5. BÖLÜM

30 5 2
                                    


Keyifli okumalar.


5. BÖLÜM: Barut Rengi Gözler

Bölüm şarkısı:
Harun Kolçak-Gökhan Türkmen, Yanımda kal.

Savunmasızdım. Ben sana öyle savunmasızdım ki yaralarımı bile saklayamadım senden.


Korku upuzun kolları olan sarmaşıklara benzer. Küçüklüğümüzden hatta doğduğumuz ilk andan beri o sarmaşıklar ruhumuza dolanır. Özümüzü sarıp sarmalar, çoğu zamanda boğar. Korku nefes almayı engeller.

Aslında korku, tohumlarını çocukluğumuza eker, biz büyüdükçe o tohum filizlenir, kök salar büyük bir sarmaşığa döner. İşte o tohum sarmaşık olduktan sonra artık geri dönüşü olmaz, korku ölene dek yanı başında olur insanın. O tohum ekildiği an koparıp atmazsak korku öldürür insanı, diri diri öldürür.

Ben bunu hiç becerememiştim, o tohumu ruhumdan söküp atamamıştım. Artık o tohum kollarının ruhuma dolandığı dikenli bir sarmaşığa dönmüştü ve o dikenler öyle sivriydi ki derimin en içine işliyordu. Acı değildi beni öldüren, korkuydu.

Acı aslında beni ayakta tutuyordu ama korku sırtıma oklarını saplıyordu. Kalbimde ki korkular bedenimi zangır zangır titretiyor, beynimin dönmesine neden oluyordu. Korku beni canımdan ediyordu.

Küçücüktüm; dedemden, babaannemden korkuyordum. Büyüdüm; her şeyden, herkesten korkmamaya başladım. Bu benim lanetimdi. Onların bana bıraktığı koca bir lanetti. Bu laneti bozmanın bir yolu yoktu. Ben artık bununla yaşamak zorundaydım, ölene kadar.

Korkuya da bir bakıma alıştım zamanla. Korktum ama gizlemeyi öğrendim. Gizlemek biraz da olsa alışmak demekti ve ben gizlemeyi başarıyordum. Korktuğum şeye baş kaldırabiliyorum ona kafa tutabiliyordum. Bu beni dışarıya güçlü gösteriyordu. Üzerime serdiğim kalkanım buydu.

Keşke küçükken de bunu öğrenebilseydim diyorum bazen. Çünkü onlar benim korkumu gördükçe mutlu oluyorlardı, daha çok yapıyorlardı. O zamanlar onlara kafa tutabilseydim, korkmadığımı gösterebilseydim belki de hiçbir şey böyle olmazdı. Ben bu kadar yara almazdım, küçüklüğüm ölmezdi.

Bazı anlar oluyor, keşkeler çoğalıyor. Geçmiş bambaşka bir şekilde önüme seriliyor, o geçmişte küçüklüğüm mutlu gülümsüyor. Ama sonra ben geliyorum elimde büyük bir bıçakla. O bıçağı acımadan küçüklüğüme saplıyorum, geçmişimi kana boğuyorum. Keşke diyorum, keşke ben onu öldürmeseydim, onu kendi içimde yaşatabilseydim. Ama olmuyor, o artık nefes almıyor.

Onu öldürmeseydim belki korkularımı da yenebilirdim, onu öldürmeseydim korkularımda beni öldürmezdi. Bu kadar korkmazdım her şeyden, huzurlu olurdum, mutlu olurdum.

CAN YANGINI: KÜL +18Donde viven las historias. Descúbrelo ahora