2.2

9.8K 409 154
                                    

(düzenlendi)

İyi okumalar

Oy ve yorum yapmayı unutmayın askolar

Eve geleli saatler olmuştu ve nedendir bilinmez çıt çıkmamıştı. Asaf fazla sessiz kalmıştı.

"Ne düşünüyorsun." Dedim sessizliği bölerek. "Hiç," aldığım cevapla tekrar sustum.

Biz böyle değildik. Ne oldu bize gül yüzlüm ne olduuuu.

"Sera Poyrazı ne zamandır seviyorsun." Sorduğu soru ile öylece yüzüne bakmıştım.

What dedin gülüm.

"Ne alaka Poyraz ile ben." Gülümsedi.

"Gözünden anlarım ben her şeyi." Bir cevap vermedim öyleydi su istediğimi bile anlayıp getirmişliği vardı.

"Abartılacak bir şey değil boşver." Dedim sinirle baktı bana. "Yoksa siz," sözünü bölerek "saçmalama duygu olarak, sevmediğim bir insanla böyle bir durumda olmam." Rahatladı.

"Sevmiyor musun?" Duraksadım. Seviyor muyum?

Evet,

Hayır,

Evet,

Kes sesini

Peki.

"Hayır." Sarılmak için kollarını açtı. Hemen sarıldım. "Asaf abi bir daha hiç gitme olur mu?" Mırıltılar çıkartıp onayladı.

"Dans edelim mi?" Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Önceden bu teklifi ben yaptığımda ne alaka derdi.

"Şimdi mi?" Etrafa baktım.

"Ama burası dar alan." Dedim tek derdimiz bu gibi.

"İstediğimiz her yerde ne imkan olursa olsun yine ve yeniden." Dedi bu sözler bana aitti. Gitmeden önce söylemiştim.

Başımı salladım onaylayarak hızla ayağa kalktı ve aklına bir şey gelmiş gibi yüzüme baktı.

"Ama sen söyleyeceksin o güzel sesine hasret kaldım." Sesim güzeldi tabi ona göre bana göre hiç etik bir ses değildi.

"Ne söyleye bilirim ki." Düşünür gibi yaptı. "Fly," tamamlamasına izin vermeden ellerimi uzattım ve söylemeye başladım.

Bir elini sırtıma yerleştirdi aramıza mesafa koyarak benim rahatlığı öne sürdü. Bende bir elimi omzuna koyarak diğer elimide narin bir sekilde havada bekleyen avucunun içine bıraktım.
Ve söylemeye başladım.

"fly me to the moon

and let me play among the stars

Let me see what spring is like

On Jupiter and Mars

In other words, hold my hand

In other words, darling, kiss me"

Son söz ile yüzüme baktı ve derin bir iç çekti sesimi özlemişti galiba.
Mırıltılar çıkartıp melodi yapamaya çalışıyordum. Başımı kalbine koyarak devam ettim.

"Fill my heart with song

And let me sing for ever more

You are all I long for

All I worship and adore

In other words, please be true

In other words, I love you"

Ellerimizi ayırdı ve iki elinide belime yerleştirdi bende ona mecbur sarılmak zorunda kalmıştım.

Kesin mecburdur

Evet.

Tamam belki sarılmaya ihtiyacım olabilir.

"Fill my life with song

Let me sing for ever more

You are all I long for

All I worship and adore

In other words, please be true

In other words, i love you

In other words, i love you"

Sözlerin bitmesiyle yüzüne baktım. Bana çok farklı bakıyordu. Sanki çölde susuz kalmış ve bende o suymuşum gibi.

Anlını anlıma yasladı, burnunu burnuma, nefesi nefesime. Allahu ekber. Sana geliyorum Allah'ım.

Paşam boyun çok uzun lütfen boynun kırılmadan geri durasın. Yoksa ben.

"Sesin bir incir ağacının çiçek açmasını sağlayacak kadar güzel. Kokun binlerce çiçek bir araya gelse asla bulunamayacak kadar derinden hoş. Saçların gündüzün esintisinden geceye bir armağan."

Nefesim kesilmişti.

Ben neymişim beee

Biraz daha yaklaştı yüzü yüzüme. Gülümsedi biraz geri çekilip yüzüme baktı. Gülümsedim. Ardından tekrar aynı konuma geldi ve öksürük sesi ile ayrıldık.

Ha siktir biri gelmeseydi çok saçma bir durumda olacaktık.

****


Sera?

Poyraz?

Asaf?

Sinan?

Soner?

Kerim?

Yavuz?

Esma?

Sema?

Senden çok var ( Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin