2. BÖLÜM

35 4 1
                                    

İyi okumalar:)

2. BÖLÜM: Kurtuluş

Bölüm şarkıları
Toygar ışıklı, Korkuyorum
Güncel Gürsel Artıktay, Ölmezdim

Acıyorum. Çok acıyorum. Canım acıyor, kalbim acıyor. Ben artık dayanamıyorum. Geçmişin kırıkları yüreğime batıyor, durduramıyorum.


Dağların üzerine köklerini salmış, yeşilin bin bir tonunun uyumunu yakalamış o güzelliği bile yok edebilen karlar yağardı. Kocaman dağları bembeyaz bir örtü kaplayıp, tüm ihtişamı saklardı.

Küçükken o karlar üzerime yağsın isterdim, yağsın ve beni gizlesin. Kaybolmak ve tamamıyla yok olmak o zamanlar kurtuluş gibi gelirdi. Ama sonra o karların; tüm kötülüğü, pisliği temizleyebileceğini fark ettim. Karlar yağmayı bırakıp eridikten sonra her şey eskiye dönerdi ama temizlenirdi. Kar pisliği de alır giderdi.

İşte o zaman o karlar dedemlerin üzerine yağsın istemiştim. Dedemin üstüne yağsın ve karlar kaybolduğunda dedemi de alıp gitsin. Bu bir çocuk için hastalıklı duygulardı ama ben çocuk değildim. Ve ben o yaşımda dedemi istemediğim için ayıplanmamalıydım.

Ben sadece kötülerin kaybolmasını istemiştim.

Bazenleri o karlar sanki daha çok şeyi saklamak istermiş gibi daha çok yağardı. Yağdıkça daha çok gömülürdü temizlenmek istenenler. Kar dediğin beyaz olurdu ama içine aldıkları hep siyahtı.

O karlar gittikten sonra eksilen bir şeyler olurdu. Zeminde ki pislikler kaybolurdu, yerini bazen çamura bırakırdı ama sonra onlarda giderdi. Kar yağmasını deli gibi isterdim çünkü beyaz olan her şey benim umudum olurdu. Her ne kadar soğuk olsa da karı severdim.

Küçükken bir kez olsun kara dokunamasam da kara ilk kez Akın ile çıkmıştık. Yerlerin bembeyaz olduğu ve bizim içinde kaybolduğumuz karlar o gün benim umutlarımın sonuç bulmasını sağlamıştı. Ben o gün ilk defa kurtulduğumu fark etmiştim. Akşama kadar Akın ile oynamıştık, üşümek o an bana uzak olan bir şeydi.

Sonra o karlar kaybolmuştu ama benim inancım, umudum kaybolmamıştı. Kurtuluşum artık benden gitmeyecek bir şeydi. Ve artık kötülüklerin temizleneceğine dair bir beklentim kalmamıştı, kötülük gitmezdi ama onunla yaşamayı öğrenebilirdim. Bunu fark ettiğimde dokuz yaşında ama büyük bir kızdım.

Güneşli günlerde gelse, ağaçlar yapraklarını döküp çıplak kalsa da hatta şehir karların altında kaybolsa da artık temizlenmek gibi bir şey yoktu. Bu dünya artık temizlenemeyecek kadar batmış durumdaydı.

Belki sadece gizlenebilirdi. Gizlenmek, gizlemek kolay şeylerdi. Kolaydı ama aynı zamanda zordu. Başarabilmek kolaydı ama uzun süreli gizlenebilmekti zor olan. Kötülük uzun süre gizlenemezdi.

Bu ses kendini gizleyebiliyor gibiydi.

Sesinde kendini saklayabilmeyi başaran silik duygular vardı. O duygular ben buradayım diye bağırsa da sahibi onları dizginleyebiliyor gibiydi. Sanki korkuyordu. Sesinden anlaşabilecekleri kimseye göstermek istemiyordu.

Dudaklarından çıkan düz kelimeler bunu kanıtlar nitelikteydi. Her bir harf aynı tonda çıkmıştı, ne eksik ne de fazla.

Ses odanın içinde yankılandığında kan dolu duvarlara çarparak kulaklarıma ulaştı. Kalın ve pürüzlü sesin sahibine döndüğümde gördüğüm tek şey vücuduydu. Pencereden içeri usulca sızan sönük sokak lambası bedenine vuruyor suratını karanlıkta bırakıyordu.

CAN YANGINI: KÜL +18Where stories live. Discover now