18

263 22 5
                                    

"Yine getirdin yani?"

"Anne tesadüf eseri oldu. Hem artık kibar davranmayı öğrenir misin, iki yıl oldu. Rica ediyorum kaba olma."

Lily, yeni uyanmış olan oğluna bakarken, onun odasına göz attı. "Seninle mi kalıyor?"

"Yeni bir oda istedi ama birçok odanın tadilatta olduğunu söyledim."

"Neden?"

"Ne demek neden? Başka nasıl yanımda yatacaktı anne?"

"O seni iğrençleştirdi." Dedi Lily yüzünü iğrelti ile buruşturarak. "Sen gay değildin canım oğlum. O seni mahvetti, hayatımızı mahvetti." Elleriyle gözlerini kapattığında ağlamış gibi davranmaya başladı. "Ginny ile mükemmel olan hayatına engel oldu. Beni sosyeteye rezil etti, senin kariyerine zarar verdi, şirketin satışlarını etkiledi." Sahteden hıçkırdı. "Hayatımızı mahvetti."

"Anne neden bu kadar dramatize etmek zorundasın herşeyi? Lütfen aşağıda bekler misin, yüzümü yıkayıp geleceğim."

Burnunu çekti Lily. "Odada fazla oyalanma ve hemen in aşağıya." Göz yaşlarını bile dökmeden sert sert baktı oğluna. "Hemen gel."

Harry sonunda odaya girebildiğinde en azından annesinin saçma sapan bağırışlarını duymadığına ve Draco'ya mahçup olmayacağına sevindi. Odaya girdiğinde, Draco'nun yatakta oturduğunu ve kendisini izlediğini gördü.

"Ah, uyanmışsın."

"Evet... Günaydın. Annen mi geldi?"

"Sesini mi duydun?"

"Hayatınızı mahvettiğim ile ilgili birkaç masal anlatırken uyanmıştım."

Güldü Harry. "Haberi duymuş, ondan gelmiş. Öyleyse hadi sende hazırlan, kahvaltı edelim."

"Beni yine müştemilata kapatmayacak yada tokat atmayacaksa ineyim?"

Harry gülerek başını hafifçe yana eğdi. "Affetmiştin hani?"

"Affettim zaten. Ama korkmuyorum da değil yani."

"Merak etme, asla zarar veremez sana.*

Draco, Harry'e pek güvenemeden ayaklanıp giyinmeye başladı. O sırada Harry yüzünü yıkamış, günlük işlerini hallederek banyo sırasını Draco'ya vermişti. İkisi de hazır olduklarında odadan çıkmışlardı ki, Draco "Theo'yu uyandırayım." Dedi. "O da gelsin."

"O çoktan uyandı ki."

"Gerçekten mi?"

"Anneme kapıyı o açmış, ondan ilk geldiğinde heyheyleri üstündeydi."

Güldü Draco. Harry ile aşağıya indiklerinde, salonda oturup günün ilk kahvesini içen Lily'i gördüler. Draco onca yaşanan şeyi bir kenara bırakıp ona gülümsemiş ve yanına giderek elini uzatmıştı. "Günaydın bayan Potter."

Lily istemeyerek Draco'nun parmak uçlarını sıktı ve hemen çekti elini. "Günaydın."

Başka bir şeye gerek yoktu. Draco bu selamı bile ona çok görüyordu aslında ama saygılı bir insandı. Lily'nin yanından kalktığında kahvaltı masasında kendilerini bekleyen ve telefonuyla ilgilenen Theo'nun yanına oturdu. Harry annesini de çağırınca hep birlikte sofraya geçmişlerdi.

Lily'nin bakışlarından ve misafir olan iki genci süzmesinden dolayı masada derin bir sessizlik vardı. Draco konuşmak istese de Lily'nin bakışlarını görmek istemiyordu. Theo zaten böyle ortamlarda yeni olduğu için epey çekiniyordu. Durum sadece Harry toparlamaya çalışıyor, hem misafirlerini kırmıyor, hemde annesine iyi davranıyordu.

Dude Don't Be Silly, He's Twenty-sevenOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz