16. Bölüm

311 49 109
                                    

Hayatım boyunca birçok durumum, hiç beklenmedikti. Mesela lise arkadaşımla bir rock grubu kuracağımızı hiç düşünmezdim. Daha çok bir meslek edinmeye yönelik çalışırdım, derslerim fena sayılmaz hatta yüksek bile denilebilirdi. Belki de iyi getirisi olan bilgisayar mühendisliği veya ona benzer meslekleri düşünürdüm. Ancak bir müzik grubunu, bir vokalist olmayı hiç düşünmezdim. Hayal ettiğim bir şey de değildi ki, ben sadece iyi ve yabancı şarkıcıları durmadan takip eden, onlara fanlık yapan biriyidim.

On beş yaşındayken Eminem'in Relapse albümünü almak için anneme ağlayan, babamın ayağına oturup yalvaran biriydim. Bir yıl sonra Kanye West'in sadece All of the Lights şarkısı sebebiyle albümünü almak için bir daha ağlamıştım. Sadece bu şarkıcıların/rapçilerin ne kadar iyi olduğunu düşünüp onları izlemekten ve dinlemekten keyif alırdım. Sonra bir gün Jongdae'nin hevesine uydum. Farkında olmadan, bugünkü raddeye geleceğimi bilemeden çalıştık ve bütün planlarımın dışına çıkarak bir star oldum.

Otuzuma kadar kariyerimle uğraşırım diyordum. Otuzumdan sonra sarışın, şöyle Miranda Kerr güzelliğinde bir kızla evlenir birkaç çocuk sahibi olurum, diye düşünüyordum. Bu düşüncemde bu doğrultuda gitmedi. Yine hiç hayal etmediğim, hiç beklemediğim bir şey daha başıma geldi ki, bir erkekten hoşlandım.

Hoşlandığım erkekle bir süre, sinirimi zıplatacak kadar kavga ederken, kavga ettikten sonra eve girip kendimi öfkeyle yerken özellikle bu durumu hiç tahmin etmiyordum. Hâlâ daha içimde 'onunla ne kadar tartıştın, küfür bile ettin, sana ne kadar haksız ithamlarda bulundu, bir de şimdi gidip hoşlandığını ona gösteriyor musun?' Diye düşünen bir şeyler vardı. Ama ne yapabilirim, bir kere kapılmıştım.

Her şey onun hasta olduğu gün başladı. Yerde titreyen, fenalık geçiren bedenin göğsümde küçülmesi benim ilk şaşkınlığımdı. Sonra bana yine kızacağını düşündüğümde alenen teşekkür etmesi, bir teşekkür yemeği hazırlaması ve bana iyi, güler yüzlü davranmaya başlamasıyla güzel tarafları gözüme çarpar oldu.

Ne kadar güzel gülüyor...

Güzellikte annesine çekti heralde...

Çocuklarını ne kadar düşünüyor, güçlü ve iyi bir baba...

Beni de dikkat etmem için azarlıyor mu?

Ailemin yanında ne de saygılı

Hadi ama! Boynunu kaşıması da tatlı gelemez.

Minik burnu, dolgun dudakları, kavisli gözleri ve tertemiz teni... Ah bir de çok güzel parmakları var... Bütün bunların birbiriyle uyumu şaka mı?

Daha önce Kore de, onun güzelliğinde biri görmediğime neredeyse emin olacağım...

Şu kışkırtıcı hareketlerinin beni daha çok kendisine çekmesi ne kadar normal?

Bütün bunlar onunla aram iyi olduktan sonra, hemen hemen iki ay kadar sürede her zaman düşündüğüm şeylerdi.

Bir şekilde aramızda pozitif bir etkileşim olmuştu. Baştaki hırçınlıktan ve buram buram negatiflikten nasıl bu kadar iyi bir etkileşime dönmüştü hayret vericiydi ama şimdi ondan deli gibi hoşlanıyordum. Bir de şu erkeğin... sağlam bir duruşu vardı. Kendine güvenen, gözünü budaktan sakınmayan, korumacı bir aile babası olması da beni ona çekmişti. Şu son zamanlar bunu düşünüyordum. Çünkü o ailesine karşı bu kadar korumacı ve korumacı olduğu için dışarıya karşı katıydı ki, duruşunun sağlamlığına hayran kalmıştım. Ben asla bu kadar ciddi kalamazdım. Her zaman özendiğim bir tiplemeydi doğrusu.

Bütün bunların dışında sahip olduğu şu iki şey de şaşırtıcı, güzel ve çok yönlüydü: hem güzel ve sevimli hem de erkeksi ve ciddi. Resmen her şey bir arada tam paketti. Bu adamla bu işi döndürürüm ben.

I Love Rock 'N Roll || SekaiWhere stories live. Discover now