17

240 24 2
                                    


Ron

Ron: 18.27
Yani draco ile yine mi sevgilisin?

Harry: 18.27
Hayır.

Ron: 18.27
Peki ona karşı birşeyler hissediyor musun?

Harry: 18.27
Evet/
Ron iki yıl içinde öyle güzel olmuş ki/
Nefesimi kesiyor/
Kalbimi deli gibi çarptırıyor/
Sadece omuzlarımız değince bile heyecanlanıyorum/
Gözlerine bakamıyorum/
Salak gibi gülümsüyorum/
Dizlerim titriyor, ellerim terliyor, midemde deli gibi kelebekler uçuşuyor/
Onu çok seviyorum!/
Hayır.

Ron: 18.29
Ne yazıp yazıp sildin?

Harry: 18.29
Hiç.
Neyse Ron, yemek yiyeceğiz şimdi. Sana sonra yazarım.

Harry telefonu cebine attı ve Theo ile sohbet eden Draco'ya bakıp gülümsedi. Kendi evinin önünde gazeteciler olduğu için şuan ikisi de burada kalmak zorundaydı ve bu Harry için mükemmel bir haberdi! Draco kendisinin bakışlarını fark edince Harry hemen gözlerini kaçırdı ve sessizce oturmaya devam etti.

Theo ayıldığından beri susmak nedir bilmiyordu. Ya evi övüyor, ya yemekleri, ya televizyonu. Sonunda Harry onu susturacak birşey bulduğunda eline oyun kumandasını verdi ve PlayStation ile yalnız bıraktı. Draco'nun yanına geçmiş ve ona hafifçe gülümsemişti. "Biraz moralin düzelsin. O kadar kötü mü benimle sevgili olmak?"

"Hayır tabiki. Seninle sevgili olmaktan daha iyi bir tecrübe yaşamadım şimdiye kadar." Bunu söyledikten saniyeler sonra Harry'nin bakışıyla kızardı ve toparlamak için boğazını temizledi. "Yani demek istediğim şu ki-"

"Bende seninle sevgili olmaktan daha iyi bir tecrübe yaşamadım. Sonuçta bilirsin gay'im ama bu cinsel yönelimimi sadece seninle özgürce yaşadım."

Draco gülümsedi. "Hâlâ bulamadın mı birini?"

"Kendime yakışanı bulamadım."

"Egoistsin"

Kıkırdadı Harry. "Aslında biri var..." Dediğinde Draco'ya doğru yaklaştı. "Ama beni kabul eder mi bilmiyorum."

"Neden etmesin ki? Yakışıklısın, zenginsin, sevecensin ve çok düşüncelisin. Her erkeğin yada kızın isteyeceği bir adamsın."

Kim var? Kim ki o şimdi durup dururken çıktı?

"Öyle." Dedi Harry ve dirseğini koltuğun başına, çenesini de eline yaslayarak Draco'nun gözlerine baktı. "Fakat aramızda biraz yaş farkı var."

Draco sustu, Harry'nin duygulu gözlerine bakarken kendisinden bahsediyor olduğunu düşünerek yutkundu. Kalbi tatlı tatlı atmaya başlamıştı. "Kaç yaş?"

"Var biraz."

"Onu güzel buluyor musun?"

"Hmhm" diye mırıldandı Harry Draco'nun dudaklarına iç çekip bakarak. "Öyle güzel ki, dillere destan."

"Açılmayı dene."

"Kabul etmeyebilir."

"Belki de eder." Dedi Draco sessizce.

Harry biraz daha yaklaştı ve Draco'nun elini yavaşça kavrayıp dudaklarına bastırdı. "Eder mi diyorsun?"

"E-eder herhalde."

Harry biraz daha yaklaştı ve şimdi ikisi de dip dibeydi. Draco'nun ellerinden omuzlarına kadar gezdirdi. Sonra yanağına ulaşıp okşadı. "Öyleyse Draco, bu ihtimali göze almayı istiyorum."

Draco yutkundu, gözlerini bile kaçıramıyordu.


"Draco ben... İki yıldır-"

"GOOOOOOOOOOOOOOOLLLLLL!!!!!"

Draco yerinden sıçrayınca Theo'nun salonda coşkuyla dönmesini izledi ve ister istemez uzaklaştı Harry'den.

Tam da zamanını buldun theo.

Tam da zamanını buldu bu salak.

Kaçamak bakışlarla birbirine bakan ikili utanmıştı. Draco Harry'nin diyeceklerini tahmin etmeye çalışmıştı. Kendisine duyguyla bakmasını yada elini öpmesini başka hiçbir şeye yorumlayamayacağını biliyordu ama daha çok erkendi. Hem daha yeni görüşmeye başlayalı bir gün olmuştu, hemde kendi duygularından emin değildi.

Sessizlik oluştuğunda Theo hemen koltuğuna döndü ve ortam mahvolduğu için Harry hiçbir şey söylememeyi tercih etti. Draco ise onun cümlesini tamamlamasını hem istiyor, hemde istemiyordu.


Sarışın ensesini kaşıyıp hafifçe gülümsedi. "Şey, akşam yemeğini yiyelim mi? Acıktım biraz."

"Olur tabi, lady'e söyleyeyim."

Kuzgun olan Draco'ya gülümseyerek ayağa kalktı ve mutfağa doğru gitti. Giderken de, hızlı atan kalbi ve beynini saran düşüncelerle ne yapacağını şaşırmıştı. Draco'nun az çok birşeyleri anladığını biliyordu ama ona tam olarak açılmadığı için onun anlamamış olma ihtimali de söz konusuydu.

Bir iç çekti. Lady'e akşam yemeklerini hazır etmesini rica ettiğinde, salona dönmüş, Draco'nun yanına yeniden oturmuştu. Madem Draco bir süre buradaydı en azından onunla olan samimiyetini biraz daha ilerleterek duygularını sonra söyleyebilirdi, değil mi?

Bir süre daha, bir süre daha...

Dude Don't Be Silly, He's Twenty-sevenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin