|BÖLÜM 7|

146 53 322
                                    

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur. Herkese iyi okumalarrr 🥰🤍

Tekrarlanan tesadüf, tesadüf olmaktan çıkar derler

Hayatımda ilk defa mahalleden nefret ettim. Bu sefer tesadüf diyemeyeceğim. Çünkü bu artık tesadüf olmaktan da çıktı. Belki de her şeyi onlar planlıyorlardır. Haberleri yokmuş gibi yapıyor olabilirler. Demirler yanımıza gelip "Merhaba biz dolaşıyorduk da sizi oturunca görünce gelelim dedik." Ben de şu an yedim.

Demir bana bakarak "Selin iki dakika konuşabilir miyiz?" Bu çocukta harbi sıkıntı var. Acaba küçükken bunu yere çok mu düşürdüler? Herkes bana bakarken ben Demir'e bakıyordum. Başımı sallayıp ayağa kalktım. Demir eliyle geç işareti yaptı. Bu kibarlığı gözlerimi yaşartıyor.

Demir'e bakmadan geçip yürümeye başladım. Rüzgar o kadar güzel esiyordu ki bir an uyumak istedim. Bu rüzgar da keşke tek başıma yürüyebilsem.

Demir de vedalaşıp peşimden geldi. Bizim evin önünden geçerken içeriye bakmaya çalıştım. Ama kimse yoktu. En azından ablamlar bizi görmeyecekler. Kolumda el hissedince irkilerek oraya döndüm. "Merak etme görmezler." Bir de kolumu tutuyordu. Ya sabır! Beni tutan eline bakınca elini çekti. İyi bari bakışlardan anlıyordu. O kadar zekası yetiyor.

Önüme dönüp yürümeye başladım. Ben buna benim yanıma gelme, benimle konuşma diyorum. O ne yapıyor? Yanıma geliyor. Ya bari bir gün geçseydi. Konuşmamızın üstünden üç saat geçti. Bir süre sessiz bir şekilde yürüdük.

Onun varlığını bile unutmaya başlamıştım. Ama Demir tabi ki unutturmadı. "Selin seninle konuşmak için yürüyoruz. Ama sen benimle konuşmuyorsun. Neden?" Bir de nedenini bilmiyormuş gibi soruyor. Beni gerçekten delirtiyor.

Önüme bakarak "Bunu benim değil senin yapmaman lazımdı. Sen yapmayınca ben yapmaya karar verdim. Gördüğüm üzere konuştuklarımızı unutmuşsun." dediğimde kolumu tutup beni durdurdu. Ona bakmıyordum. Bakmayacaktım da.

Sınırını iyice zorluyor. Kafasını önüme uzatıp bakmam için zorladı. Bakmayacağımı anlayınca oflayarak "Selin sana boşuna keçi demiyorum. Sende olan inat kimse de yok." deyince bir hışımla ona döndüm. "Ben mi inadım? Demir senin yüzünden ne hallere düştüm. Ben kimseye bu kadar üst üste yalan söylemedim. Senin yüzünden herkese yalan söylüyorum. En yakın arkadaşlarıma bile." Ses tonumun hafif yüksek çıktığını sonradan fark edebildim.

Demir derin nefes alıp "Selin hem başkaları duymasın diyorsun. Hem de bağırıyorsun. Bir sakin ol da düzgünce konuşalım." Kabul ediyorum yüksek sesle konuştum. Ama bence bu bağırmak olmuyor. Başımı salladığımda sırıtarak önüne dönerek yürümeye devam etti. Ben de sakinleşmeye çalışarak peşinden yürümeye başladım.

Hiçbir şekilde sakinleşemiyorum. Sadece onu görmem bile sinirlerimi yükseltiyor. Demir bir anda durdu. Neden durmuştu ki? Yanına vardığımda bana dönerek "Sakinleştin mi?" dediğinde sadece başımı salladım. Aslında sakinleşmemiştim. Ama tam sakinleşirsem gerektiği zaman Demir'e kızamayacaktım. Zaten benim sakinleşmem epey zaman alırdı.

Yürümeye devam ederken "Selin, bana kızmakta haklısın. Ama ben böyleyim. Dengesiz biriyim. Çünkü böyle gördüm. Sana şimdi hikayemi anlatmayacağım. Ama şunu bil. Herkesin bir nedeni vardır." Doğru dedi. Herkesin bir nedeni var. Ama onun nedeni ne?

Yere bakarak "Dengesiz oldugunu kabul etmen çok iyi." Yandan güldüğünü duydum. Niye gülüyordu ki? Ben gayet ciddiydim. Aniden durunca ben de durup ona döndüm. "Ayrıca neden aşık olduğum birinin olduğunu söyledin? Böyle bir yalana ne gerek vardı?" Bir de yalan beğendiremiyorum.

Derin bir nefes alıp "Pardon! Bir dahakine yalanlarımı daha dikkatli söylerim." Ne istiyordu? Onu kurtarmak için üst üste yalan söyledim. Ama hala laf ediyordu. Yanıma gelip "Aşkın saçma olduğunu düşünüyorum. Ve böyle bir yalan söylüyorsun. Sence ben böyle susabilir miyim?" Susamazdı. Ayrıca bence aşk saçma değil. Herkes gibi gerçek olmayan yanları var.

TESADÜFWhere stories live. Discover now