14.BÖLÜM

1K 54 7
                                    

Fırat'ın yanından koşarcasına gittim salona. Eğer biraz daha yanında kalsaydım, zor durdurduğum gözyaşlarım tekrardan akmaya başlayacaktı. Sözleri, yaptığı her hareketi resmen onu yabancılaştırıyordu, tanıyamıyordum. Çok iyi tanıdığım insan yoktu sanki karşımda. Beni her türlü destekleyen, bana sahip çıkan, koruyan o Fırat gitmişti sanki. Bana bakıcılık yapsın demiyordum sadece
bana güvensin ve arkamda dursun istiyordum. Ben ondan bana aşık olmasını beklemiyordum . Bu ümidi çoktan kesmiştim zaten .

İçeriye girdiğimde Gülten teyze endişeli gözlerle bana bakıyordu. Bu sırada arkamda Fırat'ın olduğunu hissetmiştim. Nefesi nerdeyse enseme değiyordu ve huylandırıyordu.

"Oğlum gelsenize şöyle."

"Yok anne bizim gitmemiz lazım." Gitmemiz falan lazım değildi niye böyle demişti.

"Hayırdır oğlum bir şey mi var ?"

"Yok Ahmet amca gitmiyoruz bir yere." Kolumdan tuttu. Sinirleniyordum . Hep kendi kafasına göre davranıyordu. Orada öylece durduğum için beni harekete geçirmeye karar vermişti galiba.

Kulağıma doğru yaklaştı, fısıldamaya başladı. Konuştukça kulağıma değen nefesi ve tok sesiyle beynim işlevini kaybetmişti.

"Berk şimdi buradan gidiyoruz ve sakin bir şekilde konuşuyoruz . Anlaşıldı mı? ." Söylediği şeyi anlamama rağmen kafamı salladım.

"Aferin ." Ne kadar kendimi yumuşamamak için tembihlesemde kalbim buna uymuyordu.

"Anne biz dolaşıp gelicez , hadi Berk gidelim ." Resmen kolumdan tutup ben daha görüşürüz diyemeden çıkardı evden.

Arabanın önüne geldiğimizde Fırat hâlâ kolumu bırakmamıştı. Bunu fark edip kolumu onun elinden kurtardım.

"Fırat ben şimdi  arabaya binip eve gidiyorum sende buradan  siktirip gidiyosun ."

"Hiçbir yere gitmiyorum ve konuşuyoruz."

"Sen bana kapıdan girmeden önce konuşmıcaz demedin mi ? Niye şimdi beni konuşmak için darlıyosun. Sana hayır dedim neden hâlâ uğraşıp duruyosun. Senin gururun yok mu Fırat . Senin kendine biraz olsun saygın yok mu?" Bana söylediklerini ona yedirmek istemiştim. Onun da canını yakmak istemiştim. Belki o zaman hissettiklerimi biraz olsun anlardı.

"Yok gururum falan .  Ayrıca konuşmadan da  gitmiceksin ." Büyük bir nefes verdim. Ne gitmeme izin veriyordu ne de kalmama . Zamanı geriye de alamazdı ki . Ona olan sevgimi hiçe sayarak ağzındaki zehirli kelimeleri benim kalbime akıtmıştı. Özürle geçecek bir küçük bir olay değildi.

"Yik giririm filin . Gitmiciksin . " Yaptığım taklitle ofladı.  Yüzsüz gibi bir de emir vermesine sinir olmuştum. Bokları yiyip yiyip özür dilemesi hiçbir şeyi değiştirmeyecekti
sonuçta.

"Evet Fırat sen özür dileyeceksin bende 'yaaa Fırat ' diyip boynuna mı sarılacam . Zaman makinen olmadığına göre az önceki söylediklerini de geri alamazsın, bir özürle de geçip gitmez . " Söylediklerimle kaşları çatılıyordu .

"Hatalıydım evet ama-"

"Evet hatalıydın . Ben sana ulaşmak için neler yaptım bir haftada ama bu yaptıklarımı "acınası" nitelendirdin. Allah aşkına bir halime bak ya . Kaç gündür uyuyamıyorum ben . ' Çok mu üzerine gittim ?', ' Acaba nasıl affettiririm kendimi ?' diye kendi  kendimi yedim günlerce."

Konuşurken ses tonum gittikçe yükseliyordu. Günlerdir kendimi yiyip bitirirken yorulmuştum. İçimdekileri dışa vurmak biraz olsun iyi gelmişti. Fırat'ın bu konu hakkında ne düşündüğü şu an için sikimde bile değildi. Yüzündeki pişmanlığı görebiliyordum ancak bencil olmak istemiştim. Belki onu haklı çıkaracaktım "Aylin demişti."  diye düşünecekti. Günlerce telefonumu açmaya bilirdi ama şuan bunları düşünecek durumda değildi beynim.

FIRAT / bxb    Where stories live. Discover now