14

250 26 7
                                    


"Hayat öyle güzel ki! Hiç çalışmama gerek yok, herşeyimi kocam karşılıyor zaten. Ben sadece geziyorum, yiyorum, içiyorum! Evde bir dolu hizmetçi var resmen, yediğim önümde yemediğim arkamda! Daha geçen hafta Fransa'ya gittik, Tanrım öyle şahane bir yer ki! Ah aşıklar ülkesi, tam da bizim için yapılmış resmen. Ondan önce de iran'a gittik. Orada bizim gibi çok yabancı vardı, sokaklarda iranlılardan çok yabancılar vardı ama yinede çok güzeldi! Hemde ucuzdu, bizim burada pahalı dediğimiz şeyler, orada çerez parası! Mükemmel bir ülke!"

Pansy konuştu da konuştu.
İki arkadaşına da fırsat verememişti. Fırsat verse de onları dinlemiyor, konuşma sırası bekliyordu. Theo eski yakın arkadaşını biraz haset ve özlemle dinlerken, Draco ilgisini çoktan kaybetmişti. Önceden Pansy böyle değildi ama yinede birşey dememeyi tercih ettiler.

Baristanın kendisine olan bakışlarını fark ettiği için o yana bakıyordu ara ara. Gence gülümsüyordu. Yakışıklıydı, kaslıydı, birkaç dövmesi vardı ve gözleri maviydi.

Mükemmel!

Önüne döndü, hâlâ kimseyle birliktelik yaşamamıştı. Ve bunu merak ediyordu artık, merakından Theo ile sevişmeye bile razıydı.

"...sence de çok iyi değil mi dray?"

"E-evet çok iyi"

Pansy devam etti, kahveler geldi içtiler, ardından tatlı yediler ve Draco sohbete pek katılmadı. Akşam beşe kadar dayandı Pansy'nin gevezeliğine ve sonunda "işe gitmeliyim artık" dedi.

"Sen hala çalışıyor musun ya? Çocuklar beni dinleyin, bulun zengin birini atın oraya kapağı. Dediğimi yapın ya!"

"Evet haklısın" diyerek kalktılar.

"Sizi ben bırakayım mı? Şoför dışarıda"

Theo hemen onayladı, lüks arabalara binmeyi çok severdi.

Draco ise "çalışacağım yer şurası zaten" dedi. "Yürüyerek giderim"

"Canım kendini niye yoracaksın ki? Ben götürürüm seni."

"Evet Draco, gel hadi"

Ve sarışın olan iç çekip "peki" diyerek onları takip etti.

Arabaya bindiklerinde Pansy hemen "a! Size söylemeyi unuttum!" Dedi. "Bu pazar günü kocacığım parti düzenliyor! Sizde gelir misiniz? Herşey bedava olacak merak etmeyin. Gelecekseniz isminizi yazalım."

"Geliriz!" Dedi Theo. "Değil mi Draco?"

"Bu hafta sonu mesaiye kalacağım."

"Ama Draco-"

"Ben onu ikna ederim Pansy, sen hiç merak etme. Bu hafta sonu sendeyiz."

Pansy gülümsedi ve evinin şıklığını anlatmaya başladı.

♟️

"Hep mızıkçılık yap zaten Harry. Ne olacak bu hafta sonu olan partiye gelsen?"

"İstemiyorum, çalışmam gerekiyor."

"Ron haklı," dedi yanında ki Hermione. "Kendini eve kapatıyorsun ve şirketten de çıkmıyorsun. Öğle yemeğini bile içerde yiyorsun, ne sıkıcı bir hayat!"

"Siz biraz eğlence düşkünüsünüz sadece o kadar. Ben ofisimde de eğlenebilirim."

Ron ve Hermione kahkaha atınca, Harry kırmızı ışıkta durup göz devirdi.

"Dosyalarla mı eğleneceksin?" Diye sordu Hermione.

"Yada işine karışan annenle mi?"

"Yada işini düzgün yapmayan elemanlarla mı?"

"Şikayetçi olan müşterilerle mi?"

"Hadi ama Harry, biraz eğlenmek senin içinde iyi olmaz mı? Hem öyle çok sesli partiye gitmeyeceğiz ki, oliver'ın partisi gayet güzel geçiyor. Sende seviyorsun."

Harry omuz silkti. "Bilmiyorum, bakarız."

"Partinin teması da yok, istediğini giyin diyorlar. İçkilerde bedava, tamam senin için para sorun değil ama bizim için sorun. Bu yüzden bunu da çok beğendik. Oliver baya iyi parti düzenler zaten, hem üçümüz gidersek-"

"A Harry, bu senin eski sevgilin değil mi?"

"Ginny mi?" Diye sordu hermione.

Harry solunda ki arabaya baktı. Ön koltukta siyah küt saçlı bir kız hararetle birşeyler anlatıyordu. Onun arkasında sarışın bir oğlan, başını cama yaslayarak dışarıyı seyrediyordu. Harry kalbinin sertçe atmasıyla, heyecanının dorukta olduğunu hissetti ve yutkundu.

Gözlerini onun düşünceli grilerinden çekemedi, saçları alnına düşüyordu, yanakları soğuktan olması gerek al al olmuştu. Harry yıllardır aşık olduğu çocuğu burada gördüğü için öyle mutluydu ki, kendisine kalsa bu trafiği umursamaz arabadan inerek Draco'ya selam verirdi. Kendisini görmesini çok istiyordu, gözlerini biraz sağa çevirse görecekti, belki de gördüğü için yazacaktı da! Tanrıya yalvardı bakması için ama o sırada yeşil ışık yandı.

Araba sola doğru giderken, Harry'de üzüntüyle sağa kırdı ve çarpan kalbini eve gidene kadar hissetti.

Evine varınca Hermione hâlâ partiden bahsediyordu Ron'a, Harry hemen yukarıya attı kendini ve yatağına geçti. Tavanı izlerken, Draco'yu yeniden görmenin heyecanı vardı içinde. Gülümsedi. "Hiç değişmemiş..."

Mutlulukla kapadı gözlerini, Draco'nun bakışlarını yeniden hayal etmeye devam etti.
___________________________________________

"My ex husband" 3. Bölümünü yayımladım🫶

Oy ve yorum atmayı unutmayın🥰

Dude Don't Be Silly, He's Twenty-sevenDonde viven las historias. Descúbrelo ahora