7.BÖLÜM

1.1K 54 5
                                    

Babam elindeki kutuyu açtığında abimin silahını görmeyi planlamıyordum .

Babam biz küçüklükten itibaren silah kullanmayı , dövüş sanatları, savunma sanatları gibi birçok şeyle eğitmişti . Eskiden beridir düşmanlarımız olduğunu biliyordum ancak bunun ciddiyetini abim öldükten sonra anlamıştım. Ne kadar eğitimli olsakta kendimizi koruyamadığımız zamanlar olabiliyordu .

Ailemizde yirmi yaşına bastığımızda kadın erkek fark etmeksizin kendi silahınıza sahip olurdunuz . Babam ben yirmi yaşıma bastığımda vermemişti silahı çünkü beni tam olarak oğlu saymıyordu ancak şimdi gerçekten tehlikeli işlere gireceğim için vermek zorunda kalmıştı. Bana göre tehlikeli bir durum yoktu ama babamın vereceği bir silaha sahip olmak bana gurur veriyordu.

"Madem artık ciddi işlere giriyorsun buna sahip olmak zorundasın. Abin sen yirmi yaşına girdiğinde bu silahı sana vermek istiyordu ama maalesef bunu yapamadı . Bana göre sen tam olarak bunu hak etmesende abinin isteğini yerine getirmek benim görevim. Al bu emaneti."

Dedikleri beni hâlâ üzse de abimin bana olan emaneti almak zorundaydım.

"Teşekkür ederim baba ." Kutunun içinden çıkartıp silahı inceledim ve silahın üzerindeki B harfini gördüm babam bunu abime verirken bu harf bunun üzerine yoktu bu da demekti ki abim benim için yaptırmıştı. Silaha son kez bakıp belime yerleştirdikten sonra ayağa kalktım .

"İzninle gidiyim ben artık baba."

"Dur bakalım daha öğle yemeği yicez." Annemin gelmesiyle ikimizde kafamızı kapıya doğru çevirdik. Babam annemi görünce o sert ifadesi yerine gülümseyen hâli yerine geldi . Bu benim hoşuma gidiyordu çünkü babamı gülümserken görmek zordu.

" Anne Fırat'a sözüm var beraber yiyecez diye . Onu da beklemeden gideyim ben ."

"Yabancı biri değil ya, ara o da gelsin. Hem bak babanda ben de onu görmekten mutluluk duyarız ."

Başımı babama çevirdiğimde babam kafasını sallayarak onay verdi. Bu beni çok mutlu etmişti çünkü iki yıldan beri ailecek yemek yememiştik. Fırat'ı hemen aramaya karar verdim.

"O zaman izninizle Fırat'a haber vereyim . " Salondan çıkıp koridorlarda ki herhangi bir odaya girdim ve Fırat'ı aradım.

"Efendim Berk'im." Berk'im demesi kalbimi o kadar hızlı çarpmasına neden olmuştu ki duracağını düşünmüştüm.

" Berk... Berk orda mısın?"

"Evet burdayım."

" E niye cevap vermiyosun oğlum mal gibi bekliyorum burda.".

"Off abartma Fırat iki dk cevap vermedim diye ölmezsin . Neyse yemeği annemlerde yesek, ne dersin ?"

"Ne işimiz var annenlerde istemeye mi gelcem ?" Keşke ben gelebilsem seni istemeye .

" Saçmalama Fırat, babamla akşam ki iş yemeği ile ilgili konuşmaya geldim şimdi de göndermediler, ben de dedim Fırat'la busluşcaz onlar da dedi madem o da gelsin."

"Ooo sonunda hatırlamışlar onların oğlu olduğunu." O gün anlattığım olay yüzünden Fırat aileme biraz sinirliydi ben takmamayi öğrenmiştim ancak Fırat için bu zordu.

"Ya Fırat zaten nadir oluyor böyle şeyler sen de uzatma anlattığıma da pişman etme ."

"İyi tamam geliyorum ben ."

"Gelirken ekler de getirsene ."

"Ne ekleri Berk çocuk musun sen ."

"Tamam Fırat kapatıyorum."

Tam o bir şeyler diyecekken telefonu yüzüne kapattım . Ne olurdu sanki getirse. Ben tatlıları çok seven bir insandım, özellikle eklere bayılırdım. İnsanlar tatlı tarzı şeylerin sadece kadınların sevdiğini düşünürdü ancak bu bana göre saçma bir önyargıydı.

Moralim bozuk bir şekilde odadan çıktım. Salona geri döndüğümde annem ve babam ortalıklarda yoktu . Oradan geçen hizmetlilere sorduğumda ise bahçede olduklarını söyledi. Onlar bahçedeyken fırsattan istifade kendi eski odama çıkmaya karar verdim.

Merdivenlerden çıkarken duvarda asılı olan fotoğraflarımıza baktım. Eskiden gerçekten çok mutlu bir aileydik bütün fotoğraflarımız da herkes çok mutlu görünüyordu. Şimdi ise bu hâlde olmamız beni üzüyordu .

Merdivenlerden çıktıktan sonra odama vardım ilk başta girip girmemek arasında kalsam da girmeye karar verdim . Odam bıraktığım şekilde duruyordu. Hiçbir eşya yerinden kıpırdamamıştı. Araba koleksiyonum yatağım yaptığım resimler her şey yerli yerinde ve tertemiz duruyordu. Belli ki düzenli olarak temizleniyordu bu oda . Duvarda ki asılı resim dikkatimi çekmişti. Fotoğrafta ben abim ve Fırat üçümüz vardık. Gayet mutlu görünüyorduk başımıza geleceklerden habersiz. Fotoğrafı elime aldım ve incelemeye başladım. Eğer ki zaman makinesi olsaydı kesinlikle o güne giderdim .

Fotoğrafı incelemeye devam ederken bı anda kapı açıldı tam bağıracakken gelenin Fırat olduğunu farkettim. Yanıma yaklaştı ve elimdeki fotoğrafi alıp o da incelemeye başladı . Ne ara geldiğini anlamamıştım.

"Pfftt tipine bak ."

"Asıl sen kendi tipine bak . Hem sen ne zaman geldin ve neden haber etmedin?"

"Geldim işte ne zaman geldiğim önemli mi."

"Nerden biliyodun burda olduğumu?"

"Offf neden bu kadar soru soruyorsun ayrıca hizmetliye sordum o söyledi . Anasını satayım Aylin bile bu kadar sormuyo soru . Bı de sana bir şeyler olmuş bugün. Tamam, önceden gerizekalıydın ama şuan daha da gerizekalısın ."

O bu dediklerine gülerken ben öylece yüzüne bakıyordum. Önceden olsa ya karşılık verirdim ya da gülerdim söylediklerine ama dün geceden sonra ona karşı kırgınlığım vardı ve o bunun farkında olmasına rağmen özür dilemek yerine daha da sıçıp sıvıyordu . Yanından bir şey demeden geçip gittim o ise elindeki fotoğrafla orada kalmıştı.

"Berk... Berk ... Oğlum bı dur ."

Arkamdan koşup bana yaklaştı.

"Niye çekip gidiyosun hemen ."

Yüzüne öylece bakmaya devam ettim. Bu onu bezdirmiş olacaktı ki büyük bir nefes alıp verdi. Konuşmak için tam ağzını açıyordu ki olduğu basamağın hemen altında ki basamağa çıkıp orda durduğum için şaşırmıştı. Ondan uzun olduğum için çok rahat bir şekilde yüzünü görebiliyordum. Yüzlerimiz birbirine yakın olduğu için kafası karışmış gibi bana bakıyordu, afalamıştı.

"Sen niye sabah kaçar gibi gittin Fırat? Neyden kaçma gereği duydun? Niye telefonun kapalıydı, niye açmadın ? " Bu soruları sırf onun sınırını zorlamak için ona yavaştan yaklaşarak soruyordum.

Hizmetliler yanımızdan gelip geçerken yan gözle Fırat'la olduğumuz tuhaf duruma bakıyorlardı. Fırat'ın, onların bu kadar dikkatli bakmasından rahatsız olduğu belliydi. Elini omzuma koyup aramızdaki mesafeyi açmaya çalışıyordu. Ben ne kadar dirensemde boşluğumdan yararlanarak beni bir iki basamak geriye düşürdü.

"Berk çok yakın duruyosun insanlar bize bakıyo . Yemekten sonra bunları konuşalım olur mu ?" Gergin ve rahatsız olduğu sesinden belliydi .

Ne kadar onun üzerine gitmek istesem de kıyamıyordum . Kafamı sallayıp hızlıca merdivenlerden indim ve salona doğru gitmeye başladım. Arkamdan geldiğini ve sinirli olduğunu biliyordum ancak onunla ilgilenmedim . Salona geçtiğimizde babam ve annem koltukta oturmuş sohbet ediyorlardı. Geldiğimizi görünceye bakışlarını ve dikkatlerini bize yöneltiler . Fırat yüzüne gülümseyen bir ifade takınıp ne kadar isteksiz de olsa hâllerini hatırlarını sordu .

Onlar konuşurken ben sessizce Fırat'ı izliyordum. Ne olursa olsun, ne yaparsa yapsın onun yüzünü görmek aklımdaki endişeleri, ona olan kızgınlığımı, her şeyi siliyordu. Bu yüzden bunca zaman ondan kopamamıştım resmen ben ona karşı bağımlı hissediyordum. Bir çok kez kendimi ondan uzaklaştırmaya çalışmıştım ama o bunu çok zorlaştırıyordu . Bir süre sonra bu durumu kabullenip ondan vazgeçmek için uğraşmayı bıraktım. İyi mi yaptım yoksa kötü mü tartışılırdı ancak ben memnun hissediyordum.

FIRAT / bxb    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin