26.BÖLÜM

503 39 15
                                    

Fırat Ahmet amcayla konuşmak için yanımdan ayrılmıştı. Bahçenin bir köşesinde konuştuğu için ne anlattığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Aslında bunu bile düşünecek halim kalmamıştı. Umursamıyordum.

Onun gelmesini beklerken kafamın içinde ki sesler , düşünceler hiç susmuyordu. Annem beni aradığında açsaydım evde olan birkaç insanı da olsa kurtarabilir miydim? Ya da yıllarca beni kendi oğlu gibi gören annemden daha çok annelik yapan Fatma teyzeyi kurtarabilir miydim? Her an babamın yanında olan evin bütün işleriyle uğraşan kâhya yani Ali beyi kurtarabilir miydim? Rüyalarımda söylenen gibi her şey benim suçum muydu ? Evet , benim suçumdu . Abimin bu aileyi bana emanet etmesine karşılık yetersiz olduğum için benim suçumdu. Bu ölen insanların ailelerinin yüzüne nasıl bakacaktım ? Karşılarına geçip özür dilemem bir şeyi değiştirmeyecekti ki . Geri getiremezdim ancak koruyabilirdim . Ama yapamamıştım . Eğer düşmanımı tanısaydım ve bu kadar salak olmasaydım olmazdı bu olaylar .

Utanıyordum kendimden, tek bir göz yaşı dökmemiştim . Ne ara bu kadar duygusuz olmuştum ki ben . Ota boka ağlayan Berk şuan niye göz yaşlarını akıtamıyordu ? Cevabı koca bir sessizlikti. İnsanî duyguları olan her insan bu durumda böyle sakin olmazdı. İğrendim kendimden .

Abim eğer burda olsaydı o da utanırdı benden .

Kaldırdım kafamı ve gök yüzüne baktım. Abimin beni izlediği biliyordum bu yüzden fısıldayarak konuşmaya başladım.

"Abi...bugün ben insanlığımı kaybettim . Benliğim benden gitti . Bir hayvan olsaydı yerimde, o bile benden daha insan olurdu . Acınacak haldeyim artık...
Gurur duyacağın bir kardeş olamadığım için üzgünüm abi... Ben kendi aileme sahip çıkamazken bir de aşkıma sahip çıkabileceğimi düşündüm . Utanç duyuyorum kendimden...
Özür dilerim abi ."

"Berk "

Adımı seslendiği duyduğumda Fırat'a döndüm. Gözlerinde ki yaşlar hâlâ dinmemişti. Ara da sırada eliyle sertçe siliyordu ancak silmesine rağmen tekrar ıslanıyordu gözleri.

"Babam buraya geliyor , biz de araba da bekleyelim soğumaya başladı hava ."

Sadece kafamı sallamakla yetindim . Gücüm yoktu artık hiçbir şeye.

Arabaya bindiğimizde Fırat bana yaşlanmış bir şekilde oturuyordu. İkimizde konuşmuyorduk ancak sadece Fırat'ın iç çekişleri duyuluyordu. Etkilendiği her halinden belliydi. Ne kadar güçlü gibi dursada zayıf bir yanı vardı.

Yarım saat sonra Ahmet amca gelmişti. Fırat ağlayarak uyuyup kaldığı için onu uyandırmamıştım.

Arabadan inip Ahmet amcayla beraber tekrar eve girdik . Zaman geçtikçe koku artıyordu bu yüzden elimizle yüzümüzü kapatmış bir şekilde duruyorduk.

Salona geldiğimizde Ahmet amca sanki böyle bir görüntüyle karşılaşacağını biliyormuş gibi duruyordu. Hiç şaşırmamıştı.

"Kim yapmış olabilir böyle bir şeyi fikrin var mı Ahmet amca?"

"Senin var mı Berk , hiç gözüne şüpheli gelen biri olmadı mı ?"

"Olmadı ama senin bir tahminin varmış gibi duruyor. Ayrıca babamla yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmezdi illaki babam sana bir şeylerden bahsetmiştir."

" Sen de onun oğlusun Berk seninde illaki bil-"

Ahmet amcanın sorduğum sorulara cevap vermek yerine böyle kaçması beni sinirlendirmişti. Ayrıca aramızda ki olanları bilmiyormuş gibi hâlâ oğlu olduğunu söylemesi ona çıkışmama sebep olmuştu.

"Ben onun oğlu falan değildim beni oğlu olarak görmediğini en iyi bilen sizsiniz. Ayrıca sorulardan böyle kaçıp bildiğinizi saklamanız işimi zorlaştırmakdan başka bir şey yapmıyor. Şimdi bana bildiğiniz ne varsa anlatın ."

FIRAT / bxb    Where stories live. Discover now