|BÖLÜM 8|

123 48 280
                                    

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur. Herkese iyi okumalarrr 🥰🤍

Hiç sevmediğim kadar sevdim ve hiç pişman olmadığım kadar oldum.

Yıllar sonra olamaz. Nefes alamadığımı hissettim. Bizimkiler nereye baktığımı merak etmiş olacaklardı ki baktığım yere baktılar. Ardından bizimkiler dönüp Emir ile bana gülerek baktılar. Bir tek Emir ile ben gülmüyorduk.

Şu an karşımızda benim eski sevgilim Mert ve onun ikizi aynı zamanda Emir'in eski sevgilisi Melisa vardı. Mert ile biz bir kız yüzünden daha doğrusu aldatması yüzünden ayrılmıştık. Daha sonra da beni aldattığı kıza aşık olduğunu söylemişti.

Emir ile Melisa da bizim yüzümüzden ayrılmışlardı. Emir beni savunurken Melisa da Mert'i savunmuştu. Haftalarca kendimi suçlamıştım. Çok zor zamanlardan geçmiştik. Fakat şu an da karşımızda onlar vardı.

İkisi de hiç değişmemişti. Mert kumraldı. Saçları açık kumral ve dalgalıydı. Gözleri ise elaydı. Melisa da Mert gibi kumraldı. Saçları kıvırcığa yakın dalgalı ve bronde yani ne kahverengi ne de sarıydı. Gözleri ise açık elaydı.

Bizim şoku atlatamamızdan dolayı onlar yanımıza geldiler. Mert gülümseyerek "Selam." dediğinde sinirlendiğimi hissettim. Hiçbir şey olmamış gibi nasıl davranabilir? İkisinin de yüzüne bakmıyordum. Asıl onların bakmamaları lazımdı ama yapmıyorlar. Demek ki yüzsüzler. Ama bu kadar yüzsüz olmaları bana çok saçma geliyor.

Cansu bana baktıktan sonra "Yüzsüzlük yapmak için mi geldiniz? Yoksa burada olmanızın başka açıklaması yok." Bir ara bu dediklerinden dolayı alnını öpeceğim. Mert elini Cansu'nun omuzuna koyduktan sonra "Kanka ayıp ediyorsun. Bu yüzsüzlük değil. Bu bir şeyleri telafi etmeye çalışmak." dediğine gülmeye başladım.

Telafi edebileceği bir şey vardı sanki. Yaptığı şeylerin telafisi olamaz. Cansu, Mert'in elini omuzundan iterek "Bana kanka deme! Ayrıca bu yaptığınız resmen yüzsüzlük." Bir şey demelerini beklemeden "Cansu kanka bence hiç boşuna çeneni yorma. Çünkü ne desen anlamayacaklar." Mert bana dönüp gülümseyerek "Seni görmek de çok güzel." Yüzüne dik dik baktım. Şu an kantinde gitmek istiyorum ama burayı onlara bırakmayacağım.

Emir'e baktığımda dümdüz karşıya baktığını gördüm. Bana dönünce başını iki yana salladı. O da gitmek istemiyordu. Melisa ortamı yumuşatmak ister gibi "Bir sakin olur musunuz? Buraya gelmemiz gerekiyordu. Biz de geldik." Nedense inanmıyordum. O kadar çok yalan söylemişlerdi ki artık hiçbir dediklerine inanmıyordum.

Melisa'ya dönerek "Siz giderseniz sakin olacağız." dediğim şeye burun kıvırınca kendimi zor tuttum. Umarım gün bitene kadar kendimi tutabilirim de kavga etmeyiz. İnşallah tüm bir sene burada olmazlar. Çünkü onlarla uğraşmak hiç istemiyorum.

Hocanın sesiyle ayağa kalkınca Melisa bana dönüp "Selin biz gitmeyeceğiz. Burada okuyacağız." Düşüp bayılacak gibi hissediyorum. Cevap bile vermeden yanlarından geçip gittim. Bizimkiler de cevap vermeden peşimden geliyorlar. Hiçbirimiz cevap vermekle uğraşamayız.

Sınıfa gidip oturunca onların da içeriye girdiğini gördüm. Şaka mı ya? İki şoku üst üste atlatamam. Cansu şok içinde bana dönünce ona bakıp başımı iki yana salladım. Emir ve Emre de bize bakıyordu. Cansu geriye doğru yaslanarak bana fısıldadı. "Selin, şu an rüyada olabilir miyiz? Çünkü bu gerçek olamayacak kadar kötü." Katılıyorum. Umarım gerçek değildir.

Cansu bana dönüp baktığında ben sadece Mert'e bakıyordum. O da sırasına oturup bana bakmaya başladı. Birinin elimi sıktığını hissedince gözlerimi zar zor elimdeki ele çevirdim. Cansu elimi güven vermek ister gibi sıkıyordu. Cansu'ya bakınca destek için gözlerini kırpıp açtı. Ona gülümsemeye çalıştım. Ama beceremediğimi ikimiz de biliyoruz.

TESADÜFWhere stories live. Discover now