halatı çözmek için bir bıçağa ihtiyacı yok. Duvarda keskin bir kirişe sürtebilir. Veya ağzına bant yapıştırılmışsa diliyle onu itebilir veya daha etkili bir yöntem, bantı yalayarak yapışkanlığını giderir ve bant ağzından düşer.

Wattpad'de Yazar OlmakWhere stories live. Discover now