8. Bölüm

349 60 65
                                    

"Sehun, evine gelmek istiyorum."

"Elbette gelirsin anne."

"Ama hiç çağırmıyorsun, farkında mısın bilmiyorum ancak kırılıyorum." Salonda, yerde oturup kanepeye yaslanırken konuştuğum telefona karşı gözlerimi devirdim.

"Annecim, çağırmam gerektiğini hiç düşünmemiştim. Çünkü ben senin oğlunum ve istediğin zaman gelebilirsin diye düşünüyordum." Annemin duygusallığı ve benim düşüncesizliğim her zaman böyle konularda sorun olmuştur.

"Yine de başka eve çıktın ve kendine başka bir hayat oluşturdun. Oğlum olabilirsin ama izin almam gerekiyormuş gibi hissediyorum." Sesindeki naiflik, sakinlik, tatlılık ve kırgınlık, beni umutsuzca güldürdü.

"Bebeğim, sevgilim, canım annem... Bu hafta sonu buralarda olmayacağım, yurt dışına çıkmam gerekiyor. Ancak haftaya hafta sonu gelmeye ne dersin?" Her zamanki yurt dışı konusu açıldığında olduğu gibi çok vahim bir durum varmış gibi, uzunca bir 'hiii!' sesi duydum ahizeden. "Nereye gidiyorsun Sehun?"

"Amerika'ya, WWE stüdyolarına gideceğim. Size haber veririm ne zaman izleyeceğinizi." Yine performans sergileyeceğime veya bununla ilgili en ufak noktaya takılmamıştı.
Sorun tam olarak "Sehun benim de gelmemi ister misin?" Buydu. Ne zamn yurt dışına çıksam telaş yapıyordu.

"Bebeğim, sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Yazdığım birkaç satır şarkı sözünün yanında duran çerezlerden tıkınırken yarım ağız, biraz sertçe söyledim.

"Ne bileyim Sehun, hâlâ alışmış değilim oğlum. Başına bir şey gelecek diye çok korkuyorum." Gözlerimi kapatıp güldüm. Gözlerimi yavaşça tekrar açtığımda hizmetçi kız gözüme takıldı. Onlara benim olduğum yerde olmamaları gerektiğini söylediğim hâlde şu an salonda, kısacık yaptığı siyah eteğiyle kapının yanında bir şeyler siliyordu. Aslında annemle konuşmaya başladığımdan beri buradaydı.

"Endişelenme anne, haftaya görüşürüz." Dedikten sonra telefonu kapattığımda sehpanın üzerindeki dağınıklığı toplayıp elime aldım.

"Yemekler ne zamana kadar hazır olur?" Adını unuttuğum kızın burada olmasını umursamayıp sorduğumda belli planlarım vardı. Karşımdaki kız ise kaç yaşındaydı bilmiyorum ama belliki seksi olduğunu düşündüğü bir şekilde bana döndü. Gülmemeliydim ama kendime engel olamayıp sırıttım.

Ne kadar belli bana kur yaptığı.

"Açıkçası bilmiyorum efendim ama aşçı bayadır uğraşıyor, hemen hemen olmuştur." Dediğiyle birlikte gülümsememi bastıramadan başımı salladım. Ne anladı bilmiyorum ama o da utangaç bir şekilde gülümsediğinde hızlı hızlı, alt dudağımı ısırarak kaçtım salondan.

Ah, ergen kızlar, seviml kızlar... Bugünde sizin adınıza ben utandım. Ama kısa bir an takılmak için değerlendirilebilir olduğunu da aklımın bir köşesinde tutmalıyım.

Saat akşam beşi geçiyordu ve Jongin'in geliş saati yaklaşmıştı.

Planım şuydu ki, iki kere yemeğe davet edildiğim Kimleri bugün ben davet edecektim. O yüzden Jongin geldiği gibi bahçedeki masanın hazırlanması gerektiğini söylemiştim. Şimdi dışarı çıkıp sesleri biraz olsun gelen çocukları bu tarafa yönlendirmem lazımdı. Zaten ben gelin demeden onların buraya atlayacağı kesindi.

Evden dışarı çıktığımda yine bakıcılarına evin önünde dil döken iki çocuğu görünce sırıtarak çitlere yaklaştım. Avucumdaki çerezleri mutlulukla yerken daha onlara seslenemeden beni fark ettiler.

"Sehun!" İki ağızdan çıkan tek isim.

"Merhaba çocuklar." Dedim sırıtarak.
neden bilmiyorum ama kavga eden çocukları, didişen çocukları, ebeveynlerine yalvaran çocukları izlemek her zaman bana zevk veren, hobilerimin başını çeken bir faaliyetti. Eminim benim çocuğum olsa, anneleri istedikleri şeye izin vermediği için ağladıklarında güle güle, şimdi olduğu gibi çerez yiyerek izleyecektim.

I Love Rock 'N Roll || SekaiWhere stories live. Discover now