"Ne de olsa elin oğlu değildi, Abimdi"

14K 595 104
                                    

15.01.2023

Hellüüüü bebitolarımmmm. KARMAKARIŞIK BİR YENİ BÖLÜM TADADAMMM BUYURUN GEÇELİM.

✨İYİ OKUMALAR ✨

SON DEFA RANA  ÖZTÜRK ;

Her ne kadar Oğuz gibi, masadan kalkıp gidemesem de yemeğime dokunmadan kalkacağım kesindi.

Sonunda ara ara konuşmaların olduğu ve benim de katılmam gerektiği durumları atlattıktan sonra herkes sofradan kalkmıştı. Sofra toplamaktan nefret ederdim, yine de sormuştum Dilek Hanım'a.

O da beni net bir şekilde reddederek salona göndermişti.

Salonda, anlaşılan başından beri burada olan Oğuz ve sonradan gelen Yiğit, Poyraz ve Mustafa Bey vardı. Şimdi de ben...

Ne kalabalık bir aileydi? Sülaleyi düşünemiyordum aynı zamanda da aşırı merak ediyordum.

" Kızımın evde ki ilk gününü onunla birlikte geçirmek isterdim ama şu işleri erkenden halletmek istiyorum. Bir saat sürer sürmez gelirim. Hadi Allah'a ısmarladık."

Mustafa Bey ne kadar da sabırsız ve mutluydu, hâlâ ve hâlâ. Bir anda bana bu kadar iyi davranmasını anlamdıramıyordum.

Beni ne tanıyorlar ne de biliyorlarladdı... Fakat bana bu kadar samimi olup daha çok vakit geçirdiği, daha çok sevmesi gerektiğini düşündüğüm oğluna böyle davranması içimi cız ettirmedi desem yalan olurdu.

Mustafa Bey'in, İkra'yı çok sevdiği her yerden belliydi. Üstelik sadece İkra da değil. Dört tane oğlu vardı. Oğuz'a sevgisini belli edemiyordu, belki de  hissettiği bir sevgi yoktu.

Oğuz ve Mustafa Bey'in olayını çok merak etmiştim gerçekten.

" Poyraz, şu telefonu bırak artık." diyerek giren Dilek Hanım, salonda ki herkesin odağı olmuştu.

Keşke benim de bir telefonum olsaydı da, bana kızsaydı(!)

" Tamam annem, sen yeter ki iste."

Dilek Hanım ve Mustafa Bey ile tanışalı bir, bir buçuk hafta oldu olmadı. Hâlâ onlara nasıl hitap edeceğim konusunda o kadar zorluk çekiyorum ki...

Tabii ki de hemen anne, baba diyemezdim. Hem ben hayatımda hiç doğru düzgün bu iki kelimeyi bir araya getiremedim ki, şimdi bir anda nasıl söylerim?

Teyze, amca da olmaz. Abi, abla için fazla yaşlılar. Konuştuğumuz süre zarfınca hiç bir kavramı kullanmak zorunda kalmamıştım. Umarım onları niteleyecek bir şey bulana kadar rezil duruma düşmezdim.

" Ah, ben Narin'i unuttum. Arayıp haber vereyim kızım."

" Ben konuştum onlarla gerek yok."

" Nasıl konuştun kızım?"

" Şey, tel-"

Yani Rana, alem kızsın. Az bırak da o bakla ağzında ıslansın. Şom ağızlı.

" Ben telefonumu verdim anne."

" Oyy benim oğlum. İyi etmişsin. Tamam kızım akşam üzeri ararız tekrar. "

Yiğit'in sürekli beni bir şekilde anlayıp yardımcı olması çok güzeldi ama korkutuyordu da. Nasıl her seferinde beni anlayabiliyordu?

" Oğuz'um sana bir şeyler hazırlayayım mı?"

" Gerek yok."

Dilek Hanım gerçekten çok düşünceli bir anneydi. En azından Oğuz'u diğer çocuklarından ayırmıyordu. Ben öyle görüyordum yani...

 | - KARIŞAN İKİ HAYAT - |  TAMAMLANDI Onde as histórias ganham vida. Descobre agora