°Sonsuzlukta, ikimize°

767 39 29
                                    

Defalarca kez yüzünün her yerini öpüp kokusu ile ciğerlerimi doldurdum.
Sırtını ve omuzlarını yıkarken çenemi çok fazla sıkmaktan ağrı girmişti ama bu gayet normaldi. Çünkü hiç bir zaman ona bu derecede yakın olmamıştım. Şimdi ise kendimi tutmam çok fazla zordu. Bu yüzden bütün uvuzlarımı istemsizce kaskatı olasıya kadar sıkıyordum.

Oyalanmadan bitirdiğim köpükleme işlemi sonrası yavaşça küvetten çıktım. Bana söylediği kadarı ile işim bitmişti. Onu banyosunu tamamlaması için yalnız bırakarak  odasında beklemeye başladım. Daha ilerisi şuan için mümkün değildi zira bütün vücudum kendimi sıktığım için ağrımaya başlamıştı.

Hala inanamıyordum. Yaşananlara, ve en önemlisi onu öptüğüme... Dudaklarına dokunmak bile benim için çok uzak bir evrendeki hayal kırıntılarından ibaretken, bunu daha ilerisini  yaşamış olmak kalbimin hızının sürekli olarak artış göstermesine sebep oluyordu.

Leydimi beklerken yerimde  duramıyor ve  odanın her bir köşesini talan ediyordum. Şimdiden onun dudaklarına hasret kalmıştım.

Odanın kapısı tıklatılınca bir anlık şaşkınlıktan sonra kapıya doğru yönelerek açtım. Karşılaştığım yüz kaşlarımın anında çatılmasını sağlamıştı.

Karşımdaki  Sebastian'ın ta kendisiydi. Sebastian, evdeki konumu ile Lord Eadred'in kahyası iken, bu evdeki asıl amacı babama ajanlık yapmaktı. Ve elbette ki şu haline bakarak anlıyordum ki bana yeni haberler getirmişti.

"Noldu Sebastian?"

Hızlı ve Fısıldayarak konuşmak zorundaydım. Kimsenin beni ve Sebastian'ı konuşurken duymasını istemezdim.

Sebastian endişeye bürünmüş bir yüzle bana bakarken ben de gittikçe gerilmeye başladım.

" Düşes Cara, size arz etmem gereken çok önemli bir mesele var."

Arka tarafımda kalan ve banyo yapmak için ayrılmış olan küçük odaya  bir bakış atarak hızla Sebastian'a geri döndüm.

"Sessiz ol. Bana bu şekilde hitap etmemeni daha kaç defa söyleyeceğim. Biri bile benden şüphelense her şey suya düşer."

Her zaman yaptığım uyarıları bir kez daha tekrar ettim. Sebastian'ın gittikçe terlemeye başlayan çehresi hayra alamet gözükmüyordu.

"Üzgünüm. Adınız ile hitap etmeye hala alışamadım. Koskoca düşese-"

"Sebastian!"

Hala düşes demeye devam eden Sebastian sabırlarımı zorlarken her an leydimin banyodan çıkabileceğini bilerek el hareketleri ile devam etmesini belirttim.

"Dük Alexander, size, gereken evrakların acilen tamamlanmasını istediğini iletmemi istedi. Ayrıca olaylar kızışıyor düşes dikkatli olsun, diye ekledi. Ve, şey..."

"Hızlı söyle Sebastian!"

"Ve leydiye karşı gösterdiğiniz özel ilginin farkında olduğunu, lakin Lord Henry'nin işini bitirmek için bir takım kanıtlara ihtiyaç duyduğunu söyledi. En yakın zamanda düşes ile harekete geçeceksiniz hazırlıklı olun, diye de uyardı."

Koridordan gelen ayak sesleri ile hızla
Sebastian'ı kapının önünden iteleyerek uzaklaşması sağladım. Birinin bile bizi fark etmesi çok büyük sıkıntılara yol açacağından dolayı konuşmanın içeriği ile birlikte adım seslerinin ait olduğu kişinin eğer bu konuşmaya şahit olsaydı -bu şekilde- kendini belli etmeyeceğini düşünerek rahatlamaya çalıştım.

Kapıyı kapatıp daha tam olarak endişelenmeye vakit bulamadan banyo alanının bulunduğu küçük odanın kapısı açılmıştı. Leydim çekingence bana yaklaşırken Sebastian'ın söylediklerini düşünmeyi sonraya erteleyerek bana doğru gelen Leydim'e hipnoz olmuş bir şekilde bakmaya başladım.

𝑳𝒆𝒚𝒅𝒊𝒎  «𝚐𝚡𝚐»Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin