2

459 36 2
                                    


"Hoşgeldiniz efendim, kim için buradasınız?"

"Harry Potter. Misafiriyim bu akşam."

"Draco Malfoy mu?"

"Evet."

"Buyrun efendim." Draco içeriye geçti, kapının önüne gelip merdivenlerin başında bekleyen Harry'i görmüştü. Gerçekten de çok yakışıklıydı ama... Yaşlıydı? Bu yüzden etkileyici değildi kendisi için. İçeriye geçtiğinde ayakkabılarını çıkaracaktı ki yardımcı kadın "gerek yok efendim" dedi. "Çıkarmasanız da olur."

"Benim bildiğim evler rahat olmak için vardır ve dışarıdan gelmiş olduğum ayakkabılarla eve geçince rahat edemiyorum. Terlik alabilir miyim?"

"Şey, tabi"

Draco ayakkabılarını çıkardı ve kenara itikledi, terliklerini giyince kendisine gülümseyen Harry ile yüz yüze gelmişti. Koyu yeşiller önce yüzünde durdu, sonra boynuna, sonra göğsüne, bacaklarına ve ayaklarına indi. "Ayakkabılı olmanı tercih ederdim."

"Bende sizin terlikli olmanızı, belki gözüme daha samimi gelebilirdiniz."

"Terlik ve samimiyetin alakasını arıyorum?"

"Ama ayakkabı ile kirin alakasını çok iyi bilirsiniz öyle değil mi?"

"Bunun kavgasını mı edeceğiz?"

"Neyse ne."

"Düzgün bir tanışma içine girelim. Ben Harry Potter."

Draco uzatılan ele bakarken karşılık verdi ve elini sıktı. "Draco Malfoy."

"Theo borcunu ödedi mi?"

"Ödedi. Şuan iyi."

"Güzel, bu on günlük maceramızı konuşmak için salona geçelim mi?"

Draco ev sahibinin önden gitmesine izin verdi. Ev öyle büyüktü ki, Draco burada kaybolurdu. Salon kocamandı, dışarıdan havuzu görünüyordu. Plazma televizyon, yeni çıkan telefonu, bilgisayarı, PlayStation'ı, deri kanepeleri, içki koleksiyonu... Burası saray gibiydi resmen, Draco'nun hiçbirinde gözü yoktu ama kendisi de zengin olmak isterdi.

Harry'nin eliyle gösterdiği yere oturdu ve ne içersin sorusuna "meyve suyu" dedi.

Güldü kara saçlı adam ve Draco ona huysuzca baktı. Bu adamdan hoşlanmamıştı. "İçki içersin diye düşünmüştüm."

"Pek içici değilim."

"Senin yaşındayken içmediğim içki kalmamıştı. Hiç içtin mi?"

"İçtim bir kere, bana yaramıyor. Hemen sarhoş ediyor."

"Bir kereden zevk almazsın ki."

"Teşekkürler, ben meyve suyu içeceğim."

"Peki, nasıl istersen. Lady?"

Yardımcı kadın gülümseyerek geldi ve "buyrun efendim?" Dedi.

"Portakal suyu getirebilir misin tatlım?"

"Tabi."

Lady aşağıya indi ve Draco bu soruyu sorma hakkının olduğunu düşünerek "neden nişanı atmıyorsunuz?" Diye sordu birden.

"Sen yardım edersen atacağım."

"Böyle saçma oyunlarla değil, dürüst bir şekilde atmalısınız. O kadın aldatılmayı hak etmiyor, daha düzgün bitirmeye ne dersiniz?"

"Of bu kadını kim umursar? Ailem istedi diye zorunlu nişanlıyım ve o da paramın peşinde."

"Yinede hiçbir kadın aldatılmayı hak etmez"

Dude Don't Be Silly, He's Twenty-sevenWhere stories live. Discover now