|BÖLÜM 9|

142 50 304
                                    

Merhaba hoş geldinizz 🫶🏻

Canlarım nasılsınız??

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur.

İçimde bir şey acıyor sen gelince aklıma..

Demir benden özür diledi. Bu cümle defalarca beynimin içinde dolanıyor. O an bana dediği cümleyi hatırladım. "Ben özür dilemem." Ama diledi. Ama ya gerçekten pişman değilse. O zaman neden özür dilesin ki? Kafamın içinde bir savaş veriliyor. Bir yanım Demir'in pişman olmadığını söylüyor. Diğer yanımsa pişman olduğunu söylüyor. Hangi yanıma inanacağımı bilmiyorum.

Ne kadardır elimdeki kağıda bakıyorum bilmiyordum ama Emir'in bana seslenmesiyle sıçradım. "Selin o kağıtta ne yazıyor? Yüzün bembeyaz olmuş." Kağıdı katlayıp cantama koyarken "Ders notları eve gidince çalışacağım." Evde ders çalıştığım için bu yalana inanırlar.

Eve gidince bunun üzerinde detaylıca düşüneceğim. Bizimkilerle beraber kapıdan çıkınca Cansu bize doğru "Mert ve Melisa hakkında ne düşünüyorsunuz?" Bir an İçimin acıdığını hissettim. Yere bakarak "Hiçbir şey düşünmüyorum. Onlar umurumda bile değiller." Ardından gülümsemeye çalışarak "Bugün ablamın doğuracağı günü öğreniyoruz. Beklediğimiz gün geldi. Keşke annemlerde olsaydı. Ama biz geldiklerinde söyleriz." Hepsi bana delirmişim gibi bakıyordu.

Sadece her şey normalmiş gibi davranmaya çalışıyorum. Cansu bana bakarak "Selin her zaman iyiyi oynayamazsın." Haklıydı. Ama ben her gün oynuyorum. Alışık olduğum bir şeydi. Cansu'ya bakıp "Ben oynamıyorum ki. Zaten şu anda iyiyim. Ay çok yavaşsınız. Artık eve gidelim. Çünkü çok yorgunum. Ayrıca Memo'yu da almamız lazım. Ablamlar gelecek. Çok işim var. Acaba akşama yemeğe mi gelseniz? Ama evde hiçbir şey yok. En iyisi eve gittikten sonra alışverişe çıkmak." Kendi kendime konuşup hızlanmaya başladım.

Konuşurken yorulduğumu hissettim. O kadar çok konuşursam tabi yorulurum. En son Mert ile ayrıldığımız zaman böyle olmuştum. Aslında bu gene iyi halimdi. O zamanlar daha kötüydüm. Bizimkiler yanıma gelince Emir elini omuzuma koyup "Sen iyi olduğuna emin misin?" Hepsinin gözleri bana dönmüştü. Gülümseyerek "Arkadaşlar ben iyiyim. Siz beni düşünmeyin." Hepsi eskiye dönmemden aşırı korkuyorlar. Ama döneceğimi düşünmüyorum. Eğer dönersem o zaman çok daha kötü olur.

Yirmi dakika içinde Memo'yu alıp eve geldik. Memo odasında ödev yaparken ben çamaşır seriyordum. Beş dakikadır ev toplamakla meşgulüm. Evle ilgili iş yapmak istiyorum. Çünkü eğer yapmazsam bugün olanları düşünecektim. Bu da daha çok gerilmeme hatta üzülmeme neden olacak. Ve ben bunları düşünmekten aşırı yoruldum.

Yarım saattir evi baştan aşağı temizliyorum. Neden diye sormayın. Çünkü ben de bilmiyorum. Sadece düşünmemek için bir şeyler yapmalıyım. Zaten annemle babam da yok. Bütün işler bana kaldı. Acaba neredeler? İlk gün annem bana mesaj yazmıştı. Ama diğer günler yazmamıştı. Yazdığım mesajlara da dönmüyorlardı. Gerçekten endişelenmeye başladım.

Ablama her gün buraya gelmesi için yazı yollarken benim mesajlarımı sadece görüyorlar. Bu da endişelenmemi azaltıyor. Ama kimi zaman ben mi bir şey yaptım diye düşünmeden edemiyorum. Kafayı yemek üzereyim. Salona oturup başımı ellerimin arasına koydum. Yüzümü ovup sakinleşmeye çalıştım. Hiçbir şekilde sakin olamıyorum. Kafa dağıtmam lazım. Yemek yapayım. Memo bir şeyler atıştırmıştı. Ama gene de yemek yapmalıyım. Ablamla aç gelirse. Kıymalı patates yapayım.

On dakika içinde hazırlayıp ocağa koydum. Ben de şu an peynirli salata yapıyorum. Bir insan peyniri her şeyde kullanır mı? Ben kullanıyorum. Peynir hastasıyım. Her şeye yakıştırıyorum. Salata da bitince zil çaldı. Ellerimi yıkayıp kapıya giderken Memo odasından fırlamış merdivenleri iniyordu. "Yavaş Memo!" Kapıyı açınca ablam gülümseyerek bize bakıyordu. Onlar içeri girerken Memo yüzünde gülümsemeyle ablama bakıyordu. Annemler için üzülmemesi beni mutlu etti.

TESADÜFWhere stories live. Discover now