|BÖLÜM 3|

238 85 462
                                    

Bunlar neden gelmişti? Şu an karşımızda Demir ve arkadaşları vardı. Bize doğru yürüyorlar. Acaba hayal mi görüyordum? Yanımıza geldiklerinde Demir "Merhaba gençler." dedi. Hala inanamıyorum. Emir "Siz niye geldiniz?" dedi. Bunlar sadece şaka yapmak için gelmiş olsunlar. Demir ve arkadaşları gülmeye başladılar. Demir öne çıkarak "Üzerimizde forma olduğuna göre okumaya geldik." dedi. Bir kez daha güldüler.

Demir'in yanında duran "Merhaba ben Arden. Bence sakin olun. Çünkü aynı okuldayız. Belki de aynı sınıfta olacağız. Boşu boşuna gerilmeyelim." dedi. Aynı sınıfta olmak benim için bir kabus olur. Gerçi aynı okulda okumak da kabus oluyor ama bir kere geldiler.

Bir sürü sınıf var. Başka sınıf kalmamış gibi bizim sınıfta olacak halleri yok. Emir "Burası size göre değil. İnsanlar okula okumak için gelirler." dedi. Çok haklıydı. Demir bir adım öne çıkarak "Biz de buraya okumaya geldik. Başka ne için gelebilirdik ki?" dedi. Tanımasak inanacağız. Belki de insanlığı, bir çocukla nasıl konuşulacağını öğrenirdi. Hocanın bizi uyarmasıyla Demir "Derse geç kalmayalım." dedi. Demir'in bu ders aşkı gözlerimi yaşartıyor. Hepimiz ayağa kalkıp onlara tek laf etmeden kantinden çıktık.

Emir ile Emre önde giderken Cansu bana yaklaşıp "Keşke başka bir sey dileseydim. Dilek hakkım Demir yüzünden gitti." dedi. Bir anda gülmeye başladım. Hem sinirim bozuldu için hem de Cansu'nun dediği şeye gülüyorum. Gerçekten tam saatine denk geldi. Sınıfa girip sırama otururken gözüm kapıya takıldı. Demir ve arkadaşları bizim sınıfımıza girdiler. Umarım bizim sınıfta değillerdir. Sadece bakmak için girmişlerdir. Boş sıraya gidip oturdular. Bunlar baya baya derse girecekler. Her şey çok saçma ilerliyordu.

Emre arkasını dönerek "Bunlar cidden bizim sınıfta mı okuyacaklar?" dedi. Tekrar onlara döndüm. Demir sırasında yayılarak arkadaşlarıyla konuşuyordu. Bir kapı Sesi duymamla oraya döndüm. Hoca sınıfa girip eşyalarını masaya bıraktı. Sınıfa dönerek "Çocuklar bugün yer değişikliği yapacağım." dedi. Bir bu eksikti. Yer değişikliği de nereden çıktı? Bari Demir yanıma gelmesin. O ve arkadaşlarıyla ne yan yana ne de yakın oturmak istemiyorum. Hoca masadaki çantasından kağıdı çıkararak "Bugün sınıfa yeni kişiler geldi. O yüzden ben de yeni bir oturma planı yaptım." dedi. Bunlar niye geldi ki? Bunlar yüzünden bütün her şey değişti. Umarım aynı yerde kalırım.

Hoca sınıfa baktıktan sonra "Demir, sen Selin'in yanına geç. Arden, sen de Cansu ile bir öne geç." dedi. Bu şaka mı? Cansu ile kısa bir süre bakıştıktan sonra oflayarak yerinden kalktı. Cansu öne geçer geçmez Demir yanıma geldi. Bana baktıktan sonra hocaya dönerek "Hocam biz boş bir yere otururduk. Tekrar oturma planı yapmanıza gerek yoktu." dedi. Demir'e katılacağım hiç aklıma gelmezdi ama katılıyorum. Sinirden delirmek üzereydim. Hoca, Demir'e dönerek "İtiraz etmek yok." dedi. Ben de oflayarak önüme döndüm. Bir an önce şu dersler bitsin de eve gideyim. Demir ile aynı yerde olmak bile beni geriyordu. Başımı sıraya koydum. Hiç zannetmiyorum ama belki uyuyabilirdim.

Masama vurulması ile yerimden sıçradım. Etrafıma bakınmaya başladım. Galiba okul bitmişti. Karşımda ayılamayan Cansu'yu gördüm. Tepemde dikilenlere baktım. Emre ve Emir vardı. Emir kolumu çekerek "Okul bitti. Sabahtan beri uyuyorsunuz." dedi. Gerçekten de ilk dersten beri uyuyormuşuz. Hayatımda ilk defa okulda uyumuştum. Derin bir nefes alıp eşyalarımı çantama koyarak ayağa kalktım. Emir ve Emre önde giderken biz Cansu ile ayılmaya çalışıyorduk. Emir arkaya dönerek "Kızlar bugün biz de kalıyorsunuz. Eşyalarınızı ona göre ayarlayin. Akşam yedi gibi biz de olun." dedi. Biz de başımızla onayladık.

Mehmet'i almak için okuluna gittik. Biz kapıda beklerken Mehmet koşarak yanımıza geldi. Eğilip ona sıkıca sarılıp "Ablacım günün nasıl geçti?" dedim. Ondan uzaklaştığım da "Güzel geçti." dedi. Ayağa kalkarken Mehmet, Emir'in elini tuttu. İkisi önde yürürken biz arkadan gidiyorduk. Telefonumu bakıp mesaj var mı diye kontrol ettim. Yoktu. Aslında mesaj olmamasına şaşırmamıştım. Dün eve gelmemişlerdi. Büyük ihtimal bugün de gelmezlerdi. Dün gelmeyeceklerini haber vermemişlerdi. Belki birazdan haber verirlerdi.

Cansu bana yaklaşıp "Bugün de mi gelmeyecekler?" dedi. Bu sorunun cevabını ben de merak ediyorum. Yere bakarak "Bilmiyorum. Belki gelirler." dedim. Gelmelerini deli gibi istiyordum. Tabi mesaileri yoksa. Zaten tahminimce mesaileri olamaz. Çünkü iki gün üst üste mesai vereceklerini zannetmiyorum.

En azından biri mutlaka gelirdi. İlk defa böyle yapmışlardı. Her şey üst üste geliyordu. Annem ile babamı merak ediyorum. Onun üstüne ise Demirler gelince kafayı yiyecektim. Mahalleye gelince derin bir nefes aldım. Şu ana kadar onları görmemiştim. Umarım bu saatten sonra da görmezdim.

Bizim evin önüne gelince Emir dönüp "Akşam yedi de gelmeyi unutma." dedi. Basimla onayladıktan sonra "Merak etme unutmam. Görüşürüz." dedim. Vedalaştıktan sonra eve girdim. Mehmet bana dönerek "Abla bugün annemle babam gelecek mi?" dedi. Gelecek demeyi çok istedim. Ama geleceklerini düşünmüyordum. Mehmet'e doğru eğilip "Bilmiyorum ablacım. Sen üstünü değiştir. Sonra da yemek yiyelim." dedim. Mehmet de üzgün bir şekilde başını sallayıp yukarıya gitti.

Umarım gelirler. Odama gidip çantamı hazırlamaya başladım. Sadece bu akşam kalacağım için çok bir şey almayacağım. Telefonumu alıp bildirim geldi mi diye kontrol ettim. Gelmemişti. Ben de anneme ve babama yazdım.

Bu akşam gelecek misiniz?

Babama da aynı şeyi yazdıktan sonra aşağıya indim. Mutfağa giderek dünden kalan yemekleri çıkardım. Az da olsa bize yeterdi. Makarnayı mikrodalgaya koyduğumda bir yürüme sesi duydum. Mutfaktan çıkınca Mehmet'i gördüm. Elinde kağıt ve boya kalemleri vardı. "Abla resim yapsam olur mu?" dedi. Başımla onaylayarak "Yap ablacım ama önce yemek ye." dedim. Beni onaylayıp elindekileri salona bıraktıktan sonra yanıma geldi.

Makarnayı tabaklarımıza koydum. Sandalyeye oturup telefonuma baktım. On dakika önce mesaj atmıştım. Hala cevap gelmemişti. Belki de işi vardır. Mesajı görmüşler mi diye baktım. Görmemişler. Müsait değillerdir. Ne de olsa çalışıyorlardı. Önüme dönerek yemeğimi yemeye başladım. Acaba biz okuldayken gelmiş olabilirler miydi? Ama mesaj yazarlardı. Dün akşam da haber vermediler. Bir yere gitseler haber verirlerdi.

Yemeğimizi bitirip masayı toplamaya başladım. Mutfağı süpürdükten sonra telefondan bildirim sesi gelince hemen baktım. Annemle babamdan değilmiş. Ablam mesaj yollamış.

Ablacim bugün Mehmet'e bakmaya biz geleceğiz.


O zaman bugün de gelmeyecekler. Tam telefonu kapatıyordum ki Annemden mesaj geldiğini gördüm.

Selin biz bu akşam gelmeyeceğiz.

Mesajı okurken gözümden bir damla yaş düştü. Gelmelerini çok istiyordum. Emirlere kalmaya gidiyor olabilirdim ama gene de gelsinler istiyordum. Benim için değilse Mehmet için gelsinler istiyordum. Odamdan çantamı alıp kapının yanına bıraktım. Ablamlar birazdan gelirdi. Mehmet'in yanına gidip yanına oturdum. "Memo ne çiziyorsun?" Resmine devam ederken "Bizi çiziyorum. Ailecek benim okuluma gidiyoruz." dedi. Bir an oturup ağlamak istedim. Eskileri çok özlüyorum.

Mehmet'in sırtını sıvazladım. Başını kaldırıp bana bakarak "Abla annemle babam bizi sevmiyor mu?" dedi. Sorduğu soru karşısında afalladım. Ona dönerek "Mehmet, o nereden çıktı? İnsanlar hiç çocuklarını sevmez mi?" dedim. Eve gelmemelerini başka nasıl düşünebilirdi ki? Omuz silkerek "Bence sevmiyorlar. Sevseler eve gelirlerdi." dedi. O an işleri olduğu için gelemediklerini söylemek istedim. Ama söyleyemedim. Mehmet'in dedikleri için ağlamak istedim.

Tam cevap verecektim ki kapı çaldı. Ablamlar gelmiştir. Mehmet heyecanla yüzüme bakınca "Ablamlar gelmiştir." dedim. Anında yüzü düştü. Yanından kalkıp kapıya doğru gittim. Keşke bir sürpriz yapıp gelseler. Eskiden çok sık sürpriz yaparlardı. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Şaka mıydı ya? Gerçekten bu kadarı çok fazla. Her şeyin bu kadar üst üste gelmesi normal miydi?

TESADÜFWhere stories live. Discover now