Keyifli okumalar.
6. BÖLÜM: Heyecan SarmaşıklarıBölüm şarkıları:
Teoman, İstanbul'da Sonbahar
Pinhani, Hele Bi GelGözlerin bana öyle bakarken,
sana hayır diyebilmek
mümkün müydü?
Gözlerimiz en büyük düşmanımızdır. Gerçeği ne kadar örtbas etmeye çalışırsak çalışalım, bakmasını iyi bilen o gerçeği gömdüğümüz derin kuyudan çekip alır. Yalanı en iyi kullananların bile gözlerinde gizlidir doğruları. Ama en derinlerinde, ama saklı kutularında; fakat mutlaka hep bir yerlerde.Gözleriyle bile yalan söyleyebilenler varmış, işte o başlı başına bir yalan. İnsan ne kadar saklarsa saklasın, içinden geçen duyguların gözlerine yansımasını engelleyebilir mi? Biz inanmak istediğimiz için inanırız o gözlere, o dudaklara.
Seni sevmeyen biri seni seviyor gibi nasıl bakardı? Bakamazdı. Biz öyle istediğimiz için öyle bakıyor sanırdık hepsi buydu.
Ama onun gözleri farklıydı ve ben bu farklılığı anlayamıyordum. Simsiyah dağlar vardı sanki gözlerinde o dağlarda karlar yağıyordu, kıyametler kopuyordu ama o dağlarından arasından güneş, bir şekilde kendini gösteriyordu. Sıcaklığı yoktu belki de ama ışığı yetiyordu.
Zaman tekrar akmaya başladığında onun açılmış, şaşkınlıkla bakan gözleri benim donuk gözlerime bakıyordu.
Bir kaç saniye durdu ve yutkundu ardından gözlerini kapatıp anlayamadığım bir şey mırıldandı. Tekrar gözlerine açtığında gözleri daha çok açıldı ve hızlıca dizlerimden kalktı. Öyle hızlı bir şekilde kalkınca kafasını cama çarptı.
"Ayy." diye bir nida dudaklarımdan peyda olurken ellimi refleksle ona doğru uzattım. "İyi misin?" Buruşuk yüzüne bakacak olursak canı oldukça acımış olmalıydı. Kemikli parmakları çarptığı yeri ovdu.
Soruma cevap vermeyi es geçerek hızlıca konuşmaya başladı. "Ben nasıl oraya geldim bilmiyorum. Özür dilerim gerçekten bilerek yaptığım bir şey değildi. Keşke kaldırsaydın. Niye kaldırmadın? Valla uyanırdım hemen." Hızlı Hızlı konuştuğu için bazı harfleri neredeyse yutmuştu. şişmiş gözlerle bana bakıyordu. Şaşkınlık ve utanç tüm yüzüne yayılmıştı. Komik görünüyordu.
Kulaklarından ensesine doğru kızarmaya başladığını gördüğümde sırıtmak istedim ama kendimi tuttum.
Dizlerimin üzerinde ki sıcaklık iyice yerini soğuğa bırakmıştı, hafif aralık olan bacaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim. "Arabayı aniden sollayınca bizde şey olduk. Doğal olarak sen şey oldun düştün yani. Uyandırmaya çalışıyordum, kalktın işte."
"Affedersin gerçekten üzgünüm ben-"
"Sorun değil, kaç geceden beri uykusuzsun benim yüzümden... üzgün olan benim."
Dediğim şeyin arkasından gözlerini ovuşturan eli aşağı indi ve "Saçmalama." dedi. Barut rengi gözleri üzerinden yavaş yavaş uykuyu göndermişti.
YOU ARE READING
CAN YANGINI: KÜL +18
ChickLitİki farklı kalp, iki farklı beden. Fakat aynı alevler. Can yangını, dört bir yanlarını sarmıştı. Öyle ki etrafta sadece onlardan gelen bir is kokusu vardı. Onların canları artık o kadar çok yanmıştı ki geride sadece külleri kalmıştı. Can yangınında...