I Love Rock 'N Roll || Sekai

6. Bölüm

YORUM YORUM YORUM YORUM:')

Çok zor beğenen bir adamım. Ne insanı hemen beğenirim, ne kıyafeti, ne ayakkabıyı, ne mobilyaları, ne herhangi bir dizaynı ne yemeği, ne içeceği... Hayatımın her alanında böyleyim. Annemin ve babamın bende en nefret ettiği şey bu. Onlar kırılmasın diye bir şey söylemesem de sevmediklerime burun kıvırmadan yapamıyorum ve bunu görmeye daha fazla dayanamıyorlar, nefret ediyorlar. Sadece ailem değil, arkadaşlarım da hiçbir şeyi beğenmememden nefret ediyor, mesela yaptığımız şarkıların yarısını diğer üçü beğensede ben dünya üzerinden yok edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden daha çok çalışıp daha kaliteli müzikler, şarkılar ortaya çıkarırken yoruluyorum. Hem üşengeç olup hem de kolayca beğenmeme huyumdan dolayı daha fazla çalışmak durumunda kalmak gerçekten zor. Bu yüzden sevmiyorum böyle olmayı, çünkü kolayca bir şeyleri yoluna sokup devam edecekken zor zevklerimin olmasından dolayı bir çok işim de zor oluyor. Yine de, her alanda zorluk çıkaran biri olmama rağmen, her şeyi zor beğenmeme rağmen hemen sevdiğim nadir şeyler de var; bunlardan biri de bütün mevsimler. Her mevsimi sevdiğimi gören, beni tanıyan insanlar bundan dolayı şaşkınlık duyuyorlar ama evet, her mevsimden şikayet etmeyen tek bir insan varsa o da benim. Yazın kavurucu sıcağı hariç.

Koskoca insan oldum ama hâlâ kar yağınca arkadaşlarımla karlarda yatıp yuvarlanıyorum. Sonbaharın başı, ilkbaharın sonu ise en sevdiğim zamanlar; en güzel havaların olduğu ve çıkıp balkonda saatlerce oturduğum aylar. Yazın ise deniz veya havuz benim kurtarıcım, denize gidince tenim yanıyor ve dokunulmayacak kadar acıyor diye genel de havuzu tercih ediyorum ama şu an geç saatte oturduğum, ikinci kattaki balkon benim bahar ve yaz sefamdı. 

Yazın sıcağına rağmen ufak ufak, neredeyse duyulmayacak sessizlikte esen rüzgâr her zamanki gibi çıplak tenimi okşuyordu ve ben balkona kurduğum orta boy televizyondan film açmış abur cubur yiyip birkaç farklı meyve suyunu içerek en büyük zevklerimden birini yaşıyordum. Ah, bir de içecekleri çok seviyorum. Kayısı veya karışık meyve suyu, limonatanın olduğu iki koli stoğum var. Bunun haricinde annemin ev yapımı, birkaç meyveden oluşan -üzüm, erik, vişne vb.- meyve sularımda var. Tam bir meyve suyu koliğim. Yarım saatte beş kutu farklı meyve suyu içtiğim için toplam üç kere tuvalete gittiğimi de önemle belirtmek isterim ki... bundan da nefret ediyorum. Şurada keyif yapıyoruz!

Televizyondan esaretin bedelini ikinci kez izlerken sesini iyi bir şekilde duyamamaktan da rahatsızdım. Çünkü bir haftadır birbirimizi görmezlikten geldiğimiz yan komşum televizyonun sesini duyacak da yine karışıklık çıkacak diye sesi kısık tutuyordum. Bir balkon sefamız da doğru düzgün olmayacak anlaşılan.

Bir haftadır yan komşumla konuşmuyordum. Yani resmen sorun yoktu ve artık gerçekten rahattım. Bahçenin düzenleme işi bir hafta boyunca yoğun bir şekilde devam ettiği için onları çokça görmüştüm. Özellikle her gün dışarı iki saatliğine çıkan çocukları. Her gün onlarla mecburen selamlaşmıştım ve Rox iki kez yanıma gelmek istemişti ama onu kabul edemezdim. Daha dün babasının yanında komşuculuk oynayalım diye beni kandırmaya çalışırken kapıyı açıp boyuna eğilerek, babasının izin vermediğini uygun bir şekilde anlattım. Olanları arkada izleyen Jongin ise gözlerini kaçırmış bir şey dememişti. Ondan önceki günler de ben sabahtan akşama kadar dışarıda olduğum için, o her işten geldiğinde denk geliyorduk. Bazenleri geldiğini duyuyordum ama bakmıyordum, bazenleri ona gayri ihtiyari baktığımdaysa hemen gözlerimi çekiyor ve onun daha uzun süreli bakışlarına maruz kalıyordum.

Peki, bu beni hangi düşünceye itti?

Adam resmen aranıyor.

- Hadi Sehun, gel de kavga edelim dostum.

Yine de bu şekilde olmadığını düşündüm. Ben komşu olarak birbirimizi tanıyalım diye yaklaşırken tartışmadan kaçınmayan adam, anlaşarak konuşmayı(!) kesince şöyle bir tanıyası geldi belki de. Bu durum beni iyice; adam normal değil, hayatı ters yaşıyor, düşüncesine itti.